Site icon A3 Haber

İki yıl önceki “iade” kararı neden yeniden gündeme getirildi: Gözdağı mı?

Dün (25 Aralık 2022) akşam saatlerinde Anadolu Ajansı “Organize suç örgütü lideri Kurtuluş ve yöneticisi Camgöz Türkiye’ye iade edilecek” başlıklı bir haber geçti.
Haberin dayanağı ise Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM) Interpol-Europol Daire Başkanlığı tarafından resmi Twitter hesabından yapılan açıklamaydı.
Açıklamada Serkan Kurtuluş ve Lider Camgöz’ün suç geçmişi özetlendikten sonra şu bilgilendirme yapıldı:
“Konuyla ilgili olarak gelinen son aşamada adı geçen iki şahsın ülkemize iadeleri Arjantin adli makamlarınca kabul edilmiştir. Interpol-Europol Daire Başkanlığımızca söz konusu şahısların ülkemize iade süreci İçişleri, Dışişleri ve Adalet bakanlıklarımız ile koordineli bir şekilde hassasiyetle takip edilmektedir.”

Olaydan haberdar olur olmaz a3haber’de de koşuşturmaca başladı.
Daha bir iki hafta önce Serkan Kurtuluş’un “ev hapsi” kararı için mahkemenin toplandığını ve kısa süre içinde karar vereceğini biliyorduk.
Bütün bunlar yaşanırken “iade” ile ilgili karar nasıl verilmişti?
Pek çok basın kuruluşu gibi biz de haberi yayınladık.
Ama yayınlamak yetmiyordu, acaba gerçek neydi?
Çünkü Serkan Kurtuluş’un Türkiye’ye iadesi, muhtemelen Türkiye’de vereceği “ifade” siyasetçi, bürokrat, istihbaratçı pek çok ismin “uykusunu” kaçırabilirdi.

Serkan Kurtuluş ve Lider Camgöz’ün “iade” kararını en iyi bilecek olan elbette onların Arjantin’de savunmanlığını üstlenen isimlerdi.
Çeşitli kaynakları zorlayarak bir biçimde avukatlara ulaştım.
Onlar da şaşkındı.
Çünkü Cuma günü itibarıyla kendilerine ulaşan herhangi bir “tebligat” bulunmuyordu.
Bu arada hakkındaki yazılardan Serkan Kurtuluş’un da “haberdar” olduğunu öğrendim.
Avukatların açıklamalarını özetleyeyim:

Avukatların açıklaması arşive başvurmama neden oldu.
Serkan Kurtuluş ve Lider Camgöz’ün Türkiye’ye “iade” kararları yeni değildi.
A3 Haber’de yazdığım “Türkiye’nin Serkan Kurtuluş için iade talebine yanıt geldi” başlıklı haberde mahkemenin “iade” kararını ve bunun ne anlama geldiğini anlatmıştım.
Hatta o yazıda Arjantin’de cezaevinde kalan Serkan Kurtuluş ile telefonda yaptığım görüşmeyi de aktarmış ve Serkan Kurtuluş’un “Şimdi CO.NA.RE’nin vereceği kararı bekleyeceğiz. O zamana kadar iade edilmemiz söz konusu değil” ifadesine de yer vermiştim.

Peki ne olmuştu da Aralık 2020’de verilen Arjantin Eyalet Mahkemesi’nin “iade” kararı iki yıl sonra yeniden gündeme getirilmiş ve sanki “yarın” iade edilecek gibi gündeme getirilmişti.
Üstelik de Emniyet Genel Müdürlüğü İnterpol-Europol Daire Başkanlığı tarafından.
Dört paragraflık açıklamanın son paragrafında gizliydi aslında söylenmek istenen.
Emniyet, “Konuyla ilgili olarak gelinen son aşamada adı geçen iki şahsın ülkemize iadeleri Arjantin adli makamlarınca kabul edilmiştir” derken doğru söylüyor ama “son aşama” denilen kararın “iki yıl önce” verildiğine ve itiraz edildiğine yer vermiyordu.
Açıklamanın sonunda “Interpol-Europol Daire Başkanlığımızca söz konusu şahısların ülkemize iade süreci İçişleri, Dışişleri ve Adalet bakanlıklarımız ile koordineli bir şekilde hassasiyetle takip edilmektedir” denilerek “mesaj” mı verilmek isteniyordu.

Erkene alınmaz ise yaklaşık altı ay sonra seçim var.
Hem Cumhurbaşkanı hem de milletvekillerini yenileyeceğiz.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu AKP içinde en çok “rahatsızlık” yaratan, muhalefetin en çok “tartıştığı” ve kabinede olmasını Erdoğan’dan çok Bahçeli’ye borçlu olduğu söylenen isim.
Hatta Cumhurbaşkanı “adayı” olmak için hazırlandığı bile söyleniyor.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun en büyük “belalısı” Sedat Peker.
Dijital tecrit altında bulunan ve ne zaman “konuşacağı” belli olmayan Peker konuşmaya başlarsa Soylu’nun “hayalleri” bozulabilir.
O yüzden Sedat Peker Süleyman Soylu’nun başının üzerinde Demokles’in kılıcı gibi.

İddialara göre, Sedat Peker’in başına “bela” olduğunu bilen Süleyman Soylu, en azından AKP içindeki kimi karşıtlarını “sessize” almak için hamle yapıyor.
Kimi için “dosya” topluyor kimi için ise kendisinden daha çok “belaya” bulaştırmak istiyor.
Bunun için de kimi “operasyonlar” ile elini güçlendiriyor.
İşte Serkan Kurtuluş da bu isimlerden biri.
Çünkü Serkan Kurtuluş Türkiye’ye gelir “ifade” verirse AKP içinde kimi “dengeler” bozulabilir ve içinde siyasetçi, bürokrat, hâkim, savcı, istihbaratçı gibi pek çok ismin yer aldığı Pandora’nın Kutusu açılabilir.

Peki bu mümkün mü?
Elbette mümkün.
Serkan Kurtuluş ile yaptığımız görüşmelerin çoğunda sürekli “elimdeki belgeler” tanımlaması yapıyordu.
Kimi zaman o belgelerin ne olduğunu sorduğumuzda ise “Sağlam bir yerde. İçeriden çıkıp onlara ulaştığımda açıklayacağım ve kimin ne olduğu ortaya çıkacak” diye yanıt veriyordu.
Zaten “FETÖ BORSASI” tanımının ortaya çıkmasıyla Serkan Kurtuluş’un yaptığı pek çok görüşmeyi “kayda” aldığını ve bunu zaman zaman açıkladığını biliyoruz.
Belli ki “güvende” dedikleri daha önemli.

Serkan Kurtuluş’un Arjantin’den “iade” kararının iki yıl sonra yeniden “gündem” olmasının perde arkasında yaşananlar böyle.
İade edilsin mi, edilmesin mi?
Kim gerçeği söylüyor bilmiyorum.
Tek bildiğim dün gece “birileri” uyuyamadı.
Bu yazıdan sonra artık “masa başında” uyuklayabilirler, o da tavşan uykusu.

Exit mobile version