A3 Haber

Kılıçdaroğlu, Ankara’da ülkücü kanaat önderleri ile bir araya geldi: Umutsuzluğa kapılmak milliyetçilere yakışmaz

Kılıçdaroğlu, Ankara’da ülkücü kanaat önderleri ile bir araya geldi: Umutsuzluğa kapılmak milliyetçilere yakışmaz

Mayıs 24
22:04 2023

Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara’da ülkücü kanaat önderleri ile bir araya geldi. Kılıçdaroğlu, “Umutsuzluğa kapılmak milliyetçilere hiç yakışmaz. Bir kişi kalsak bile sonuna kadar mücadele edeceğiz. Sorunları aşmak da bizim görevimiz. Soruna teslim olmak değil; sorunu aşmak bizim görevimiz. Var olan soruna karşı direnmek yeni çözümler üretmek, sandığa gitmek ve vatanına sahip çıkmak. Onun için diyorum; sandığa git, vatanına sahip çık diye. Vatanımıza sahip çıktığımız zaman bütün sorunları çözeceğiz. Akılla, mantıkla, bilgi ile birikimle bütün sorunları çözmek mümkün” dedi.

 

Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara’da Ülkücü Kanaat Önderleri ile bir araya geldi. Kılıçdaroğlu, daha sonra ülkücüler tarafından “Doğunun Başbuğu” olarak anılan Yılma Durak ile de sohbet etti.

Kılıçdaroğlu, ülkücü kanaat önderlerine şöyle seslendi:

“Bir yol ayrımındayız. Hepimiz bunun farkındayız. Güzel ülkemizde huzur içinde ve beraber yaşamak istiyoruz. Zaman zaman tarihsel süreçlere de girildi değerli kardeşlerim tarafından. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün vazgeçemediği iki temel ilkesi vardır. Birincisi ‘Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir’ der. Yani, ‘Bayrağımın altında hiç kimsenin dokunmayacağı bir özgür iradeye sahip olmak zorundayım’ der. Biz buna, ‘siyasi özgürlük’ deriz. Ama Türk tarihinden de hanedanlardan da bahsettik. Ama ekonomik olarak zayıf olduğunuz zaman siyasal özgürlüğünüz hep tartışmalı hale geliyor. Onun için ikinci bir kuralı daha vardır. Der ki Mustafa Kemal, ‘Savaş meydanlarında kazanılan zaferler ekonomik zaferlerle taçlandırılmazsa siyasi istikbaliniz her zaman tartışma konusu olur. Bu nedenle bağımsızlık savaşını kazandıktan sonra ilk yaptığı iş İktisat Kongresi’ni toplamak olmuştur. Devasa bir Osmanlı düşünün. Fabrikaları çalışmayan, üniversiteleri bilgi üretmeyen ve zaman içinde giderek çöken ve Batı’nın emperyal güçlerine bir anlamda teslim olan bir Osmanlı düşünün. Mustafa Kemal bunun hepsinin farkındaydı. O nedenle ilk olarak İzmir İktisat Kongresi’ni topladı. Kongreyi topladı ardından hemen Kayseri’de (1921) Uçak Fabrikası’nın temelini attı. Dokuz yıl sonra Kayseri’den kalkan ilk uçak Ankara’ya gitti. Etimesgut’ta Uçak Motorları Fabrikası’nı kurdu. İkinci Uçak Fabrikası’nı Eskişehir’de kurdu. 1945 yılında dünyaya uçak ihraç eden beş ülkeden birisi Türkiye Cumhuriyeti devletiydi.

Yeni bir süreci başlatmak zorundayız ve Mustafa Kemal Atatürk’ün ideallerine uygun güçlü, güvenilir, dünyada söz sahibi olan bir Türkiye’yi inşa etmek zorundayız. Biz bunu yapmak zorundayız. Milliyetçilik dediğiniz budur. Eğer birisi kalkıp da bu devletin başkanına aptal olma diyor ve o da ses çıkarmıyorsa ve bizler ses çıkarmıyorsak bir derdimiz var demek ki. Beka sorunundan söz ediyor. Evet, Türkiye’de bir beka sorunu var. Nedir beka sorunu? Eğer diyor ki ‘Beni kızdırma bak senin mal varlığını açıklarım.’ Tek bir cümle kurulamıyorsa buna karşılık bu memleketi yöneten kişinin teslim alındığını gösteriyor. Eğer bir devletin başkanı kalkıp da benim için bir şey söyleseydi, böyle bir cümle kullansaydı ona şunu söylerdim. Araştırmazsanız namertsiniz, derdim.

Bizi kültürümüze yabancılaştırdılar. Bizim güzel bir dilimiz var, Türkçemiz. Türkçe için ses bayrağımız diyoruz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, yabancı sözcüklerden de arındırdı. Kendi dilimizi konuşacağız. Kendi şarkılarımızı söyleyeceğiz. Kendi şiirlerimizi yazacağız. Kendi romanlarımızı, öykülerimizi kendi dilimizle yazacağız. Bunların hepsi yapıldı. Türk Dil Kurumu (TDK), Türk Tarih Kurumu (TTK) bunun için kuruldu. Türk sözcüğünü kullanmak bile neredeyse yasaktı hanedan yönetimlerinde. Şimdi öyle değil. TTK ile kendi tarihimizi, kültürümüzü, dilimizi öğrenmeye çalıştık. Bir siyasi vesayettir, bunlar kalacaktır diye, dilimizi geliştireceğiz, tarihimizi öğreneceğiz diye. Tarihin dokuları içerisinde nerelerden nerelere geldiğimizi bilmemiz, bunları anlatmamız gerekiyor. Kendi kültürümüzü, tarihimizi evlatlarımıza yeteri kadar anlatamadık. Belli dönemlerde yörükler birbirine girdiler.

