A3 Haber

Karantina ve sosyal mesafe, zihinsel sağlığımızı nasıl etkileyecek?

Karantina ve sosyal mesafe, zihinsel sağlığımızı nasıl etkileyecek?

Karantina ve sosyal mesafe, zihinsel sağlığımızı nasıl etkileyecek?
Mayıs 24
10:48 2020

Depresyon, anksiyete ve açık alan korkusu, koronavirüs salgını sonrasında terapistleri endişelendiren akıl sağlığı konuları arasında yer alıyor. HuffPost’tan Brittany Wong, konunun uzmanı psikolog ve anksiyete uzmanlarıyla görüştü, aldığı yanıtları haberleştirdi. Koronavirüs sonrası yaşanabilecek riskler beş başlık altında toplanıyor ve çözüme ilişkin somut öneriler de bulunuyor. Bu makaleyi Ayşen Tekşen’in çevirisiyle paylaşıyoruz.

New Yorklu psikolog ve anksiyete uzmanı Amelia Aldao’nun koronavirüs salgını başladığından beri neredeyse her hastasından işittiği tek bir soru var: “Bütün bunlar ne zaman bitecek?”

Aldao, HuffPost’a “Bu soru büyük bir anksiyete yaratıyor. Yaşadığımız bu belirsizlik bizi daha fazla güvenlik ve kesinlik aramaya yöneltiyor. Bu mümkün olmadığı için de daha endişeli oluyoruz” dedi.

Bu duygu hepimizde var. Aslına bakarsanız, New Yorklu psikolog Andy Schwehm Huffpost’a şunları söyledi: “Halk sağlığı krizinden en çok etkilenenler geçmişte önemli travmalar ya da güçlükler yaşamamış olan bazı hastalarım. Bu arada, geçmişinde travma olan hastaların çoğu ‘oldukça iyi’ başa çıkıyor. Hatta bunlardan biri ‘Artık herkes benim her gün ne yaşadığımı görüyor’ dedi.”

Aldao ve Schwehm, salgın öncesi zihinsel ve duygusal durumunuz ne olursa olsun, salgın ve karantinanın insanların akıl sağlığında uzun vadeli etkiler yaratmasından endişeliler.
Schwehm “Elbette şu anda herkes kendi bildiğince bununla başa çıkmaya çalışıyor. Birey olarak yalnızca kontrol edebileceğimiz kadarını kontrol edebileceğimizi akılda tutmak önemli olmakla birlikte uzunca bir süre çok fazla sayıda bilinmeyen olacaktır” dedi.

Schwehm ve diğer uzmanlar, Covid-19 krizi ve özel olarak da sosyal mesafenin ortak akıl sağlığımızı nasıl etkileyebileceğine dair beş başlık açıkladılar.

1. Bazı insanlarda travma sonrası stres bozukluğu gelişebilir

“TSSB” (PTSD) kısaltmasını duyduğunda çoğu insanın aklına hemen gaziler gelir. Ama çok yakınlardaki üzücü bir olay da TSSB’nu tetikleyebilir: Cinsel saldırı, doğal felaketler, terör saldırıları, kötü bir araba kazası, toplu saldırılar, küresel salgın.

Aldao, insanlar üzerindeki ekonomik etkisi ve virüs kapma korkusunu da içeren sayısız nedenden ötürü, koronavirüs salgınının özellikle travmatik bir deneyim olduğunu söyledi ve sosyal mesafe önlemlerinin insanların akıl sağlığını köklü biçimde değiştirebileceğini ekledi.
Aldao’ya göre, “Sosyal mesafenin ve sosyal yaşamlarımızın değişmesinin, değişmeye devam edecek olmasının getirdiği içkin bir keder var. Ayrıca, bu krizi özellikle travmatik kılan başka bir öğe söz konusu: Ne zaman biteceğini bilmiyoruz. Kendimize ‘Şehrim ne zaman yeniden açılacak?’, ‘Çocuklarım ne zaman okula gidecek?’, ‘Bir daha ne zaman seyahat edebileceğim?’ gibi sorular sorup duruyoruz. Ortada büyük bir belirsizlik var ve o da anksiyete duygumuzu alevlendiriyor, stres seviyemizi yükseltiyor. İşte bütün bunlar kolaylıkla bir travma nedeni olabilir.”

Florida, Tampa’dan psikolog Elyssa Barbash, evde hapis kalan hastaları arasında TSSB-benzeri belirtiler konusunda endişeli olduğunu söyledi: “Gelecekten söz ettiğimizde hastaların çoğu, 2 metre sosyal mesafe kuralına uymayı başarsak bile, ofise gelme konusunda kararsız olduklarını söylüyorlar. Mikroplar ve bulaşma konularında artan bir farkındalık ve kaygı; bilinmeyen karşısında korku ve -işleri eskiden olduğu kadar kolayca ve kaygısızca yapamamak başta olmak üzere- yaşam biçimindeki önemli değişiklikler karşısında üzüntü ve keder söz konusu.”

