Leonard Cohen, Everybody Knows isimli şarkısının Türkçeye çevrilmiş tümceleri arasında, “Herkes biliyor geminin su aldığını, herkes biliyor kaptanın yalan söylediğini, herkes biliyor zarların hileli olduğunu” der.

Devam eder Cohen:

“Herkes biliyor, ya şimdi ya asla, herkes biliyor, ya ben ya sen herkes biliyor, senin sonsuza dek yaşadığını ve sen bir iki replik okuduğunda, herkes biliyor anlaşmanın çürük olduğunu…”

Tam da doğrusu bu.

Herkes biliyor…

Kızılay’ın, onun Türgev ile bağlantısını, onun Amerika’daki Türken Vakfı’nı herkes biliyor.
Kimlerin kaç milyon dolar bağış yaptığını, kimlerin vergiden kaçınmak için devletin kurumlarını nasıl kullandığını herkes biliyor.

Biliyor ama susuyor…

Bu saadet zincirinin uzun yıllardır partili, hemşeri, yakın akraba içinde nasıl oluşturulduğunu herkes biliyor.

CHP’nin ABD Temsilcisi Yurter Özcan’ın yıllardır Türken Vakfı’na yapılan yardımların miktarını araştırdığını, resmi belgeler ile kamuoyuna açıkladığını herkes biliyor.

Bu konuda onlarca haber yapıldığını da herkes biliyor.

Sorun bilmekte değil, bilip susmakta…

Türgev ve Türken Vakfı Yönetim Kurulu üyelerinden birinin AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kızı Esra Albayrak olduğunu herkes biliyor.

Esra Albayrak’ın aynı zamanda Yeşilay Yönetim Kurulu üyesi olduğunu da herkes biliyor.
Yeşilay yönetiminin genel saymanının Çetin Dönmez olduğunu da herkes biliyor.

Çetin Dönmez’in, aynı zamanda AKSİS uluslararası denetim şirketinin ortağı olduğunu herkes biliyor.

AKSİS denetimin ise Kızılay’ın hesaplarını denetleyen bağımsız şirket olduğunu da herkes biliyor.

Öyleyse bilinmedik ne kalıyor?

Birbirinin içine geçmiş vakıf ve şirketlerin aslında tek bir el üzerinden yönetildiğini, bunun uluslararası bir zincirin halkaları olduğunu mu kimse bilmiyor?

Sadece Ankara Gaz’ı ekonomik sıkıntından kurtarmak için özel yasa çıkarıldığını, bu yasanının bedelinin de milyon dolarlık bağış olduğunu mu kimse bilmiyor?

Herkes biliyor.

Amerika Manhattan’da gökdelen dikmek için toplanan yardımların, kimlerden ve hangi şartlarda alındığını herkes biliyor.

Ensar Vakfı’nın devletin içinde nasıl örgütlendiğini, düzenlediği etkinliklere devletin üst düzey memurlarının nasıl koşarak katıldığını herkes biliyor.

Bu saadet zincirinin hangi amaçla oluşturulduğunu herkes biliyor.

Gelin görün, herkes ilk kez duymuş gibi yapıyor.

Herkes suçu, suçluyu biliyor.

Herkes Türkiye’nin içine düşürüldüğü çıkmazda adaletin sadece iktidarın korku sopası olarak kullanıldığını biliyor.

İşte o yüzden bildiği halde susuyor.

Leonard Cohen’in dediği gibi;

“Herkes ceplerine konuşur, herkes bir kutu çikolata ve uzun bir gül ister.”

Herkes biliyor…