A3 Haber

Demokrasi şehidi İzmirli gazeteci: Tevfik Nevzat

Demokrasi şehidi İzmirli gazeteci: Tevfik Nevzat

Demokrasi şehidi İzmirli gazeteci: Tevfik Nevzat
Aralık 01
13:47 2023

Kamu müfettişliğinden emekli Ali Rıza Avcan son haftalarda kendi oluşturduğu facebook sayfası “Kent Stratejileri Merkezi’nde kaleme aldığı İzmir’in unutulmaz sanatçıları yazı dizisiyle dikkat çekiyor. Avcan dizinin 19. bölümünde bir gazeteci, yazar, şair ve avukat olan Tevfik Nevzat’ı irdeliyor.

Nevzat Tevfik bugünlerde yeniden sözü edilen II. Abdülhamit’in istibat döneminde hürriyet adına sesini çıkarıp itiraz eden, bu uğurda sürgünlere gönderilip eziyet edilen ve en sonunda da Adana cezaevinde intihar süsü verilerek öldürülen bir basın ve hürriyet şehidi…
Biz aslında onu, ülkemizin ilk kadın milletvekillerinden olup 1930-1934 döneminde İzmir Belediyesi meclis üyesi, 1935-1950 döneminde de dört dönem İzmir milletvekili olarak görev yapan kızı gazeteci, yazar ve şair Benal Nevzat nedeniyle de hatırlamamız gerekiyor… Ama ne olduysa hatırlamıyoruz ve Adana’daki mezarına bile gidip onu anmıyoruz…

İşte o nedenle, Ali Rıza Avcan geçtiğimiz günlerde Adana Büyükşehir Belediyesi ve Çukurova Gazeteciler Cemiyeti aracılığıyla mezarının araştırılması için girişimde bulundu. Çukurova Gazeteciler Cemiyeti başkanı Cafer Esendemir ve Adana Büyükşehir Belediyesi Basın Danışmanı Utku Sağılır’ın önderiğinde mezara ulaşıldı. Adana Büyükşehir Belediyesi Mezarlıklar Daire Başkanı Ergin Kiser ile mezarlık görevlisi Gökhan Aslan da mezarın bulunmasunda önmli rol üstlendiler. Hepsine ayrı ayrı teşekkür etmek gerekiyor. Şimdi istibdata karşı mücadele eden bir düşünce adamı, gazeteci ve sanatçı olarak hatırlanıp anılması için başta İzmir Gazeteciler Cemiyeti olmak üzere Çukurova Gazeteciler Cemiyeti ile İzmir ve Adana Büyükşehir Belediyelerine öneride bulunmak gerekiyor. Tıpkı Hasan Tahsin gibi düşünceleri nedeniyle katledilen tüm demokrasi şehitlerinin hatırlanıp unutulmaması en büyük dileğimiz.

Ali Rıza Avcan’ın kaleme aldığı Tevfik Nevzat yazısını aynen yayınlıyorum.
Yakın zamanda Halit Ziya Uşaklıgil‘in 40 Yıl isimli anı kitabını okurken tanıdığım İzmirli gazeteci ve şair. 1865 yılında İzmir‘de doğup 1905 yılında Adana‘da öldürülmüş. Kendisi bir şair, bürokrat, eğitimci, yayımcı, gazeteci ve her şeyden önce iflah olmaz bir Abdülhamit; daha doğrusu istibdat muhalifi. Abdülhamit karşıtı fikirleri ve yazıları nedeniyle birkaç kez soruşturma geçirip serbest kaldıktan sonra 1903 yılında yargılanıp kalebendliğe mahkum edilmiş ve cezasını çektiği Adana‘da intihar ettiği açıklanmış ve bu nedenle intihar iddiasını şüpheli bulan dönemin muhalif çevreleri Tevfik Nevzat‘ın cinayete kurban gittiği iddia etmişler. Bu nedenle Tevfik Nevzat‘ın Osmanlı basınında öldürülen ilk gazeteci olduğu söylenebilir.