2. Dışarı çıkmayla ilgili anksiyete –ve belki de açık alan fobisi- çok daha sık görülebilir

Kamusal yaşama geri dönme söz konusu olduğunda, giderek daha fazla sayıda insanın sağlık ve güvenliğinden endişe duymasıyla birlikte anksiyete oranlarının yükseldiğini görecek gibiyiz. (“Koronavirüs kötüleşirse -ya da gelecekte başka bir yeni virüsle karşılaşırsak – hastalanır mıyım? Ailem hastalanır mı?”)

Bazı insanlarda anksiyete daha da kötüleyerek bir akıl sağlık sorununa gelişebilir: Açık alan fobisi. Bu özel anksiyete bozukluğuna sahip insanlar evden –ya da güvenli buldukları başka bir yerden- ayrılmaktan ve kendilerini tuzağa düşmüş, çaresiz ya da utanmış hissetmelerine neden olabilecek ya da paniğe yol açabilecek bir alanda bulmaktan büyük bir korku duyarlar.
Barbash’a göre, bu salgın sırasında –özellikle pek çok devletin koyduğu “evde güvendesin” kurallarına uygun olarak- uzun süre evde kaldığımız için bazı insanların tam olarak açık alan korkusu değilse de benzer belirtiler geliştirme olasılığı yüksektir.

“İnsanlar ortamın kontrol altında olduğu evlerinde kesinlikle güvende olduklarını inancıyla, evde kalma davranışına ve bunun getirdiği doğal konfora uyum sağlayabilir ve büyük ölçüde haklı olur. Uzun erimde bunun gerçekçi ya da doyurucu bir yaşam biçimi olmadığı kesindir.”

3. Sosyal ilişki eksikliği nedeniyle bazı insanlarda depresyon gelişebilir

Yale Üniversitesi Halk Sağlığı Bölümünde sosyal ve davranışsal bilimler öğretim üyesi Sarah Lowe’a göre, sosyal mesafe hem algılanan sosyal destek (yakın arkadaşlar ve aileden aldığımıza inandığımız destek miktarı) hem de alınan sosyal destekte (gerçekte aldığımız ölçülebilir sosyal destek) bir düşüşle sonuçlanabilir.

Lowe, HuffPost’a şunları söyledi: “Sosyal destek eksikliği depresyon da dahil olmak üzere çeşitli akıl sağlığı sorunlarıyla ilgili riski arttırabilir. Sanal olarak bağlantı kurulsa bile bu bağlantı türü insanların çok çeşitli sosyal ağ üyelerinden –komşular, çalışma arkadaşları, mağaza görevlileri- düzenli olarak aldıkları desteklerle her zaman eş değerde değildir.”

Arkadaşlarınızı ve ailenizi Zoom’da görmek sıkıntılı anlarda bir avuntu olabilir ama ilişkinin fiziksel yanı eksik kalır –birisini telefon ekranından görmek onu yüz yüze görmekle aynı şey değildir.

Zayıf sosyal destek ile depresyon arasındaki ilişki belirlenmiş ve yalnızlığın depresyon, intihar, alkol kullanımı ve kalp damar hastalığı riskini arttırdığı kanıtlanmıştır.
Lowe “Sık sık İnsanların ekrandan yorulduğunu, sanal bağlantı isteklerinin düştüğünü duymaya başladık. Bu tedirgin edici bir gelişme” diyor.

4. İntihar riski artabilir

Bazı akıl sağlığı uzmanları koronavirüs salgınının intihar riskinde olası bir artış için “kusursuz fırtınayı” yarattığına inanıyor. Bu kaygıyı taşıyanlar arasında Glasgow Üniversitesi İntihar Davranışı Araştırma Laboratuvarı yöneticisi ve Sağlık Ruhbilimi profesörü Rory O’Connor da var.

O’Connor, HuffPost’a yaptığı açıklamada, “Önümüzdeki aylar ve hatta yıllarda koronavirüs krizinin sosyal ve akıl sağlığıyla ilgili sonuçlarını yaşayabileceğimiz endişesini taşıyorum. İntihar konusuna gelince, intihar vakası sayısında artış kaçınılmaz olmakla birlikte daha önceki salgınlar ve ekonomik durgunluklarla ilgili deneyimimiz bize intihar oranlarının özellikle savunmasız gruplarda artabileceğini düşündürüyor” dedi ve ekledi: “Covid-19 salgınında etkili olan öğelerin her biri –artan stres ve anksiyete, mali belirsizlikle birlikte yalnızlık ve sosyal tecrit- intihar riskinde rol oynayabilir. Hepsi bir arada olduğunda ise durum özelikle endişe vericidir.”

O’Connor ve laboratuvardaki araştırma ekibi, bu endişelere çözüm bulmak için Birleşik Krallığın her yerinden 3 bin yetişkin üzerinde, bu süreçteki zihinsel sağlıklarıyla ilgili bir boylamasına çalışma gerçekleştiriyorlar.
Salgın gibi onların araştırmaları da halen devam etmekte. Araştırmacılar altı farklı zamanda deneklerin depresyon, anksiyete, stres, yalnızlık seviyelerini, intihar düşünceleri ve girişimlerini değerlendirmeye yönelik çeşitli soruların yanı sıra, sosyal destek ve başa çıkma yöntemleri dahil olmak üzere, bu krizde kendilerine neyin yardımcı olduğuyla ilgili sorular soruyorlar.

