A3 Haber

Suçlu derinde: “FETÖ borsası” sanığı AKP’li Ahmet Kurtuluş etkin pişmanlıktan yararlanmasını hayatıyla mı ödedi?

Suçlu derinde: “FETÖ borsası” sanığı AKP’li Ahmet Kurtuluş etkin pişmanlıktan yararlanmasını hayatıyla mı ödedi?

Suçlu derinde: “FETÖ borsası” sanığı AKP’li Ahmet Kurtuluş etkin pişmanlıktan yararlanmasını hayatıyla mı ödedi?
Kasım 11
10:13 2020

İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ve kamuoyunda “FETÖ BORSASI” olarak bilinen 2019/8 esas sayılı dava sürüyor.
Suç işlemek amacıyla çıkar amaçlı silahlı suç örgütü kurulduğunun ortaya çıkmasının, aslında İzmir polisinin sıkı sıkıya takip ettiği bir dizi olaylar zinciriyle başladığını daha önce yazmıştık.
Polisin Mart 2017’de düzenlediği iki operasyon ve bunun sonucu ortaya çıkan ilişki zinciri, sonunda dosyayı kalabalık sanıklı dev bir yapıya ulaştırdı.

Bugün gelinen noktada ortaya çıkan Serkan Kurtuluş’un yönettiği silahlı suç örgütünün aslında buzdağının görünen yüzü olduğudur.
Operasyonlar başlamadan önce Gürcistan’a giden Serkan Kurtuluş, Ukrayna, Almanya, Kolombiya üzerinden geçtiği Arjantin’de İnterpol’ün isteği üzerine Arjantin Federal Polisi tarafından yakalandı.
Ülkeye sahte pasaportla girmek suçundan yargılanan Serkan Kurtuluş’un Türkiye’ye iade edilip edilmeyeceği ise ayrı bir davanın konusu.

Aslına bakarsanız Serkan Kurtuluş Türkiye’den çıktıktan sonra sosyal medya aracılığı ile pek çok konuda bildiği anlattı.
Zaten anlattıklarının büyük bir bölümü de İzmir Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmekte olan davanın ayrıntılarında var. Serkan Kurtuluş’un söylediği isimlerden birçoğu da davada en azından şüpheli olarak yer alıyor.

Serkan Kurtuluş’un anlatımlarından yola çıkarsak ortada şöyle bir yapı var:
İki istihbaratçı; biri MİT eski İzmir Bölge Başkanı Gürbüz Yüksel ile İzmir Emniyeti İstihbarat eski Şube Müdürü Kudret Dikmen anlatılan yapının güvenlik gücü ayağı.
AKP İzmir İl eski 2. başkanı Ahmet Kurtuluş, AKP eski Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir eski Milletvekili ve şimdinin 9 Eylül Üniversitesi Rektörü Prof. Nükhet Hotar ve Ankara’ya uzanan (şimdilik dosyaya girmemiş) kimi isimler de bu yapının siyasi ayağı.
Yine davanın kimi şüphelileri ile Serkan Kurtuluş’un anlatımıyla İzmir Cumhuriyet eski Başsavcı vekili Okan Bato da bu yapının yargı ayağı.
Serkan Kurtuluş’un liderliğinde oluşturulan ve öldürme, yaralama, haraç alma gibi çıkar amaçlı bir araya gelen isimler ise bu yapının silahlı kanadı.

İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada ondan fazla olay sonucu İşlenen suçlar yüzünden zarar görenler belli.
Cinayet, silahla yaralama, tehdit, bomba atma gibi suçlardan yargılananlar da belli.
Ama büyük resim olarak sunulan yapının tamamı henüz yargı karşısında değil.
Örneğin AKP İzmir İl eski 2. başkanı Ahmet Kurtuluş ile eski istihbaratçı Kudret Dikmen şüpheliler arasında iken, onca şüpheli, tanık ve sanığın ifadesinde isimleri geçen Gürbüz Yüksel, Ayçin Sevmiş, Ali Sütçü, Okan Bato, Çağrı Durak ve Nükhet Hotar gibi bazı isimler bu davada hiç yok.

Özellikle ulaşabildiğimiz ve görüşme olanağı bulduğumuz davanın şüpheli/tanıkları “bize anlattıklarınızın bu bölümler ifadelerinizde yok” sorumuza karşı ısrarla verdikleri yanıtlar ortak ve çok ilginç.
İkisi de soruşturma aşamasında ifade alanlara yukarıdaki isimleri defalarca yineleyerek vermelerine rağmen (şimdi bu isme gerek yok onu sona yazarız) denilerek ifadelerine bilerek yazılmadığını üzerine basa basa söylüyorlar.
Ne tuhaf bu ve benzeri isimlerin çoğu da davadan umutsuz.

İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde Serkan Kurtuluş’un liderliğindeki kendi deyimi ile “FETÖ Borsası’nın askeri kanadı” ile eski istihbaratçı Kudret Dikmen dışında kimse kalmadı.
Davanın hem şüphelisi hem de önemli ismi Ahmet Kurtuluş da evinde öldürüldü.
Böyle olunca da sanki kendi başlarına insanlara gidip haraç isteyen, vermeyenleri de yaralayan/öldüren sıradan mafya özentileri ve onlara yardım eden eski istihbaratçı bir polis müdürü var havası ortaya çıktı.
Gerçi şunu unutmamak gerekir.
Dava henüz sürüyor, bitmedi.
Her an yeni ifadeler, yeni tanıklar, yeni itiraflar ortaya çıkıp bir anda dosyayı yeni kovuşturmalara ve yeni sanık/şüpheli isimlerine ulaşabilir.
O zaman ne olacağını kim bilebilir?

İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın en önemli isimlerinden birinin tahliye olup evinde elektronik kelepçe ileyken çocuğunun gözü önünde öldüren AKP İzmir İl eski Başkan Yardımcısı Ahmet Kurtuluş olduğunu her zaman söyledik.
Hatta Ahmet Kurtuluş bu davanın kilit ismiydi.
Öyle olduğuna soruşturmayı yürütenler de inanmış olacak ki, Ahmet Kurtuluş’a sürekli fırsat tanımışlar.

Ahmet Kurtuluş 2017’de başlayan soruşturma yürütülürken Mayıs 2018’de tutuklanarak cezaevine gönderildi.
25 Ekim 2018’de Cumhuriyet Savcısı Ferhat Deniz’e ifade verdi. İfadenin ayrıntılarını “Öldürülen FETÖ borsası şüphelisi AKP’li Ahmet Kurtuluş ne biliyordu, ne kadarını anlattı, ne kadarını sakladı?” başlıklı haberimizde okuyabilirsiniz.
Ahmet Kurtuluş bu ifadeden 5 gün sonra 30 Ekim 2018’de Cumhuriyet Savcısı Ferhat Deniz’e ek bir ifade daha verdi. Bu ifadenin ayrıntılarını da “Ek ifade veren Ahmet Kurtuluş ayrıntıları anlattı: İtiraf ve tahliye mi?” başlıklı haberimizde okuyabilirsiniz.

Ahmet Kurtuluş 25 Ekim 2018’de İzmir Cumhuriyet Savcısı Ferhat Deniz’e verdiği ifadede “dosyada bulunan hiçbir eyleme katıldığını düşünmediğinden etkin pişmanlıktan yararlanmak istemediğini ve yararlı olabileceğini düşündüğü bilgileri vermek için geldiğini” söyledi.
Etkin pişmanlık.
Kamuoyunda bilinen adı ile itirafçılık.
Kabaca etkin pişmanlık, kişinin işlediği adli suçtan dolayı özgür iradesiyle sonradan pişman olması, suç teşkil eden fiilin meydana getirdiği olumsuzlukları gidermesi ve ceza adaletine olumlu davranışlarıyla katkı sunması halinde atıfet hükümlerinin uygulanmasını sağlayan bir ceza hukuku kurumudur.
Demek ki Ahmet Kurtuluş’un ifadesinden de anlaşılacağı üzere böyle bir talebi yok.
Onun amacı, yararlı olabileceğini düşündüğü bilgileri vermek.

Etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istemeyen Ahmet Kurtuluş, ek olarak verdiği ifadesinde de böyle bir talepte bulunmazken, özellikle de eski istihbaratçı Kudret Dikmen için “rüşvet aldı” diyebilecek kadar bilgi verdi.
Ek ifadesinde MİT İzmir eski Bölge Başkanı için ise ilk ifadesinde söylediklerinin bir bölümünü yumuşatarak anlattı.
Peki gerçekler böyle mi?
Ahmet Kurtuluş gerçekten dosyada bulunan hiçbir eyleme katıldığını düşünmediğinden sadece yararlı olabileceğini düşündüğü bilgileri vermek için mi ifade vermişti?

