A3 Haber

Türkiye’de yenilenebilir enerjide kooperatifleşmenin önü tıkandı, aslan payı tekellere gidiyor

Türkiye’de yenilenebilir enerjide kooperatifleşmenin önü tıkandı, aslan payı tekellere gidiyor

Ocak 13
07:48 2020

Enerji ihtiyacının yüzde 75’den fazlasını ithal eden Türkiye, yenilenebilir enerji üretiminde kooperatifleşmeyi de sağlayamadı. TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Şebnem Seçkin Uğurlu, ekonomik krizin nedenlerinden birinin de enerjide dışa bağımlılık olduğunu işaret ederken, yenilenebilir enerji üretiminde atılması gereken adımları anlattı. 

Türkiye enerji ihtiyacının yüzde 75’den fazlasını ithal ediyor. Türkiye, 39 Avrupa ülkesi içinde enerjide ithalata en fazla bağımlı beşinci ülke konumunda. AB ülkelerinin enerjide dışa bağımlılık ortalaması ise yüzde 55.

Türkiye’nin 2007 yılında enerjide dışa bağımlılık oranı yüzde 74 olarak kayıtlara geçerken, bu oran son dönemde yüzde 77’nin üzerine çıktı.

Türkiye, dışa bağımlılığını bir nebze de olsun azaltmak için Doğu Akdeniz’e sondaj gemileri gönderdi. Ancak öz kaynaklarını doğru kullanamayan Türkiye’nin enerjideki dışa bağımlılığı her geçen gün yükseliyor. Son yıllarda yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırımlar yapılsa da sektör istenen seviyeye ulaşmadı.

TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Şebnem Seçkin Uğurlu, yenilenebilir enerji üretiminde, kooperatifleşme için atılması gereken adımları A3 Haber’e açıkladı.

“Ekonomik krizin nedenlerinden birisi enerjideki dışa bağımlılık”

Şebnem Seçkin Uğurlu,  yaşanan ekonomik krizin temel nedenlerinden birisinin de enerjideki dışa bağımlılık olduğunu vurgularken, “Enerjide yüksek orandaki ithal kaynak kullanımı, cari açığı büyütmesi nedeniyle ülke ekonomisi üzerindeki temel yüklerden bir olarak değerlendiriliyor. Yaşadığımız ağır ekonomik krizin temel sebeplerinden biri enerjide dışa bağımlılık olduğu kadar, teknolojide de dışa bağımlı olmamız. Bu nedenle elektrik üretiminde yenilenebilir kaynakların payının artırılması hayati önemde olduğu kadar, bu santrallarda kullanılan cihaz ve ekipmanların yerlileştirilmesi de önemli” dedi.

“Uluslararası finans tekellerine aktarılan bir yapı oluştu”

Yenilenebilir enerjide verimlilik için kamusal planlamaya dönülmesi gerektiğini vurgulayan Şebnem Seçkin Uğurlu, “Bugüne kadar çoğunlukla yatırımı yapacak olan firma, Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizması (YEKDEM) kapsamındaki alım garantisi ve fiyat garantisini kullanarak, uluslararası finans kuruluşlarından krediler alındı. Bu kredilerin yarattığı olanaklarla yine uluslararası şirketlerden gerekli tüm ekipman neredeyse bir paket olarak satın alınıp, montajı gerçekleştirip, üretime geçti. Bu modele yapılan yatırımlar sonucunda, uzun vadeli ve döviz bazlı ciddi bir borç yükü oluşurken, teknoloji transferi ve yerli sanayi oluşturulması bakımdan ise çok sınırlı bir yol alındı. Böylelikle yatırımcının kim olduğundan, şirket, şirketler birliği veya bir kooperatif olmasından bağımsız olarak yerli kaynak olan güneş ve rüzgar kullanılarak elde edilen gelirin uzun vadeli olarak uluslararası finans tekellerine aktarıldığı bir yapı oluştu” diye konuştu.

“Ulusal bir sistem gerekiyor yoksa aslan payı çok uluslu şirketlere gider”

Uğurlu, yenilenebilir enerjide ulusal bir sistem yaratılması gerektiğinin altını çizerken, “Yenilenebilir kaynaklara dayalı santralların ‘yerli’ yatırımcılar tarafından yapılıyor olması yeterli değil. Finansmanından, teknoloji üretimine kadar ulusal bir ekosistem yaratılmadığı sürece, aslan payını hep çok uluslu şirketler alacak” şeklinde konuştu.

