Site icon A3 Haber

Çukurambar’daki otel: Kılıçdaroğlu’nun sözleri kimleri işaret ediyor?

Siyasetin finansmanı.
Aynı zamanda eşitlik ve şeffaflık.
Aynı zamanda yolsuzlukların önüne geçmek ve din, mezhep, ırk, cinsiyet ve hemşericilik yoluyla “birilerine” ayrıcalık tanımamak.
AKP iktidarının 20 yılda iki yüze yakın değişiklikle kendi “zenginini” yaratma çabaları ve onun sonucu olarak birilerinin zenginleşmesi.
Muhalefetin en çok eleştirdiği konuların başında geliyor.
“Beşli çete” tabiri de bu yüzden çıktı zaten.
Kamu kaynaklarının “hukuken” uygun olsa bile “ahlaken” doğru olmayan yöntemlerle eşit ve şeffaf şekilde dağılmaması.

Erkene alınmaz ise 2023 Haziran’ın da yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinin en çok konuşulacak konularının başında kamu “ihaleleri” ve onların dağıtılması konusundaki örnekler bulunacak.
Muhalefet iktidarı eşit ve şeffaf olmayan örneklerle eleştirecek.
Bir önceki “Tesadüfler zinciri” başlıklı yazımda iktidarın izlediği yöntemi eleştiren muhalefetin, özellikle de kazandığı yerel yönetimlerde izlediği yolun gittikçe iktidara benzediğini anlattım.
Bunun nedeninin de siyasetin finansmanı konusunda iktidar kadar muhalefetin de yanlıştan yola çıkarak doğruyu bulamayacağına dikkat çekmekti.
Özellikle CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun söylemleri, parti içinde bir kesim tarafından belli ki ciddiye alınmıyor.
Tıpkı iktidarın yaptığı gibi muhalefetin de hukuken uygun ama ahlaken doğru olmayan tercihleri, seçimlerde muhalefetin de başını ağrıtabilir.
Özellikle devletin bütün gücünü elinde bulunduran AKP’nin, muhalefet belediyelerinin uygulamaları üzerinden yapacağı operasyonlar Kılıçdaroğlu’nu zora sokabilir.

İktidarın eleştirdiğimiz yöntemlerini muhalefetin de kullanıyor olmasından ve Gökhan Cumalı’nın aslında VIP makam şoförü iken şirket kurup özellikle de CHP’li belediyelerden aldığı ihaleleri anlattım.
Bunun tek örnek olmadığını da yazdım.
Gelin şimdi ikinci ve de üçüncü örneğimize bakalım.
Turgut Koç.
Gökhan Cumalı’nın kimi şirketlerde ortağı, kimi zaman da şirketleri devrettiği isim.
En çok ihale kazandığı yerler arasında tıpkı Cumalı gibi İstanbul Ataşehir ile Kocaeli İzmit Belediyesi var.
Sadece muhalefetle yakın değil.
Çünkü Turgut Koç’un bir zamanlar ortağı olduğu Axon Çelik şirketinin devletle ve özellikle Devlet Malzeme Ofisi ihalelerinde de önemli payı var.
Aynı şekilde Recep Koç, Kadir Koç gibi isimlerin de Koç Büro Mobilyaları üzerinden İzmit, Zeytinburnu, Fatih Belediyesi’nin ihalelerinde isimlerini sıkça görmek mümkün.

Bu ve benzer örnekler araştırdıkça artıyor.
Birçoğunun zaman zaman ortak olmaları, zaman zaman hisselerini birbirlerine devretmeleri, hatta üçüncü isimlere devredip ihalelerde üçüncü firma olarak görünmelerine örnek çok.
Bütün bu ilişki ağı sonunda dönüp dolaşıp yine siyasetçilere ulaşıyor.
Hep aynı isme.
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Malatya Milletvekili Veli Ağbaba.
Bunca tesadüfün bir araya gelmesi normal görünebilir.
Oysa bu tesadüfler bizim bildiğimiz tesadüflere benzemiyor.
Örneğin CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, bir sağlık sorununa bağlı olarak İstanbul’da ameliyat oluyor.
Hastane odasında ziyaretçileri ile fotoğraf paylaşıyor.
Tesadüfe bakın ki fotoğrafta Turgut Koç da var.
Ağbaba ziyaretçilerini tanıtırken Koç için “hemşerim” sıfatını kullanıyor.
Nereden hemşerisi?
Elbette Malatya’dan.
Turgut Koç aynı zamanda Malatya Sivil Toplum Örgütleri Birliği’nin yönetim kurulu üyesi.