İkiçeşmelik’te doğdu

1865 yılında İzmir‘in İkiçeşmelik semtinde doğan Tevfik Nevzat‘ın babası Kırım Savaşı gazisi Seferihisarlı Binbaşı Hasan Efendi, annesi Seferihisarlı Habibe Hanım’dır. İlk ve orta eğitimini İzmir‘de yapan Tevfik Nevzat, İzmir Rüştiyesi‘nden mezun oldu. Ayrıca İbn-i Melek Medresesi‘nde Yozgatlı Mustafa Keşfi Efendi‘den din, edebiyat, felsefe dersleri alarak Arapça, Farsça ve Fransızca öğrendi.

İzmir İdadîsi açıldıktan sonra 1887’den itibaren burada edebiyat ve hukuk derslerini vermiş, 1888 yılında birinci sınıf davavekili belgesini almış ve ömrünün sonuna kadar avukatlık yapmıştır. Fransız uyruğundaki Banelly isimli bir şahsın davasında başarılı olduğu için Fransız hükûmeti, 1900 yılında kendisine “Palme Academique” nişanını vermiş ve “Officer Academique” unvanını kazanmıştır. Yine aynı yıl İzmir‘in tanınmış ailelerinden birinin kızı olan ve Abdülkadir Geylani‘nin soyundan gelen Cemile Hanım‘la evlenmiş, Emine Menije (?-1973), Mutahhare ve Zübeyde Benal (1903-1990) isimlerinde üç kız çocuğunun babası olmuştur.

Tevfik Nevzat, 1930-1934 döneminde İzmir Belediye Meclisi üyesi, ardından ülkenin ilk kadın milletvekilleri arasında yer alıp 1935-1950 yılları arasında dört dönem İzmir milletvekili olarak TBMM‘nde görev yapan şair ve yazar Zübeyde Benal İştar Arıman‘ın babasıdır.

Tevfik Nevzat‘ın büyük kızı Menije Nevzat, Rahmi Öke ile evlenerek “Öke” soyadını almış ve bu evlilikten doğan oğulları Nevzat Öke, Uşşakizade Latife Hanım‘ın kız kardeşi olup, Latife‘nin Mustafa Kemal‘le evliliği sırasında Çankaya Köşkü‘nde sık sık kalan Vecihe Uşşaki İlmen‘in kızı Gülümser Öke ile evlenerek Uşşakizade ailesi ile akraba olmuştur.

Bu arada, Tevfik Nevzat‘ın büyük kızı Menije Nevzat Öke‘ye gelin olan Gülümser Öke‘yi, oğlu Mehmet Öke‘ye emlak vergisi konusundaki sorunlarının çözümüne yardımcı olduğum bir dönemde, Bebek Ayşe Sultan Korusu‘ndaki tarihi köşklerini ziyaret ettiğimde kapıyı açıp bizi içeri buyur eden beyaz saçlı yaşlı bir kadın olarak tanımış bir fani olarak mutluluk duyduğumu da ifade etmek isterim.

İlk Türkçe gazete: Hizmet

İzmir‘in İlk Türkçe gazetesi Hizmet‘i çıkaran ekip – Uşakizade Halit Ziya Bey, Sermürettip Şerif Efendi, Mektupçu Hayri Bey ve Tevfik Nevzat.
Tevfik Nevzat‘ın ilk şiirleri 1883’ten itibaren Ahmet Mithat‘ın Tercüman-ı Hakikat gazetesiyle Bıçakçızade Hakkı Bey‘in kurduğu İzmir gazetesinde yayımlandı.1881 yılında İzmir Vilayeti‘nde yazıcı olarak çalıştığı yıllarda Halit Ziya‘yla tanışması üzerine Avrupa edebiyatını incelemeye yöneldi. 1884’te Halit Ziya ve Bıçakçızade Hakkı Bey ile birlikte İzmir‘in ilk edebiyat dergisi olan ve ancak 10 sayı yayınlanabilen Nevruz dergisini kurdu.

