Beyaz Saray eski Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton, ABD’nin etkili gazetesi Wall Street Journal’a yazdığı makalede Türkiye’de gerçekleşecek olan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Batı’nın muhalefete yardım etmesi gerektiğini vurguladı.

“Recep Tayyip Erdoğan’ın dümende olduğu Türkiye, 19. yüzyıldaki orijinal yakıştırmaya ilham veren nedenlerden farklı olsa da, yine Avrupa’nın hasta adamı”  tespitini yapan Bolton, “Erdoğan’ın performansı hep tehlikeli oldu. Türkiye’nin Osmanlı sonrası laik anayasasının temel unsurlarını yıkmaktan, mali sistemini ve ekonomik istikrarını defalarca tehlikeye atmasına kadar kavgacı bölgesel politikaları da benzer şekilde tehlikeli oldu. Türkiye Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’nün (NATO) bir üyesi ama bir müttefik gibi davranmıyor” görüşünü savundu.

Batı’nın, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde içerideki muhalefetin adil bir seçim yapmasını sağlamak için cesur adımlar atması halinde, Erdoğan’ın durdurulma şansının olduğunu ileri süren Bolton, “Bunun için ittifakın Ankara’nın üyeliğini askıya alması gerekiyor. Üyelikten çıkarılmayı şimdi düşünmek, ittifakın üyeliğin artılarını ve eksilerini tartışmasına ve hem Türk seçmenlere hem de NATO üyelerine yaklaşan seçimlerin yüksek risklerini vurgulamasına olanak tanıyacaktır” diye yazdı.

“Kuzey Atlantik Konseyi devreye girmeli”

Bolton makalesine şöyle devam etti:

Türk seçmenler Haziran’da ya da Sayın Erdoğan seçim takvimini maniple ederse Mayıs’ta ülkelerini geri alma şansına sahip olacaklar. Muhalefet adaylarının gerçek bir şansı var. Muhalefet 2019’da İstanbul, Ankara ve İzmir gibi şehirlerde önemli belediye seçimlerini kazandı. Bu, Erdoğan’ın muhalefeti zora düşürmek için İstanbul belediye başkanı da dahil olmak üzere siyasal isimlere karşı uydurma suçlamalarda bulunarak seçim sürecini yozlaştırma çabalarına rağmen oldu. Bu kez de benzer davranışlar sergileneceğine dair rahatsız edici işaretler var. Erdoğan ve müttefikleri Türkiye’deki muhalefeti ülkelerine karşı sadakatsizlikle suçluyor ve ülkede kalan az sayıdaki bağımsız medyayı taciz ediyor. Batı, Türkiye’deki seçimlerin uluslararası düzeyde daha fazla izlenmesini ve medyada daha fazla yer almasını teşvik ederek Erdoğan’ın oynadığı bu role dikkat çekebilir. NATO da Türkiye’nin özgür ve adil seçimler yapamamasının NATO üyeliğinin iptal edilip edilmeyeceğine karar vermede nihai tetikleyici olacağını açıkça belirtebilir. İttifakın kuruluş tüzüğünde üyelikten çıkarma veya askıya alma öngörülmemiştir, ancak uluslararası hukukun rebus sic stantibus – “şu anda olduğu gibi” – ilkesi bunu yapmak için fazlasıyla yeterli dayanak sağlamaktadır. NATO’nun yönetim organı olan Kuzey Atlantik Konseyi, kurumsal güvenliğini korumak için gerekli önlemleri alma konusunda tam yetkiye sahip olacaktır.