A3 Haber

Bugün 3 Kasım, AKP iktidarının 20’nci yılı: En az 30 bin 224 işçi çalışırken öldü!

Bugün 3 Kasım, AKP iktidarının 20’nci yılı: En az 30 bin 224 işçi çalışırken öldü!

Bugün 3 Kasım, AKP iktidarının 20’nci yılı: En az 30 bin 224 işçi çalışırken öldü!
Kasım 03
11:44 2022

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi, AKP’nin iktidara gelişinin 20’nci yıldönümü olan 3 Kasım 2022’de iş cinayetleri raporu yayımladı. Rapora göre AKP’li yıllarda en az 30 bin 224 işçi, çalışırken yaşamını yitirdi.

A3 Haber Merkezi | İSİG Meclisi’nin her ay yayımladığı rapora göre Ekim 2022’de en az 158, 2022’nin ilk 10 ayında en az bin 531, AKP’nin iktidarda olduğu son 20 yıldaysa en az 30 bin 224 işçi çeşitli iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi.

Tamamına ve infografiklere BURADAN ulaşabileceğiniz raporun satır başları şöyle:

Raporumuzun ilk bölümünde AKP’li yıllardaki, ikinci bölümünde Ekim ayı ve bu yılın ilk on ayındaki iş cinayetlerine değineceğiz. Üçüncü bölümünde ise ilk on aya dair tablolara yer vereceğiz.

  • 2002 yılının son iki ayında 146 işçi, 2003 yılında 811 işçi, 2004 yılında 843 işçi, 2005 yılında 1096 işçi, 2006 yılında 1601 işçi, 2007 yılında 1044 işçi, 2008 yılında 866 işçi, 2009 yılında 1171 işçi, 2010 yılında 1454 işçi, 2011 yılında 1710 işçi, 2012 yılında 878 işçi, 2013 yılında 1235 işçi, 2014 yılında 1886 işçi, 2015 yılında 1730 işçi, 2016 yılında 1970 işçi, 2017 yılında 2006 işçi, 2018 yılında 1923 işçi, 2019 yılında 1736 işçi, 2020 yılında 2427 işçi, 2021 yılında 2170 işçi ve 2022 yılının ilk on ayında 1521 işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti.

Bugün 3 Kasım, AKP iktidarının 20’nci yılı

  • Türkiye kapitalizminin neo-liberal politikalar paralelinde dünya kapitalizmine entegre olabilmesi için 24 Ocak 1980’de aldığı kararlar, işçi sınıfı muhalefeti karşısında hayata geçememiştir. Diğer gelişmekte olan ülkeler gibi ihracata yönelik sanayileşme adı verilen politikaları uygulayarak uluslararası yeni işbölümünde yerini almak isteyen Türkiye kapitalizmi, bu hedefine 12 Eylül askeri darbesi eliyle ulaşmış ve Özal dönemi ile birlikte neo-liberal politikalar hayata geçirilmiştir (Ücretlerin baskılanması, özelleştirme vd.)
  • 1990’lı yılların sonu ve 2000’li yılların başında ise AB süreci çerçevesinde uluslararası yeni işbölümüne katılımın köşetaşları oluşturulmuş ve birçok emek karşıtı yasa çıkarılmıştır. (İş Yasası vd.) Güvencesiz çalıştırma biçimleri olan taşeronlaştırma, göçmen ve kaçak işçilik, kısmi süreli çalışma, esnek istihdam, ev işçiliği, mevsimlik işçilik ve geçici işçilik… bu süreçte işte bu zeminler üzerinde gerçekleşti. Türkiye toplumunun yüzde 80’i proleterleştirildi.
  • Bunun bir sonucu olarak 2013 yılında 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası çıkarıldı. Bu yasa esasen neo-liberalizmin işçi sağlığı alanındaki kurallarını simgelemiştir. Devamında 2016 yılında OHAL ilanı sonrasında ise ilk uygulama, zaten son derece zayıf olan emekçilerin iş güvencelerini koruyan yasaları fiilen ortadan kaldırmak oldu. Darbe girişiminde bulunanlarla alakasız olan binlerce emekçi işsiz kaldı, diğer emekçiler de işsizlik tehdidi ile en temel haklarını dahi arayamaz duruma geldi. Birçok emek karşıtı yasa ve uygulama (BES, grev yasakları vd) bu dönemde hayata geçirildi. 2020 yılından itibaren ise emek alanında uygulanan salgın yönetimi (ölümüne çalıştırma ve hak arayan işçilerin Kod-29 ile işten çıkarılması) ile Covid-19 bir işçi sınıfı hastalığı haline getirildi, binlerce işçi hayatını kaybetti, onbinlerce işçi hastalığa maruz kaldı.
  • Tuzla Tersaneleri, Davutpaşa/OSTİM, Soma, Torunlar, Ermenek, Covid, Silikozis, Asbest, Bartın ve niceleri… Sonuç ortada! Güvencesizliği bugünün proleter çalışma ve yaşam disiplini haline getiren AKP’nin iktidar yılları boyunca İş Cinayetlerinde 30 bin 224 işçi hayatını kaybetti.
  • İş cinayetleri sonrasında ise adaletsizlik, cezasızlık sürdü, sürüyor. Davalarda asıl sorumlular mahkemeye çıkartılamadığı gibi tali sorumlular kısa süreli hapis cezalarına çarptırılıyor, bu cezalar para cezasına çevriliyor ve 24 ay taksitlendiriliyor.
  • İşyerlerinde işçilere karşı bir savaş yaşanıyor… Hangi savaşta bu kadar arkadaşımızı kaybediyoruz? Tehlikeli işlerde çalışanlar -ki ilk akla gelen maden işçileri- ailesiyle vedalaşmadan işe çıkamıyor. Peki, başta Cumhurbaşkanı olmak üzere iktidar, bürokrasi, patronlar ve onların aklı ne diyor? Kaza, kader, fıtrat, güvensiz davranış, eğitimsizlik vs. Bizler ise bu anlayışa Hayır diyoruz: Bu cinayetlerin nedeni neoliberal düzenin ucuz ve güvencesiz istihdam politikaları ve sermaye birikim stratejisidir. İşçi sınıfı bu şartlarda çalıştırılırsa ölüm kaçınılmazdır!