Belgelere göre hayır…
Ahmet Kurtuluş 25 ve 30 Ekim 2018’de İzmir Cumhuriyet Savcısı Ferhat Deniz’e ifade verdikten sonra yeni bir ifade daha verdi.
Savcıya verdiği ifadeden 20 gün sonra
Tarih: 20 Kasım 2018.
Saat: 21.30.
Yer: İzmir Emniyet Müdürlüğü.
İki polis memuru, tarafından imzalanan el yazılı bilgi alma tutanağı.

Ahmet Kurtuluş’un kendi el yazısı ile “okudum” yazarak imzaladığı tutanaktaki ifade aynen şöyle:
“İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2018/125848 soruşturma dosyasında şüpheli olarak ifade verdim ve etkin pişmanlıktan faydalanmak istediğimi beyan ettim. Tarafıma sorulan sorulara samimiyetle cevap verdim. Etkin pişmanlıktan faydalanmak istediğim için bazı hususların ispatı ve doğruluğunu göstermesi amacıyla bir konu hakkında ifade vermek istiyorum.
Sakarya’da vagon işi yapan Fatih Alagöz üzerine kayıtlı iki şirketin olduğunu, bir tanesinde problem olduğunu, bu şirketin başkası üzerine olduğunu, bu kişinin de FETÖ bağlantısı olup olmadığını öğrenmek istediğini söyleyince, bu bilgileri Kudret Dikmen’e attım. Kudret Dikmen de şirketlerden birinde problem olduğundan devir almasını söyledi. Devamında problemi çözeceğini söyledi.
Bu olayı çözdü ve bunun karşılığında 500 bin TL ödedi. Bu paranın 250 bin TL’si çek, geri kalan 300 bin TL’yi Kudret’e elden verdik. Ben 250 bin TL’yi Kudret’e kendi çekim olarak verdim. Kudret’te bu çeki inşaatçı bir arkadaşına verdi. Ben bu parayı Kudret’e Ankara’da İstihbarat Daire Başkanlığı’na yakın bir lokantada verdim. Verdiğim çeklerin karşılığının ödenmediğini Kudret bana söyleyince ben de bunun için kullanmış olduğum Yılmaz Çelebi’nin hesabından Uğur Morgül’ün hesabına parçalar halinde 265 bin TL para gönderdim. 15 bin TL’yi ekstra faiz olarak ödedim. Yılmaz Çelebi’nin hesabından Uğur Morgül’ün hesabına giden paralar bu paralardır. Ben cezaevine girdikten sonra Kudret, kardeşim Şaban Kurtuluş’u Whatsapp üzerinden arayarak (Uğur Morgül’le buluşun. O paralarla ilgili sözleşme yapın. O paranın karşılığında sözleşme yapmak zorundayım, sözleşme için Elara git imzalayın) demiş. Bunun üzerine bu parayı aklamak için kardeşimle ev satışı olmuş gibi sözleşme yaptılar.
Ancak böyle bir ev yoktu. Bu paraya tamamen resmiyet kazandırmak için yapılan bir plandı. Ben cezaevinden çıktıktan sonra Kudret Dikmen bana ulaşmak istedi ama ben telefonlarına bakmıyordum. Kardeşim Şaban Kurtuluş’a ulaşmış ve kendisine daha önce yapılan sözleşmeyi iptal edeceklerini, Uğur Morgül’ün 265 bin TL parayı Şaban’a geri göndereceğini, Şaban’ın bu parayı çekerek Armağan isimli arkadaşına vermesini istediğini, içinden 50 bin TL’yi Şaban’ın kendisine ihtiyaçlarını gidermesi için vereceğini anlatmış. Şaban da gelerek bunu bana iletti.
Ayrıca Şaban’a (abine ulaş telefonuna SİGNAL isimli haberleşme programını indirsin, bana o program üzerinden ulaşsın demiş.
Bunun üzerine telefonuma SİGNAL isimli programı indirdim ve Kudret’i 0 5050 216 55 55 numaralı telefonunu program üzerinden aradım.
Telefonda bana (Şaban’la konuştuk. Benim için Uğur Morgül’e gönderdiğin 265 bin TL’ye resmiyet kazandırmamız lazım. Yarın o parayı bana sorarlarsa ev almak için gönderdiğini ama ev alınmadığı için geri iade edeceğiz şekilde göstereceğiz, Armağan gelecek parayı ona teslim edersiniz. İçinden 50 bin TL’yi siz alın. Siz de tedbir var, kullanın. Geri kalanının Armağan bana getirecek. Böylece senin Uğur Morgül’e gönderdiğin para resmiyet kazanacak. Bu işi Perşembe ya da Cuma halledelim dedi) ve kapattı.
21-22 Kasım 2018 günü Uğur Morgül bu parayı kardeşim Şaban’ın hesabına parayı yatıracak, Şaban da Armağan’a bu parayı verecek. Konu takip edilirse olayın doğruluğu ortaya çıkacaktır.
Armağan adlı kişi Kudret Dikmen’in akrabası olur. 0 505 2305069 numaralı telefonu kullanır. Söyleyeceklerim bunlardan ibarettir.”