Üzerine basa basa yazdım ama yine belirteyim.
Sorun Malatyalılar değil.
Çünkü benzeri yapılar Karsılar, Mardinliler, Erzurumlular ya da başka bölgenin insanları için de geçerli.
Etkili/yetkili yerde olanların kurduğu siyasi/ekonomik ilişkiler aslında “ötekileştirmenin” somut örnekleri.
Hatta kurdukları bu ilişkinin ihale boyutları gayet hukuki, siyasi etik olarak ise doğru mu ona da okuduktan sonra sizler karar vereceksiniz.

Gelelim üçüncü örneğimize.
Esra Özalp Karakurt.
2004 Erciyes Üniversitesi Mimarlık Fakültesi mezunu.
2012’de Esra Özalp ile Turgay Karakurt Ares adında bir şirket kuruyorlar.
2016’da şirket merkezini Malatya’dan İstanbul’a taşıyorlar.
Bu tarihler arasında aldıkları kamu ihalesi yok.
2016 yılının Temmuz ayında da bütün hisselerini Serdar Özmen’e devrederek şirketle ilişkilerini bitiriyorlar.
Esra Özalp Karakurt 2019’un Ağustos ayında Malatya merkezli Esra Özalp Karakurt Mimarlık şirketini kuruyor.

Şirket daha iki aylıkken kamu ihalesi kazanmaya başlıyor.
İlk ihalesini nereden kazanıyor biliyor musunuz?
İzmir Karşıyaka Belediyesi’nden.
Kazandığı ihalenin adı “Karşıyaka Belediyesi Ana Hizmet Binası Zemin ve Bodrum Katlarının Onarım” işi.
Bedeli de 449 bin lira.
Hız kesmeden ihale kazanmaya devam ediyor.
Karşıyaka Belediyesi’nden binaların çevre ve iç mekân düzenlenmesinde kullanılacak porselen, seramik ve mermerler, Girne Kültürpark kolektif mekân tadilatı yapılması işlerini tesadüfen Esra Özalp Karakurt kazanıyor.
Son olarak da İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Buca Sebze Hali A, B ve C Blok tadilat işlerini yapmaya hak kazanıyor.

Peki kim bu Esra Özalp Karakurt.
Malatyalı olmasının dışında ne özelliği var ki daha iki aylık şirketi ile İzmir’de ihalelere girip kazanıyor ve hızla yeni işler kazanmaya devam ediyor.
Bunu sadece “başarı” ile açıklamak mümkün mü?
Açık kaynaklardan derlediğim bilgilere göre Malatya Darende’de 32 yıl CHP İlçe Başkanlığı yapan ve 2008’de hayatını kaybeden Hacı Bekir Özalp’ın yakını.
Sadece onun değil, bir dönem Darende’nin Yarımca köyünün muhtarı, aynı zamanda Malatya’nın da tek kadın muhtarının da yakını.
Dolayısıyla karşımıza yine aynı isim çıkıyor.
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Malatya Milletvekili Veli Ağbaba.

İki yazı boyunca siyasetin finansmanını, iktidarın kendi yandaşları için sürekli değiştirdiği ihale yasasını ve onun sonucunda bozulan eşitlik ve şeffaflığı yazdım.
Bunu yaparken de iktidar tarafından bozulan düzenin, onu eleştiren muhalefet tarafından kullanılıyor olmasına dikkat çektim.
Bir yanda eleştirdiğiniz tutumun aynısını kendiniz yapıyorsanız bunun insanlar üzerinde olumsuz etki yarattığını anlatmaya çalıştım.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Nisan 2022’deki grup toplantısında, “Ben o yoksulluğa mahkûm edilen çocuklar için mücadele edeceğim. Ya bana katılın ya da şimdi şu anda yolumdan çekilin. Açık ve net söylüyorum” dedi.
Eylül 2022’deki sosyal medya paylaşımda ise, “Kimlerin bu operasyonun arkasında olduğunu da biliyorum. Benim böyle kurmaylarım olmaz. Oldurtmam. Gidenlere uğurlar ola” dedi.
Bu kadar örnek ve anlatımdan sonra anımsadım.
Kılıçdaroğlu’nun meclis grubunda yaptığı konuşmadan üç gün önce, Ankara’nın Çukurambar semtindeki lüks otelin odasında toplanıp “Kılıçdaroğlu aday olmasın” diyen üst düzey CHP’lilerin bu işlerle bir ilgisi var mı acaba?
Siyasetin finansmanı, şeffaflık ve eşitlik acaba CHP içinde de birilerini rahatsız mı ediyor?
Ne dersiniz?

Exit mobile version