A3 Haber

Ali Babacan’dan AKP’ye sert eleştiri: Türkiye bu sistemle yönetilemez!

Ali Babacan’dan AKP’ye sert eleştiri: Türkiye bu sistemle yönetilemez!

Ali Babacan’dan AKP’ye sert eleştiri: Türkiye bu sistemle yönetilemez!
Nisan 13
14:52 2020

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun istifa etmesinin ardından AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından reddedilmesinin yankıları sürerken konu hakkında konuşan Babacan, “”Şu son 48 saate bakın, bu sistemle Türkiye yönetilemez! Sorumluluk kimin üzerinde kaldı belli değilken, pazartesi sabahı hiçbir şey olmamış gibi devam etmek anlaşılır gibi değil” yorumunu yaptı.

A3 Haber Merkezi |DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, KRT TV’de Özlem Akarsu Çelik’in hazırlayıp sunduğu Po-li-ti-ka’da gündeme dair açıklamalarda bulundu.

İki günlük sokağa çıkma yasağının ardından tartışmalar sürerken İçişleri Bakanı Süleyman Soylu istifa etmesine rağmen AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan istifayı reddettiği açıklanmıştı. Konu hakkında konuşan Babacan, “Son 48 saatte yaşananlarda gördük ki bu ülke bu sistemle yürütülemez. Türkiye güçlendirilmiş bir parlamenter sistemle yönetilmek zorunda” değerlendirmesinde bulundu.

Babacan’ın açıklamalarının satır başları şöyle:

  • “Hükümetin kendi iç meselesi. İç meseleye girmek istemem. Ama ilkeler ve yönetim şekli açısından değerlendirilebilir. Şu andaki yönetim sistemiyle Türkiye’nin problemlerine çare bulması mümkün değil.
  • Türkiye’nin en önemli meseleleri bile dar bir kadro tarafından karara bağlanıyor. Son yüzyılın en büyük küresel hadisesini yaşıyoruz. Bu kadar önemli bir hadisede dahi işin taraflarıyla bir araya gelip istişare etmek mümkün olmadı. Bu işin konuşulması lazım, toplumsal mutabakat arayışı lazım.
  • Virüs salgını herkesi tehdit ediyor. Partili – partisiz değil, herkes aynı risk altında. Madem böyle bir konu söz konusu, bütün siyasi partilerle oturulup konuşulması lazım. Problemi ancak dayanışmayla çözeriz. Salgını bir kutuplaştırma, ayrıştırma meselesi haline getirirse hükümet, bundan herkes zarar görür, kar eden çıkmaz. Salgın, ancak bu toprakların kültüründe olan dayanışmayla aşılır.
  • 48 saatte yaşadıklarımıza bakın. Gördük ki, bu bir yönetim sistemi değildir. Türkiye bu sistemle yönetilmeye devam edilemez.
  • Sorumluluk önemlidir. Yetki sahiplerinin sorumluluğu vardır. Sorumluluk nerede, kimin üzerinde kaldı, anlamadım doğrusu. Pazartesi sabahı hiçbir şey yokmuş gibi devam etmek anlaşılır gibi değil.

“Ötekileştirici üslupla Türkiye yönetilemez”

  • Türkiye mutlaka güçlendirilmiş parlamenter sistemle yönetilmek zorunda. Sistem önemli ama üslup da önemli. Ötekileştirici üslupla Türkiye yönetilemez. Maalesef rakamlar gittikçe artıyor. Geç kalındı. Sağlıkla ilgili tedbirler alındı ama geç kalındı. Ekonomiyle ilgili terbirler için çok geç kalındı. Acil tedbirler alınmazsa bunun bedelini çok ağır ödeyeceğiz.
  • Tek bir akıl, dar bir kadro olmamalı. Katılımcılık hayata geçirilmeli. ‘Ben yaptım oldu, ben istedim oldu’ demeye kimsenin hakkı yok. Herkesi katmak zorundasınız. İstişare ve mutabakat arayışı mutlaka çalıştırılmalı.
  • Sistem kuşkusuz sorunun temelinde var ama yönetim tarzı ve üslubu da önemli. AB üyeleri ülkelerin bazılarında otoriterleşme sorunu var. AB kriterlerine uyması gereken ülkeler de bile bu var. Sisteminiz de doğru olacak, üslup ve tarzınız da doğru olacak.

“Hukuk yoksa demokrasi bir ülkeyi kaosa götürür”

  • Salgın krizini dünyada en iyi kim yönetiyor diye baktığımız zaman, demokrasisi iyi işleyen, kurumları güçlü ülkeleri görüyoruz. Demokrasinin eşzamanlı olarak iyi bir yönetim yapısıyla, kredibilitesi yüksek kurumlarla, kurallarla yürümesi gerekiyor. Hukuk yoksa demokrasi bir ülkeyi kaosa götürür.
  • Halk sisteme güveniyor mu, yöneticilere güveniyor mu, bu çok önemli. Türkiye’nin ciddi bir itibar kaygı söz konusu, hem kendi içinde hem de dünyada söz konusu bu. Türkiye’nin tekrar ortak akılla yönetilen bir ülke haline gelmesi lazım. Bilim, akıl, istişareyi yok sayarak yönetmeye kalkarsanız, başarı elde edemezsiniz. Krizlerde ülkenin bütün açıkları ortaya çıkar.
  • İşin sağlık tarafına baktığımızda, biliyorsunuz Bilim Kurulu var, arzu ettikleri önerdikleri var, gerçekleşmiyor. Bazı kararlar daha erken alınsaydı Türkiye’de kayıp daha az olabilirdi. Bizim kuruluş tarihimiz 11 Mart’tan bir hafta sonra bile kalabalıklar toplantı yapabiliyordu.

Diyanete eleştiri

  • 13 Mart Cuma günü, Cuma namazı kılındı. Namazdan sadece 1-2 saat önce Diyanet uyardı ama o Cuma dünyadaki Müslüman ülkelerin pek çoğunda Cuma namazları kılınmıyordu. Bilim ve akıl çok önemlidir, bu zaten bizim dinimizin de emridir. Maalesef çok geç kalınıyor. Bunun vebali büyük. Bir kararı geciktiriyorsanız, geciken kararlar virüsün yayılmasını hızlandırıyorsa, bunun vebali büyüktür. Gelin bu krizi istişare ile, sivil toplum kuruluşları, bilim adamları ve siyasi partiler ile yönetelim.
  • Önce can… Buradan yaşamını yitiren bütün vatandaşlarımıza rahmet, hastalarımıza acil şifalar diliyorum. Sağlık çalışanlarımız kendi hayatlarını riske atarak büyük mücadele veriyorlar, sonsuz şükran sunuyorum”

 

 

About Author

Ahmet

Ahmet

Related Articles

TÜM HABERLER