A3 Haber

Koronavirüs bir deney olarak başlamadıysa bile, artık bir deney haline gelmiştir!  

Koronavirüs bir deney olarak başlamadıysa bile, artık bir deney haline gelmiştir!  

Koronavirüs bir deney olarak başlamadıysa bile, artık bir deney haline gelmiştir!  
Nisan 09
11:46 2020

Veri toplayan şirketler artık Türkiye’deki bir salgında, gönüllü karantina uygulaması devredeyken, mesela İzmir’deki insanların hangi platformları kullandıklarını, ne zaman ne konuştuklarını biliyorlar. İnternetteki ayak izlerinin, oynadıkları oyunların normal zamanlara göre nasıl farklılaştığı verisine sahipler.  Bunlar maddi, manevi değerli bilgiler.

Bakın bu grafik Twitter üzerinden çıkarılmış ABD’nin son on bir yıldaki “mutluluk ölçümü.”  Hedonometer 10 bin sözcüğe 1-9 arası puan vererek toplumun ruh halini gerçek zamanlı izliyor. Her gün 100 GB ham veriyi inceliyor.

Covid-19 sonra neler olabilir?

Covid-19 sonrası hayatımızda bir takım değişiklikler olacağı aşikâr. Mesela ben evlerdeki kütüphanelere eskiden o kadar da ilgimizi çekmeyen yeni dönemle ilgili kitapların eklenebileceğini düşünüyorum.

Önümüzdeki dönemin risklerinden biri de “gözetim toplumu” meselesinin sağlığı vesile ederek daha da ağırlaşması. Daha çok, daha yakından, daha detaylı izlenmemiz. Özgürlük alanımızı, kişisel bilgilerimizi sağlık için feda etmek zorunda kalmamız.

“Daha Büyük Birader”

Geçenlerde The New York Review of Books sitesinde Shoshana Zuboff’un Gözetim Kapitalizmi Çağı: Yeni Gücün Sınırında İnsanlık Geleceği İçin Mücadeleadlı kitabının ele alındığı bir yazıya denk geldim.

Yazının başlığı ilginçti: “Daha büyük Birader

Yazan Tim Whu idi.

Yazının çevirisini sağ olsun yine sevgili Ayşen Tekşen yaptı.  Çeviriyi Ayşen’in onayıyla kısaltarak paylaşıyorum:

1970’lerde Shoshana Zuboff Harvard psikoloji bölümünde yüksek lisans öğrencisiyken ünlü davranışçı ruhbilimci B.F. Skinner ile tanıştı.

Skinner, insanların da diğer hayvanlar gibi koşullandırılabileceğine ve yurttaşların daha doğumdan itibaren özgecil ve toplum odaklı olmak üzere eğitildiği teknolojik bir ütopya inşa etmek için davranışçı ruhbilimden yararlanılabileceğine ve yararlanılması gerektiğine inanıyordu.

Zuboff’un Skinner’ın kitlesel davranış mühendisliği hevesini paylaşmadığını söylemek durumu hafifsemek olur.  1981’den beri Harvard Business School’da profesör olan Zuboff ‘teknoloji peygamberlerinin’ kibirli hırslarını eleştirmekte uzmanlaşmıştır.

Skinner’ı yakından tanıması ona diğer teknoloji-kuşkucularında olmayan bir avantaj sağlar. Çünkü son kitabı “Gözetim Kapitalizmi Çağı”nda belirttiği gibi, başta Google, Facebook ve onların dikkat çekme ekonomisindeki benzerleri sayesinde Skinner’ın geleceğinin distopyan bir versiyonunda gezinir gibiyizdir.

Silikon Vadisi, Skinner’ın vizyonunu tamamlayan teknolojiyi henüz tam olarak mükemmelleştirmese de en azından icat etmiştir ve bu nedenle Zuboff insanlığın davranış mühendisliğinin artık erişilebilir olduğuna inanır.

Aslında çoğumuz temelde oldukça tahmin edilebilir insanlarız. Düzenli bir şekilde 7:21’de uyanıyor, 8:30’da kahvenizi ve 12:18 ile 12:32 arasında öğle yemeği mi alıyorsunuz?

Eşinizle kavga ederseniz yirmi dört saat içinde kendinizi rahatlatacak bir şeye para harcamanız beklenir mi?  Son politik rezaletle ilgili haberleri okumak bir saatlik öfkeli bir tıklama süreci başlatır mı?

Ve geç ergenlikte radikal siyasetle flörtlere rağmen, her zaman daha güvenli seçenek olarak kabul edilen ama her şeyi kapsayacak şekilde ilerici değerleri olan başkan adayına mı oy verirsiniz?

Temel bilimler, hakkınızda bilinen şeyler arttıkça daha tahmin edilebilir biri haline geldiğinizi söyler. Tutumunuz bilindiğinde, bunun bir diğer anlamı, tahmin edilebildiği ölçüde tutumunuzun –sizin- yönetilebilmesidir.