“Yerel yönetimlerin yatırım planlaması yapması gerek”

Yenilenebilir enerji üretiminde yerel yönetimlerin de yatırım planlaması yapması gerektiğine dikkat çeken Uğurlu, “Güneş ve rüzgar başta olmak üzere yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanım oranlarını yükselmesi için yerel yönetimlerden de yatırım planlaması yapmalarını bekliyoruz. Belediyeler, metro hatları başta olmak üzere toplu ulaşım, hizmet binaları ve tesislerinde kullandıkları enerjiyi, yenilenebilir enerji kaynaklarından üretmek için harekete geçmeli. Yerel yönetimlerden bu alandaki yatırımları; basit ihaleler düzenlemekten ibaret görmemeleri, oluşturacakları yeni birimlerle uzmanlık yapıları oluşturmalarını istiyoruz” dedi.

“Kooperatifleşmenin önü tıkandı”

Yenilenebilir enerjide kooperatifleşme girişimlerinin önünün tıkandığını belirten Uğurlu,  “Akdeniz ve Ege bölgelerinde güneş enerjisi su ısıtma amaçlı olarak yaygın biçimde kullanılıyor. Benzer şekilde çatı ve bina yüzeylerine kurulacak lisansız güneş enerjisine dayalı santralların yaygınlaşması ve kooperatifler kurulmasını bekliyorduk. Ancak çatı güneş enerjisi santralları YEKDEM mekanizması dışına çıkarıldı. Bu santrallar için verilen fiyat, aboneye elektrik alımında uygulanan tarife ile sınırlandırıldı. Böylece santral kurulum maliyeti için finansman bulma ihtimali azalırken, yatırımın geri dönüş süresi de uzadı.  Bina, site sakinlerinin, mahalle halkının bir araya gelerek kooperatif kurması ihtimali de azalmış oldu. Büyük ölçekli lisanslı güneş santralı yatırımlar için kooperatifleşme tercih edilebilir ama bu yatırımlar rüzgar santralların da olduğu gibi çoğunlukla çok ortaklı şirket kurulması tercih edilmekte” diye konuştu.

“İdeolojik tercihlerle piyasalaştırılan alanda verimlilik azaldı”

Başkan Uğurlu, ideolojik tercihlerle piyasalaştırılan alanda verimliliğin azaldığına dikkat çekerken, “Alandaki uygulanan özelleştirme ve piyasalaştırma çalışmalarına rağmen kamu şirketi Elektrik Üretim Anonim Şirketi (EÜAŞ) yeniden yapılandırılarak, ülkemiz için kritik önemdeki yenilenebilir yatırımlarını gerçekleştirmeye odaklanabilir, yerli teknoloji geliştirilmesinde de öncü rol oynayabilir. İdeolojik tercihlerle piyasalaştırılan alanda verimlilik azaldığı, doğalgaz santralları başta olmak üzere alım garantileriyle kamu üzerinden finanse edilen çok sayıda santralın, fiyat garantisi bitince üretim yapamaz duruma düştüğü göz önüne alınarak, yeniden kamusal planlama ilkelerine dönülmesi gerek” şeklinde konuştu.

“Kamunun enerji alanındaki rolünün artırılması gerek”

Kamunun enerji alanındaki rolünün arttırılması gerektiğini ifade eden Uğurlu, “Yerli ekipman ve teknoloji geliştirilmesi konusunda ülkemizin henüz emekleme aşamasında bulunduğundan hareketle, rüzgâr ve güneş enerjisine ilişkin Ar-Ge çalışmaları, enerji alım fiyatlarına dayalı mali mekanizmaları aşacak bir şekilde planlanarak, teşvik edilmeli. Plansızlık kaynaklı olarak HES’ler de yaşadığımızı çevre sorunlarını, güneş ve rüzgarda da yaşama olasılığımız yüksek. Kamunun enerji alanındaki rolü artırılması, kurulacak santralların verimli olarak işletilmesini sağlayacak” dedi.

About Author

Ahmet

Ahmet

Related Articles

TÜM HABERLER