Ekim 2022’de en az 158, yılın ilk 10 ayında en az bin 521 iş cinayeti

  • Yüzde 68’ini ulusal basından yüzde 32’sini ise işçilerin mesai arkadaşları, aileleri, iş güvenliği uzmanları, işyeri hekimleri, sendikalar ve yerel basından öğrendiğimiz bilgilere dayanarak tespit ettiğimiz kadarıyla 2022 yılının ilk on ayında en az 1521 işçi hayatını kaybetti… Ekim ayında öne çıkan başlıklara bakarsak:

Amasra’da “güneşi görebilmek için karanlığı kazan” 41 maden işçisi katledildi

  • 14 Ekim’de Bartın Amasra’da bulunan Türkiye Taşkömürü Kurumu Amasra TİM’de meydana gelen grizu patlamasında 41 madenci hayatını kaybetti. Karadon, Elbistan, Kozlu, Soma, Ermenek, Şırnak maden katliamlarına bir yenisi daha eklendi.
  • 31 Ekim’de açıklanan bilirkişi raporuna göre “-320 Kalın Damar Tavan Yolu’ndaki patlatma çalışması kaynaklı olarak meydana gelmiş, grizu ve kömür tozu patlamasını içeren bir patlamadır” tespiti Maden Mühendisleri Odası’nın yaptığı ilk açıklamaları teyit ediyor. Havalandırmanın yetersizliği, metan seviyesinin uzun süredir yüksekliği, metan drenajının yapılmadığı, Bakanlıklar tarafından talep ve öneri sunulmadığı ve yaptırım uygulanmadığı, teknik personelin eksikliği ve iş güvenliği önlemlerinin yetersizliği vurgulanarak “patlamanın önlenebilir olduğu” belirtiliyor. (Tam da bu noktada, bizlerin de bütün iş kazalarının önlenebilir olduğunu ve önlenmediği için de “iş cinayeti” diye tanımladığımızı hatırlatalım.)

Emekçilere dönük şiddet yaygınlaşıyor

  • Sağlık ve eğitim emekçilerine yönelik işyerlerinde yaygın bir şiddet yaşanıyor. Bu noktada yapılan eylemlerde çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve gerekli önlemlerin alınması talepleri öne çıkıyor. Ancak yaygın şiddet sadece bu iki işkolunda sınırlı değil, hizmet sektörünün farklı alanlarında (eğlence, belediye, taşımacılık, büro, özel güvenlik, basın vd.) ortaklaşan bir sorun. Ekim ayında basına da yansıyan iki iş cinayeti meydana geldi.
  • 2 Ekim’de, 45 yaşındaki iki çocuk babası müzisyen Onur Şener, Ankara Çankaya’da sahne aldığı Cassetta Cafe & Pub’da, istek şarkılarını bilmediği gerekçesiyle 3 kişi tarafından dövülerek öldürüldü. Yine başka eğlence mekanlarında çalışan emekçiler de bu olay sonrası başlarına gelen şiddet olaylarını paylaştılar. Bir not ekleyelim: Yukarıda Amasra’daki liyakatsiz kamu atamalarına değinmiştik. Burada da failler Ali Gündüz’ün Çalışma Bakanlığı’nda İş Müfettişi, Semih Soyalp’in Türk Havacılık Uzay Sanayi’nde Elektrik Mühendisi ve İlker Karakaş’ın da Çalışma Bakanlığı İstanbul Grubu İş Müfettişi olarak görevli olduğunu hatırlatalım.
  • 13 Ekim’de, bir haftalık bebek babası olan 34 yaşındaki özel halk otobüsü şoförü Emrah Yıldız, Gaziantep Şahinbey’de otobüsün dolu olduğu gerekçesiyle duraktan almadığı 17 yaşındaki yolcuyla çıkan tartışmada bıçaklanarak öldürüldü.

Moto kurye ölümleri artarak devam ediyor

  • Pandemi ile birlikte giderek genişleyen, güvencesiz çalışmanın hakim olduğu ve işçi profilinin çoğunlukla 20’li yaşların başında olduğu sektörde işçi sağlığı açısından en net sonuç ortada: Ekim ayında beş moto kurye hayatını kaybetti. Yılın ilk on ayında ölen moto kurye sayısı en az otuz dört.

About Author

Ahmet

Ahmet

Related Articles

TÜM HABERLER