Gökbilimciler, son yıllarda, bazı gökada türlerinin yaşam için diğerlerinden daha misafirperver olup olmadığını araştırıyorlar. Şaşırtıcı olmayan bir şekilde, araştırmacıların çoğu, Samanyolu’muza benzeyen büyük spiral galaksilerin yaşama elverişlilik noktasında isabetli adaylar olabileceğini düşünüyor.
Yaşam, evrenin neresinde evrimleşebilir? Bilim insanları bu
soruyu tartışırken, çoğunlukla ne tür gezegenlerin yaşama ev sahipliği yapabileceğinden bahsederler. Öte yandan, diğer bazı araştırmacılar daha büyük ölçeklerde düşünüyorlar.
Gökbilimciler, son yıllarda, bazı gökada türlerinin yaşam için diğerlerinden daha misafirperver olup olmadığını araştırıyorlar.
Şaşırtıcı olmayan bir şekilde, araştırmacıların çoğu, Samanyolu’muza benzeyen büyük spiral galaksilerin yaşama elverişlilik noktasında isabetli adaylar olabileceğini düşünüyor.
Buna karşın, yakın tarihli bir makalede, bir araştırma ekibi, kimi cüce galaksilerin yaşanabilir galaksiler bağlamında farklı bir kategori olabileceğini öne sürüyor. Makalenin yazarlarının belirttiği üzere, galaktik yaşanabilirlik çalışmaları henüz ‘bebeklik çağında’ olsa dahi, bu araştırma evrendeki yaşamın nasıl var olduğuyla ilgili temel sorular ortaya koyuyor.
GALAKTİK ‘HAYVANAT BAHÇESİ’NDE ARAŞTIRMALAR SÜRÜYOR
Belgrad Astronomik Gözlemevi’nde görevli ve araştırmanın yazarlarından olan Milan Ćirković, e-posta yoluyla verdiği demeçte, “Bahsettiğimiz şey, neredeyse tamamen yeni bir alan, bir terra incognita*,” diyor. “Böylesi şeyler daima heyecan vericidir.”
Büyük spiral galaksiler, araştırmacıların, yaşamın gelişimi açısından elverişli olabileceğini düşündüğü bir galaksi çeşidi. Bizim gezegenimiz, bu tür bir galakside ortaya çıkan ve bilinen tek yaşam örneği; bununla birlikte spiral galaksiler, kayalık gezegenlerin oluşması için ihtiyaç duyulan ağır elementleri görece yüksek miktarlarda bir araya getirirler.
Yanı sıra, spiral bir galaksideki yaşam da olumsuz yönlere sahip olabilir. Bu galaksiler daha aktif bir şekilde yeni yıldızlar oluşturur ve diğer galaksilere kıyasla süpernova patlamaları gibi daha tehlikeli kozmik olaylar içerirler. Böylesi felaketler yakınlardaki bölgeye zararlı radyasyon yayabilir ve potansiyel olarak gezegenlerin biyosferlerini yok edebilir.
Kısacası, belki de daha az aktif yıldız oluşumu ve daha az kozmik patlamaya sahip galaksiler, gezegenlerin yaşamı geliştirmesi için daha fazla zaman tanıyan, daha sakin ve daha güvenli yerler olabilirler.
AĞIR ELEMENTLER YAŞAMI DESTEKLİYOR
Ćirković ve ekibi, diğer gökbilimciler tarafından yaratılan simülasyonlarda 100 binden fazla galaksiyi inceleyerek bu fikri sınadı. Görece yüksek miktarda ağır elementlere sahip küçük galaksilerin ya da cüce galaksilerin yaşanabilirlik için umut verici adaylar olabileceğini keşfettiler.
Mesela, Samanyolu’nun yörüngesinde dönen bir cüce gökada olan büyük Macellan Bulutu, yüksek miktarda metal barındıran cüce galaksilere bir örnektir.
Bu galaksiler, kayalık gezegenler yaratmak için bol miktarda ağır elemente sahiptir ve yaşamın oluşumunu yok edecek türden patlamaların az olduğu, daha sakin ortamlar barındırma eğilimi gösterirler.
Ćirković, “Farklı galaksilerden oluşan bu galaktik hayvanat bahçesinde, bir çeşit ‘en isabetli nokta’ olabilir,” diyor.
Araştırmacılar, makalelerini Kraliyet Astronomi Derneği’nin Aylık Bültenler dergisinde yayınladılar. Araştırmanın ön baskı niteliğindeki örneğine arxiv.org sitesinden erişmek mümkün.