O’Connor “İşte bu yüzden hemen harekete geçmemiz gerekiyor –en savunmasız olanları belirlemeli ve sonra da bu riski azaltmak için uygun sosyal destekler ve akıl sağlığı desteğinin devreye girmesini sağlamalıyız” dedi.

5. Çocuklar da uzun vadeli akıl sağlığı etkileri yaşayabilir

Schwehm, salgının uzun vadeli yansımaları dikkate alındığında, en büyük kaygısının çocuklar üzerindeki etkileri olduğunu söyledi.
Schwehm “Salgında herkes için uygun eğitim eksikliği, sosyal tecrit ve bazıları için de bunlara ek olarak artan ev içi şiddet, beslenme yetersizliği gibi sorunlar söz konusudur” dedi.
Klinik psikolog Schwehm, bu gelişim yıllarında virüsün çocukları nasıl etkileyebileceğini anlamak için 11 Eylül terör saldırısının sonrasına bakabileceğimizi söylüyor.

“New York City’deki çocuklarda artan oranda davranış sorunları ve depresyonla, 9/11 sonrasına benzeyen etkiler gördük. Bu, özellikle ebeveynleri temel çalışan statüsünde olan çocuklar için doğru olabilir: tıbbi personel, mağaza çalışanları.”

Bununla başa çıkabilmek için bazı öneriler:

Covid-19 salgınının akıl sağlığı üzerindeki olası etkileri salgından çok daha uzun sürecektir.
O’Connor “Bu nedenle, her merkezi hükümetin en savunmasız olanları korumak için ekonomik, sosyal ve akıl sağlığı güvenlik ağlarını uygulamaya sokması gerekir” diyor.

Kişisel düzeyde, birikip daha kötü bir şeye dönüşmeden önce bazı kaygılarınızı dile getirmek için adım atabilirsiniz. Aldao, önünüzdeki ayların ne getireceği konusunda endişelendiğiniz anlarda iki şeye odaklanmanızı öneriyor: Yakın gelecek –örneğin, o hafta ya da hafta sonuyla ilgili planlarınız- ve çok uzaktaki, sosyal mesafe sonrası gelecek.

Aldao “Hastalarıma çok uzun vadeli hedeflere odaklanmalarını söylüyorum. Örneğin, üç yıl içinde kariyerlerinde ne yapmak istiyorlar ya da ne tür bir uzun vadeli ilişki düşünüyorlar” diyor. Odağınızı bu yakın ve belirsiz gelecekten uzaklaştırarak güncelle ilgili genel belirsizliğinizi azaltabilirsiniz.

Aldao, “Ayrıca, hayatlarımıza öngörülebilirlik katmanın ve böylece daha az belirsizlik hissetmenin en iyi yolunun rutinler ve alışkanlıklar oluşturmak olduğunu belirtmek isterim” diye ekledi.

Sosyal mesafe süresince kendi destek sisteminize dayanın. Bazen bir Zoom çağrısına katılmanın, yapılacaklar listenizin bir diğer maddesi gibi hissettirdiği (ve yüz yüze buluşmaların yakınından bile geçemeyeceği) doğrudur ama sevdiklerinizle konuştuktan sonra içinde bulunduğumuz durum hakkında çok daha iyi hissetmeniz de olasıdır.

Schwehm’a göre “Kesinlikle yeni bir yaşam biçimi haline gelecek bu duruma uyum sağlamada kendilerine yardımcı olacak desteği bulmak ve ona dayanmak insanlar için inanılmaz derecede önemli olacak.”

Bir başka deyişle, salgının faaliyet biçimimizi değiştireceği kesindir -ama mevcut tüm teknolojilerden yararlanırsanız onun insanlarla kalıcı bağlarınızı değiştirmesi gerekmez.

Stresinizin kötüleşmesi halinde, profesyonel yardım almayı değerlendirin. Şu sıralarda geleneksel yüz yüze tedavi mümkün olmadığından, çoğu insan yardım almak için tele-terapiye –bir akıl sağlığı uzmanıyla video konferansa- başvuruyor.

Çocuk gelişim uzmanı Denise Daniels şunları söylüyor: “Çocuklarınız için endişeleniyorsanız bunun gibi büyük değişiklik dönemlerinde çocukların ebeveynlerinden en büyük beklentisinin kendilerini güvende, korunaklı ve seviliyor hissetmek olduğunu bilin. Onlara güvenliklerinin garantide olduğunu hissettirin. Fiziksel teması arttırın. Onları güvende tutmak için çok çalışan bütün o insanlardan söz edin.”

About Author

Ahmet

Ahmet

Related Articles

TÜM HABERLER