A3 Haber

“FETÖ ROMAN” mı: İçişleri Bakanı Süleyman Soylu bu gerçekleri bilmiyor mu?

“FETÖ ROMAN” mı: İçişleri Bakanı Süleyman Soylu bu gerçekleri bilmiyor mu?

“FETÖ ROMAN” mı: İçişleri Bakanı Süleyman Soylu bu gerçekleri bilmiyor mu?
Kasım 09
08:08 2022

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, katıldığı canlı yayında elindeki kırmızı dosyayı gösterdi. Söz konusu dosyanın “FETÖ” ile mücadeleye ilişkin olduğunu ve adının “FETÖ ROMAN” olduğunu söyleyen Bakan Soylu, “Kılıçdaroğlu’nun FETÖ ilişkisini ortaya koyan dosya. 32 basamak bir FETÖ ilişkisi. Bu dosya açılacak” ifadelerini kullandı.
Soylu’nun Kılıçdaroğlu’na yönelik suçlamalarda bulunduğu ilk yayın değildi.
Soylu, Kılıçdaroğlu’na “Büyükelçiler konusunda bir şey söyleyebilirler mi? Yarın öbür gün bunun ses kaydı çıkarsa, bir vatansever bunun ses kaydını mahkemeye gönderirse ne olur?” demişti.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu daha önce de suç örgütü lideri Sedat Peker’in kendisine yönelik iddiaları sonrası katıldığı yayında, “Keklemişler, ben ne yapayım. Kim keklemiş ise hesabını ondan sorsun, ayda 10 bin dolar hangi siyasetçiye gönderiyorsa ondan sorsun” açıklamasını yapmıştı.

AKP iktidarı ile Gülen Cemaati arasında 17-25 Aralık sonrası bozulan, 15 Temmuz başarısız darbe girişimi ardından da “terör örgütü” seviyesine çıkan ilişkiler yumağı karmaşık.
Özellikle de darbe girişi sonrası AKP iktidarına kim karşı çıksa, kim iktidarı eleştirse ya terörist, vatan haini ya FETÖCÜ ya da kripto FETÖCÜ.
Oysa iktidarlarının büyük bölümünde “cemaat” kadrolarına sırtını dayayan AKP yöneticilerinin bu konuda geçmişte pek çok “sabıkası” var.
AKP’nin siyasetçisine de dokunsanız, atadığı bürokratlara da dokunsanız; hatta yandaş müteahhidine dokunsanız koro halinde hep aynı ses.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun konu “uyuşturucu” iken dönüp birden “FETÖ” demesinin ardında yatan gerçek de aslında bu.
Neden diyeceksiniz?

Geçtiğimiz haftalarda Dokuz Eylül Üniversitesi’nin 2022-23 Akademik Yılı Açılışına katılan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “29 Ekim 2023 tarihinde Türkiye’de bir tane terörist kalmayacak” açıklamasında bulundu.
Soylu’nun “terörist” nitelendirmesinden kimi kastettiği belli değil.
Dar anlamda bakarsak PKK’yi hedef aldığını söyleyebiliriz.
Geniş anlamda bakarsak ise tehlikeli.
Çünkü AKP iktidarının “önemli” parçası Soylu için PKK dışında Gülen Cemaati hatta iktidarı eleştiren pek çok insan da zaman zaman bu sıfatı tadıyor.
Ancak asıl ironi de burada.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun elindeki kırmızı dosyayı sallayarak “FETÖ ROMAN” diye nitelendirdiği ve CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu suçladığı ifadeler “bumerang” gibi.

“Gizli FETÖCÜLER tartışması” başlıklı yazımda, dönemin AKP Genel Başkan Yardımcısı şimdinin ise Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Prof. Nükhet Hotar’ın İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesi’ne verdiği ifadeyi uzun uzadıya anlattım.
Sayın Rektör verdiği ifadede, Arjantin’de tutuklu bulunan ve FETÖ BORSASI davasının önemli sanıklarından biri olan Serkan Kurtuluş ile telefon yoluyla yaptığımız söyleşiyi “FETÖCÜLER” ya da “KRİPTO FETÖCÜLER” yaptı diye değerlendirmişti.