Ahmet Kurtuluş, Fatih Alagöz’ün işini çözdüğü için Kudret Dikmen’e verdikleri paranın yasal hale getirilmesi için kendisine telefonda nasıl yol gösterdiğini anlatmış.
İfadeyi verdi tarih 20 Kasım 2018.
Kudret Dikmen’in parayı geri ödeyeceğini söylediği tarih ise 21 ya da 22 Kasım 2018.
Demek ki, Ahmet Kurtuluş Kudret Dikmen’in ipliğini pazara çıkarmaya karar vermiş.
Neden?
Etkin pişmanlığın “etkin” tarafı olabilir mi?

Bu konuda savcılık tarafından Uğur Morgül’ün de ifadesi alındı.
Uğur Morgül 12 Aralık 2018’de savcılıkta verdiği ifadede, daha önce emniyette ifade verirken Kudret Dikmen tarafından yönlendirildiğini, onun talebiyle Şaban Kurtuluş ile eski tarihli sözleşme yaparak banka kanalı ile parayı aldığını söyledi.

Ortaya çıkan sonuç şudur:
Ahmet Kurtuluş, adli kontrol şartıyla tahliye edildiği 26 Ekim 2018’den önce 20 ve 25 Ekim’de savcılıkta etkin pişmanlıktan yararlanarak ifade/ek ifadede verdi.
Bu tavrı ve sağlık raporları gerekçe gösterilerek tahliye edildi.
20 Kasım 2018’de ise “etkin pişmanlığını” perçinlemek için Kudret Dikmen ile yaptığı telefon görüşmesini ve düzenlenen oyunu anlattı.

Peki sonra ne oldu?
Ahmet Kurtuluş etkin pişmanlıktan yararlanıp, dev bir yapının küçücük bir parçasını açıkladıktan 6 ay sonra, 31 Mayıs 2019’da adli kontrol altında tutulduğu evinde ve 5 yaşındaki çocuğunun gözleri önünde polis yeleği giymiş Yener Toga tarafından vurularak öldürüldü.
Yener Toğa ifadesinde, polis ya da MİT görevlisi olduğunu düşündüğü ve Erzurum İstihbarat Şube Müdürlüğü’nde görevli olduğunu iddia ettiği bir şahıs aracılığıyla, kendisini ‘Lider’ olarak tanıtan ve yurtdışından arayan kişiyle tanıştığını anlattı.
Lider isimli sahsın devlet adına bir adam öldürüp öldüremeyeceğini sorduğunu, kendisinin de kabul ettiğini öne sürdü.
Bu konu ile ilgili ayrıntıları “FETÖ borsası cinayetinin tetikçisinden itiraf: Beni suç örgütüyle bir istihbaratçı tanıştırdı” başlıklı haberimizden okuyabilirsiniz.
Arjantin’de tutuklu bulunduğu cezaevinden a3haber’e konuşan Serkan Kurtuluş ise Ahmet Kurtuluş’un öldürülmesini kendi üzerine atılmak istendiğini, aslında olayın arkasında istihbaratçıların olduğunu iddia etti. Serkan Kurtuluş’un bu konudaki açıklamalarını da “Arjantin cezaevindeki Serkan Kurtuluş anlatıyor: “FETÖ borsası”ndan yargılanan AKP’li Ahmet Kurtuluş kimlerin emriyle öldürüldü, Nükhet Hotar bu yapının neresinde?” başlıklı haberimizden okuyabilirsiniz.

Yener Toga’nın Ahmet Kurtuluş’un öldürülmesi sıradan bir olay değildir.
Dev bir yapıyı parçalayacak bilgileri vermeye başladığı görülen/öğrenilen Ahmet Kurtuluş’un yine o yapı tarafından infazıdır.
Ahmet Kurtuluş cinayeti bütün yönleri ile araştırılıp perde arkasındakilere ulaşılırsa, İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen “FETÖ BORSASI” da çöker.
Artık altında kim kalır onu kimse bilemez.

“Korkutan Dosya” başlıklı bu yazı dizisinin önceki bölümleri:

About Author

Serdar Öztürk

Serdar Öztürk

Related Articles

TÜM HABERLER