Nasıl? Skinner, davranışsal kontrol kuramını farelerde işlemsel şartlandırmayla gösterdi. Aç fareleri kutulara yerleştirdi. Kutunun bir tarafındaki bir kola basıldığında yiyecek çıktığını anlamaya başladılar: sayısız tekrardan sonra fare, kutuya koyulduğu anda hemen kola doğru ilerlemeyi öğrendi.

Konu insanlar olduğunda düşünce şudur: teknoloji sektörü nerede olduğunuzu ve neyi sevdiğinizi bilirse basmaya (ya da tıklamaya) koşullandığımız kollar yaratmak için çeşitli hileler ve tekniklerden –güncellemeler, düğmeler, listeler ve dahası- yararlanabilir. Tüm bunlar bizi aksi durumda olacağından biraz daha farklı şekillerde seçimler yapmaya ikna eder ve bu da davranışsal etki olarak bilinir.

Skinner’ın kutularında yaşadığımız düşüncesi pek çok insana rahatsız edici gelebilir ama Gözetim Kapitalizmi Çağında durum daha da karanlıklaşır. En azından, Skinner kendisini insanlığı kuruntularından kurtaracak iyiniyetli bir reformcu olarak gördü. Onun davranış mühendisliği daha mutlu değil ama eylemsizliğiyle barışık bir insanlık oluşturma amacı taşıyordu. Skinner ‘Sevgi, olumlu pekiştirme kullanımının diğer adından başka nedir ki?’ der.

Onun aksine Zuboff, Silikon Vadisinin davranış kontrolü emrinde davranış gözlemi projesini (bir araç olması dışında) insanın mutluluğuyla ilgisiz görür; amacı sadece kardır. İşte bu nedenle Zuboff onu ‘gözetim kapitalizmi’ olarak adlandırır. Zuboff’a göre; ‘endüstriyel kapitalizm doğanın kontrolüne ve sömürülmesine dayalıydıysa gözetim kapitalizmi de insan doğasının kontrolüne ve sömürülmesine dayalıdır.’ Bu ifade, –radikal davranışçılığın şekillendirdiği- küçük ödüller ve cezalar vaadinin teşvikiyle günlerimizi sürekli gözetim altında geçirdiğimiz düşüncesine göndermedir.

Kapitalist sistemde hedeflenen mahremiyet düzeyine tek bir denklemle ulaşılabilir. Gözetimle mi yoksa duvarlar inşa ederek mi daha fazla para kazanılır? Uzunca bir süre bu sorunun yanıtı duvarlardı çünkü duvarlar evleri ve diğer özel mülkiyet biçimlerini oluşturuyordu. Bu arada, örneğin 1990’da herhangi birine ‘gözetim sanayinin’ büyüklüğünü sorsaydınız büyük ihtimalle sizinle alay ederlerdi. Bu konuşma özel dedektifler tutmayla ya da Watergate skandalının meşhur ettiği gizli mikrofonlarla ilgili olurdu. Bir ekonomik değer kaynağı olarak gözetimden söz etmek kadar tuhaf bir şey yoktu.

Bugün dengeler değişti. Duvar inşa etmekte hala para var ama artık gözetim sektörlerinin de ekonominin en önemli bölümleri arasında sayılması gerekiyor. Gözetim, Google ve Facebook gibi şirketlerin iş modelinin merkezinde yer alırken Amazon, Uber, Lyft ve diğerlerinde kısmen önemlidir.

Gözetim kapitalizmi diğer sektörlere de yayılıyor: İngiliz sigorta şirketi Admiral, ürünlerini olası farklı müşterilere farklı biçimde fiyatlandırmak için Facebook verisini kullanıyor. (Öyle görünüyor ki kısa, somut cümleler yazan ve listeler kullanan insanlar daha güvenli araç kullanıyor; aşırı ünlem işareti kullanmak direksiyon başında tedbirsizliği düşündürüyor.)

John Hancock gibi yaşam sigortası firmaları müşterinin Fitbit kullanımını izleme anlaşması karşılığında indirim sunuyor.  Ve bunlar gazeteciliğin kolay anlaşılır olma kuralına uyan örneklerden sadece birkaç tanesi.

Covid-19 ekonomisinin yapı taşları döşeniyor

Haziran’dan itibaren böyle kitaplar çıkmaya başlar.  Sistem her şeyin ekonomisini yaratır.  Covid-19 ekonomisinin yapı taşları şu sıralarda döşeniyor olsa gerek…

Elbette arzu etmem ancak bir sonraki salgında bugünlerde nispeten sessiz ve klişe olan reklamcıların bizleri ustalıkla sürükleyeceği tuzakları izlemek ilginç olurdu. Bir karşı deney olarak.

 

 

 

 

 

About Author

Ahmet

Ahmet

Related Articles

TÜM HABERLER