A3 Haber

‘Tam aşılı çocuk oranı yüzde 49.6’ya kadar düştü, salgın riski var’

‘Tam aşılı çocuk oranı yüzde 49.6’ya kadar düştü, salgın riski var’

‘Tam aşılı çocuk oranı yüzde 49.6’ya kadar düştü, salgın riski var’
Kasım 21
12:29 2019

Bilim ve Aydınlanma Akademisi (BAA), Türkiye’de tam aşılı çocuk oranının 12-23 aylık çocuklarda yüzde 66.9’a, 24-35 aylık çocuklarda yüzde 49.6’ya kadar düştüğüne dikkat çekerek, “Salgın riski var” uyarısında bulundu.

A3 Haber Merkezi | Bilim ve Aydınlanma Akademisi (BAA), Türkiye’de giderek yükselen aşı karşıtlığına iişkin bir açıklama yaparak, kimi rakam ve istatistikeri kamoyuyla paylaştı.

BAA’dan yapılan açıklamada, aşının önemli bir koruyucu sağlık hizmeti olduğu vurgulanarak, “Aşı yalnızca aşılanmış bireyi değil, aşılanmamış olanları, toplumu da korur” denildi.

Türkiye’de tam aşılı çocuk oranının 12-23 aylık çocuklarda yüzde 66.9’a, 24-35 aylık çocuklarda yüzde 49.6’ya düştüğünün vurgulandığı açıklamada, “Bu rakam 2013 seviyesinden daha düşüktür. 24-35 aylık çocuklarda tam aşılılık oranı yalnızca yüzde 49,6’dır. Pek çok aşı için aşılama oranı toplumsal bağışıklık için gereken seviyenin altındadır” denildi.

İşte o açıklama

Bilim ve Aydınlanma Akademisi Toplum Sağlığını Geliştirme ve Koruma Bilim Alanı imzasıyla yapılan açıklamanın tamamı şöyle:

Aşılama oranları düşüyor, salgın riski var

Aşı önemli bir koruyucu sağlık hizmetidir

Aşı pek çok hastalıktan koruyucudur. Çiçek hastalığı aşı sayesinde yok edilmiştir, çocuk felci de yine aşıyla yok edilme aşamasındadır. Kızamık, kızamıkçık, kabakulak, boğmaca, difteri, tetanoz, suçiçeği gibi hastalıklar ise aşıyla önemini yitirmiştir.
Örneğin aşı sayesinde, 2000-2015 arasında kızamığa bağlı ölümler yüzde 79, tetanoza bağlı ölümler ise yüzde 83 oranında azalmıştır.

Aşı yalnızca aşılanmış bireyi değil, aşılanmamış olanları, toplumu da korur

Aşı yalnızca aşı yapılan bireyi değil, aşı yapılmamış bireyler de dahil bütün toplumu korur. Böylece aşılanmış çocukların oluşturduğu koruyucu halka; aşı yaptırmamış, bağışıklık sistemi sorunlu olduğu için aşı yaptıramamış, aşı yaptırmış olduğu halde aşının etkisi azaldığı için hastalığa karşı yeniden duyarlı hale gelmiş bireyleri de korumuş olur.
Aşı bunu toplumsal bağışıklıkla sağlar. Ancak, toplumsal bağışıklık sağlanabilmesi için hastalık riski altındaki grubun asgari bir oranının aşılanmış olması gerekir.
Örneğin kızamık aşısı için toplumsal bağışıklık sağlayacak aşılama düzeyi en az yüzde 95’tir. Bu oran difteri için yüzde 85, kabakulak için yüzde 86, boğmaca için yüzde 94, çocuk felci için yüzde 86, kızamıkçık için yüzde 85, suçiçeği için yüzde 85 olarak verilmektedir.

Türkiye’de tam aşılı çocukların oranı düştü

Buna karşılık Türkiye’de aşılamada büyük sorunlar var. Kasım ayı başında yayımlanan 2018 yılı Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması bu gerçeği bir kez daha ortaya koydu.
12-23 aylık çocuklarda tam aşılı olanların oranı yalnızca yüzde 66,9’dur ve 2013 seviyesinden daha düşüktür. 24-35 aylık çocuklarda ise tam aşılılık oranı yalnızca yüzde 49,6’dır.

Pek çok aşı için aşılama oranı toplumsal bağışıklık için gereken seviyenin altındadır

Toplumsal bağışıklık sağlayacak, yani salgınları önleyecek aşılama oranlarına;
a) Kızamık için kırsal kesimde, güney, kuzey ve doğu Anadolu bölgelerinde,
b) Difteri-boğmaca-tetanoz için hiçbir bölgede,
c) Çocuk felci için hiçbir bölgede
ulaşılamamıştır,
d) Difteri-boğmaca-tetanoz, çocuk felci ve kızamık aşılama oranları Türkiye ortalamaları da toplumsal bağışıklık için gereken seviyenin altındadır.

Aşılamadaki sorunların sorumlusu AKP ve Türkiye kapitalizmidir

Türkiye sağlıkta gereksiz işlerle uğraşıyor. Türkiye gereksiz antibiyotik kullanımında, kişi başına yapılan manyetik rezonans ve bilgisayarlı tomografi çekimlerinde OECD lideri.
Bunun nedeni sağlık ortamının AKP eliyle kural tanımaksızın piyasalaştırılması ve özelleştirilmedir.
Aynı yapısal dönüşüm koruyucu sağlık hizmetlerinin gereken şekilde sunulmasını da olanaksız hale getirmektedir. Bunun nedeni sağlık şirketlerinin, ilaç tekellerinin, özel hastanelerin tedavi hizmetlerinden, ilacın ve teknolojinin tüketiminden para kazanması; buna karşılık koruyucu sağlık hizmetlerinin böyle bir özelliğinin olmamasıdır.
O nedenle aşının ihtiyacı olan toplum kesimlerine ulaştırılması için asgari koşul; kamucu ve parasız, yani sosyalist bir sağlık sistemidir.

About Author

Ahmet

Ahmet

Related Articles

TÜM HABERLER