İzmir İdadi Mektebi‘nde Osmanlıca dersleri veren Tevfik Nevzat, 13 Kasım 1886’da Halit Ziya ile birlikte Namık Kemal‘in düşünceleri doğrultusunda kurup daha sonrasında sık sık kapatılan ve takibata uğrayan Hizmet Gazetesi‘ni yayımlamaya başladı. Nevruz dergisi ile Hizmet gazetesinde yayımlanan şiirleriyle Fransızcadan yaptığı çevirileri, 1899’da Aheng-i Şebab adlı kitabında toplanmıştır. Bunlarda Abdülhak Hamid‘in Sahra ve Makber adlı kitaplarında yer alan şiirlerinin etkisi çok belirgindir. Düşünce yapısı bakımından da Namık Kemal‘i hatırlatan düşünce ve kavramlarla karşılaşılır.

Halit Ziya‘nın İstanbul‘a gidişiyle birlikte Tevfik Nevzat‘ın çevresine İstanbul‘daki düşünce ve sanat çevreleri de katıldı. Bu kapsamda maarif nazırı Emrullah Efendi, Meşrutiyet‘in ilanında Paris‘e kaçmaya karar verince ona katıldı ve Jöntürklerle yakın ilişki içinde Cenevre‘de Hizmet gazetesini yayımlamaya başladı.

Padişahın kendisini ve arkadaşlarını affettiğini öğrenince İzmir‘e döndü. Sürekli denetim altında bulunmasına karşın 1896’da Ahenk gazetesini yayımladı. Aynı dönemde İzmir gazetesini yayımlayan Bıçakçızade Hakkı Efendi‘yle giriştiği tartışma nedeniyle dinsizlikle suçlandı ve Saray‘a ihbar edildi. Bunun üzerine 1897’de Tokadîzade Şekip, Abdülhalim Memduh, Taşlızade Ethem ve Mevlevi şeyhi Nuri gibi İzmir‘in tanınmış şair ve yazarlarıyla birlikte Bitlis‘e sürüldü.

Sekiz ay sonra İzmir‘e dönüşünde Ahenk‘in yayınını sürdürdü ve Servet-i Fünun hareketinden uzaklaşıp Türkçü düşünceye yöneldi. Tevfik Nevzat, gazetesini 1900-1902 yıllarında Türkçü Necib‘in İzmir‘de açtığı “Türkçe yazmak çığırı“nın yayın organı haline getirmiş, kendisinin ve Türkçü Necib‘in yazıları ve diğer gazetelerle yapılan tartışmalar bu yıllarda İzmir‘in düşünce hayatına büyük canlılık kazandırmıştır. Başka gazete ve dergiler tarafından da sürdürülen bu hareketin temel düşünceleri, daha sonra Ömer Seyfettin aracılığıyla Selanik‘teki “Yeni Lisan” hareketine taşınmıştır. Onun Hizmet ve Ahenk gazetelerindeki imzalı ve imzasız diğer makalelerinde bilim, teknoloji, eğitim, ilerleme gibi konular sık sık ele alınmış, “medeniyet” ve “terakki” kavramları sürekli vurgulanmıştır.

Şair Eşref ile birlikte tutuklandı

İhbarların ve sansürün yoğunlaştığı 1903 yılında tutuklanıp Şair Eşref‘le birlikte İstanbul‘a götürüldü. 1904’te yayımlanan Deccal adlı kitabında anlattığına göre 10 gün İzmir‘de karakolda tutulmuş, vapurla gönderildiği başkentte de hakim karşısına çıkmak için uzun süre ışıksız zindanda beklemesi gerekmişti. Eskişehirli tanımadığı bir kişi tarafından gönderilen ihbar doğrultusunda sorgulanıp Adana‘da üç yıl kalebentliğe mahkum edildi. 10 Aralık 1903’te Adana Cezaevi‘nin Mehterhane bölümüne, ardından Namık Kemal‘in de Kıbrıs sürgününden önce bir müddet yattığı Payas Kalesi‘ne gönderildi.

Payas Kalesi, Kaynak: Ali Saim Ülgen, SALT Araştırma Koleksiyonu
Ailesine yazdığı mektuplarda durumunun iyi olmadığını bildiriyordu. Ancak mücadelesini sürdürdüğü anlaşılmaktaydı. 22 Mayıs 1905’te ailesine çekilen telgrafta 41 yaşındaki Tevfik Nevzat‘ın kuyuya atlayarak intihar ettiği bildirildi. Bu acı olay, II. Meşrutiyet devri İzmir ve İstanbul basınında çok konuşulmuş, uzun süre “şehid-i hürriyet” olarak anılan yazarın Abdülhamid‘in emriyle öldürüldüğü ileri sürülmüştür.