Yine o yazıda aslında kimin FETÖCÜ olduğunu anlatma çalıştım.
Hem de delilli ispatlı.
Neydi o deliller?
6 Mayıs 2011’de İzmir’de kurulan YDÜ Özel Eğitim ve Danışmanlık Şirketi.
Ortakları da Fatma Seniha Nükhet Hotar ile Esat Binzürare Başaran.
Ya da bulunan adıyla Esat Başaran.
Kimdi bu Esat Başaran?
İktidara yakın Takvim Gazetesi’nin 1 Ekim 2014 tarihli manşet haberine göre iktidarın “FETÖ” dediği cemaatin lideri Fethullah Gülen’in özel masörü.
Hatta 2019’da AKP’nin Bergama belediye başkan aday adayı.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun televizyon programında kırmızı kaplı dosya gösterip CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu için “FETÖ ROMAN” demesi ardından da 9 Eylül Üniversitesinin akademik yıl açılışında “29 Ekim 2023’de Türkiye’ye terörist kalmayacak” sözleri bana geçmişteki bu yazımı ve bir başka “FETÖ” olayını daha anımsattı.
Anlatacağım olay da 15 Temmuz başarısız darbe girişiminde kısa süre sonra.

Çoğumuzun anımsayacağı gibi 15 Temmuz başarısız darbe girişiminin ardından sayısız Kanun Hükmünde Kararname çıktı.
Bunların bir bölümünde devlet memurluğundan çıkarmalar olduğu gibi bir bölümünde de kimi gazete/televizyon/radyo ile kimi dernek/vakıflar ile özel eğitim kurumları ile özel sağlık kuruluşları da vardı.
İşte bunlardan biri de 23 Temmuz 2016’da Resmî Gazete’de yayımlanan 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım ve dönemin bakanlarının imzalarının bulunduğu kararname ile bin 125 dernek, vakıf, özel okul, özel sağlık kuruluşu ile 15 özel üniversite ve 29 sendika kapatıldı.

667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 2. maddesinde yar alan “tedbirler” kısmında aynen şunlar yazıyordu:
“Milli güvenliğe tehdit oluşturduğu tespit edilen Fethullahçı Terör Örgütüne (FETÖ/PDY) aidiyeti, iltisaklı veya irtibatı belirlenen…”
Kapatılan kuruluşları iyice incelediğinizde ilginç bir derneğe rastlıyorsunuz,
Sivil Düşünce ve Demokrasi Hareketi Derneği.
Başkanı da Mesut Erişen.

Kimdir bu Mesut Erişen diye araştırdığınızda ilginç sonuçlara rastlıyorsunuz.
Gazeteci ve çalıştığı kurumun Vatikan Temsilcisi olan Erişen, aynı zamanda Papa 2. Jean Paul İle Fethullah Gülen’in Vatikan’da buluşup görüşmesini sağlayanlardan biri.
O yüzden Mesut Erişen’in başında bulunduğu Sivil Düşünce ve Demokrasi Derneği de önemli.
Peki bu derneğin ikinci başkanı kim?
Elbette şimdinin Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Prof. Nükhet Hotar?
İnanmayan hem TBMM’nin hem de AKP’nin internet sitelerine gidip bakabilir.
Hotar’ın özgeçmişinde “Sivil Düşünce ve Demokrasi Hareketi Derneği Başkan Yardımcılığı görevini yürüttü” tümcesi halen duruyor.

Canlı yayında elindeki kırmızı dosyayı göstererek “FETÖ ROMAN” olduğunu söyleyen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya biri çıkıp da “Kılıçdaroğlu’nu suçlarken akademik açılışına katıldığınız üniversitenin rektörünün geçmişine hiç mi bakmadınız? Asıl FETÖ ROMAN bu değil mi” derse ne olacak?
Hem de açık seçik ortada dururken.

Son bir gelişme daha.
Daha önce “Başhekimlik için profesör olmaya gerek yok” başlıklı yazımda Dokuz Eylül Üniversitesi’nde 27 Haziran 2022’de yapılan Uygulama ve Araştırma Merkezi Yönetmeliği’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” değişikliğini yazıp “Bu neyin hazırlığı?” diye sormuştum.
Ardından da “Başhekimlik değişikliğin ardındaki gerçek” başlıklı yazımda da sessiz sedasız yapılan değişikliğini ve Doç. Sinem Namdaroğlu’nun sessiz sedasız yeni başhekim olarak atanmasını yazmıştım.
Yine sessiz sedasız bir değişiklik oldu.
Bir ay geçmeden başhekim yine değişti.
Doç. Sinem Namdaroğlu’nun yerine Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi’ne bu kez başhekim olarak Prof. Caner Çavdar atandı.
Bakalım bu atamanın ömrü ne kadar olacak?

About Author

Serdar Öztürk

Serdar Öztürk

Related Articles

TÜM HABERLER