Sığınmacılar. Orta Doğu politikası. Gazi Mustafa Kemal der ki ‘Arap dünyasına karışmayacaksınız. Ama o dünyada bir sorun çıkarsa Türkiye Cumhuriyeti devleti sorun çözen, başvurulan kaynak olarak ortaya çıkmalı.’ Yani orada bir sorun çıktığı zaman gelip bize danışacaklar. Gel bizi barıştır, bizi bir araya getir. Evet T.C. devletinin asıl görevi buydu. Fakat oradan süratle çıktık. Orta Doğu, bir sorun alanı ve sorun alanının bir parçası haline geldi.

Mısır’la kavga ettik, Suriye ile kavga etti, diğerleri ile kavga ettik. Dolayısıyla pek çok geldi bizim kapımıza dayandı ve resmi rakamlara göre yaklaşık 10 milyon Suriyeli ya da kaçak var. Hala sınırlar açık ve hala yol geçen hanı. Canı isteyen Türkiye’ye geliyor. Siz, Pakistan’ından tutun diğer yerlerden tutun Afrika’dan tutun, Irak’tan tutun her yerden insanlar akın akın geliyor. Bu bizim dokularımızı korumamız açısından büyük bir risktir. Kilis’e gittim, Kilis Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı ile görüştüm. Bana aynen şunu söyledi, ‘Fazla değil birkaç yıl sonra seçimler olduğunda Kilis Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı bir Suriyeli olacak’ dedi. Bizim evlatlarımız, gencecik askerlerimiz, vatanın korunması için mücadele ediyorlar. Ama onlar da gencecik geliyorlar, caddelerimizde sokaklarımızda volta atıyorlar. Eğer sen kendi ülkeni koruyacaksan, Türkiye’de ne işin var? Gideceksin Suriye’ye varsa bir şey, orada mücadele edeceksin. Geliyorsun Türkiye’ye Türkiye’de istediğin gibi geziyorsun.

Muasır medeniyet nedir? Eğer bilgide ve teknolojide sürekli ilerlerseniz. Muasır medeniyetin öncüsü olursunuz. İslam tarihine baktığınızda, İslamiyet ile beraber dünyanın en önemli bilim insanlarının çıktığını görürsünüz. Uzay biliminde de var, matematikte de var… Fakat bundan sonra çok ama çok gerilere gitti. İslam dünyası büyürken, o dönemin bilim insanlarının yayınladıkları eserler Roma’ya götürüldü ve Orta Çağ rönesansını başlattılar. Fakat, biz bu zaman süreci içerisinde bu tünelde geriye doğru gittik. Şimdi bunları anlattım ama sakın umutsuzluğa kapılmayın. Umutsuzluğa kapılmak hele hele milliyetçilere hiç yakışmaz. Bir kişi kalsak bile sonuna kadar mücadele edeceğiz.

Bedeller ödediler, yeri geldiğinde biz de bedel ödeyeceğiz. Bedel ödemekten de asla çekinmem. Yorgunluktan söz edildi; acaba Kılıçdaroğlu yoruldu mu diye. Hayatım boyunca yorgunluktan söz etmedim, söz etmeyeceğim. Bu ülke ayağa kalkacak. Yorulmak bize yakışmaz. Tam tersine mücadele etmek lazım, inanın arkadaşlar mücadele inançla olur. Mücadele bir davaya inanmak ile olur. Bizim davamız, büyük Türkiye davasıdır. Bizim davamız kalkınan, büyüyen, sözü dinlenen bir Türkiye davasıdır. Bizim davamız, bütün komşularına örnek olan, bütün İslam dünyasına ve bütün mazlum milletlerine örnek olan bir davadır bizim davamız. Biz, bağımsızlık mücadelesini verdikten sonra bütün mazlumların da bağımsızlık mücadelesi verdiğini görüyoruz. Biz Cumhuriyeti kurduktan sonra bütün mazlum milletlerin cumhuriyeti kurduğunu görüyoruz ve biz şimdi çağdaş uygarlığı yakalayıp yaklaştığımız zaman bütün mazlum milletler de bizi örnek alacaklardır. Türkiye’nin tarihsel böyle bir sorumluluğu vardır, bu sorumluluğu da hepimizin bilmesi gerekiyor ve bu sorumluluk içinde hareket etmesi gerekiyor. Biz, gelişeceğiz. Biz, büyüyeceğiz. Biz, kucaklaşacağız. Biz, demokrasimizi geliştireceğiz ve biz bütün mazlum milletlere örnek olacağız. Hiç kimsenin en ufak bir endişesi olmasın. Zaman gelip geçen bir süreçtir. Ama o zaman dilimi içinde sonunda galip gelenler hep bizler olacağız. Çünkü, tarih hep haklıları galip kılmıştır. Biz haklıyız, davamız haklı ve mutlaka galip geleceğiz.”

About Author

Serdar

Serdar

Related Articles

TÜM HABERLER