Kimse intiharına inanmadı

Mezarı, kızı Benal Zübeyde İştar Arıman‘ın verdiği bilgiye göre önce kimsesizler mezarlığına konulmakla birlikte Meşrutiyet döneminde kendisine bir mezar yapılır ve üstüne de “Şehid-i Hürriyet İzmirli Tevfik Nevzad” yazılır. Mezarı daha sonra Adana Ziraat Mektebi müdürü olan büyük damadı Rahmi Öke tarafından Adana Asri Mezarlığı‘na taşınır. Bu mezar bugün Adana‘da olmakla birlikte o mezarın yerini öğrenip İzmir‘e getirmek ya da bu değerli sanatçı ve gazeteciyi her ölüm yıldönümünde mezarı başında anmak -ne yazık ki- ne biz İzmirlilerin ne de başta İzmir Büyükşehir Belediyesi olmak üzere İzmir Gazeteciler Cemiyeti ile Gazeteciler Sendikası İzmir Şubesi‘nin aklına gelmemektedir.

Tevfik Nevzat‘ın kızı şair, yazar ve siyasetçi Benal Zübeyde İştar Arıman
İbnülemin Mahmut Kemal İnal, “Son Asrın Türk Şairleri” adlı kitabında, İzmir‘den kendisine iletilen bilgiye göre, Tevfik Nevzat‘ın kalebentliğe mahkum edilip kürek cezasına tabi tutulduğunu, tahliyesinden üç ay önce Adana Hapishanesi‘nde öldürülüp intihar süsü verildiğini yazdı.

Bezmi Nusret Kaygusuz ise “Bir Roman Gibi” başlıklı anılarında Adana valisi Bahri Paşa‘nın saraydan aldığı emir doğrultusunda Tevfik Nevzat‘ın gardiyanlar tarafından oda kapısına asıldığını, daha sonra ölümüne intihar süsü verildiğini belirtti.

Arkadaşı Halit Ziya Uşaklıgil de anılarında yaşama direncini ve sevincini hiçbir koşulda kaybetmeyen Tevfik Nevzat‘ın cesedinin kuyuda bulunması senaryosuna inanmadığını belirtir: “Bedensel gücü bitip tükenip sona erdikten sonra ruhsal gücü de tükenmiş de bu sonuç o yüzden mi meydana gelmişti? Yoksa ruhsal gücünün bir türlü öldürülemeyeceği kanısında varılarak, sonunda onu bir kuyu dibinde söndürmek mi istemişlerdi?”

Adana Halkevi tarafından yayınlanan Görüşler dergisinin 1937 yılı Mayıs ayına ait 2. sayısında “Şair Tevfik Nevzatın Mezarı” başlıklı haber aynen şu şekildedir:

Tevfik Nevzat‘ın 1937’den bu yana unutulmuş mezarını bularak geçmişteki ve günümüzdeki istibdat yönetimlerine karşı çıkıp hem onun hem kendimiz adına itiraz etmek amacıyla, 20 Kasım 2023 günü telefonla arayarak kendisine bilgi verdiğim Çukurova Gazeteciler Cemiyeti başkanı sayın Cafer Esendemir‘e ve Adana Büyükşehir Belediyesi basın danışmanı sayın Utku Sağılır‘a, Adana Karşıyaka Mezarlığı‘nda olduğu söylenen mezarı bularak mezarın bugünkü durumunu gösteren fotoğrafları bizlerle paylaşması ricasında bulundum. O nedenle, önümüzdeki günlerde o fotoğrafları temin ettiğimizde istibdat idaresine karşı çıkan İzmirliler ve gazeteciler olarak hem İzmir Gazeteciler Cemiyeti‘nden, hem de Çukurova Gazeteciler Cemiyeti‘nden bu büyük özgürlük mücadelecisine sahip çıkıp unutmamaları için talepte bulunacağız.

About Author

Süleyman Gencel

Süleyman Gencel

Related Articles

TÜM HABERLER