A3 Haber

Sosyal medyada sansür düzenlemesi yasalaştı: Şimdi ne olacak, başımıza neler gelecek?

Sosyal medyada sansür düzenlemesi yasalaştı: Şimdi ne olacak, başımıza neler gelecek?

Sosyal medyada sansür düzenlemesi yasalaştı: Şimdi ne olacak, başımıza neler gelecek?
Temmuz 29
13:52 2020

Kamuoyunda “sansür yasası” olarak bilinen düzenleme TBMM Genel Kurulu’nda dün gece AKP ve MHP oylarıyla yasalaştı. Özgür Yazılım Derneği, yasanın geçmemesi için mücadele ederken, bu düzenlemenin yasalaşması haline sosyal medya kullanıcılarının başına gelecekleri öngören spotlar hazırlamıştı. İşte “Bundan sonra ne olacak” sorusunun yanıtı…

A3 Haber Merkezi | Resmi adı “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” olan sansür yasası, dün gece AKP-MHP oylarıyla TBMM Genel Kurulu’nda yasalaştı.

Sosyal medya kullanıcıları “Peki bundan sonra ne olacak” sorusuna yanıt arıyor. Özgür Yazılım Derneği, bir süre önce bu düzenlemenin yasalaşması halinde neler olacağını öngören spotlarla kamuoyunu aydınlatmaya çalışmıştı.

Bundan sonra nelerle karşılaşabileceğimiz, işte bu spotlarda anlaşılır bir dille anlatılıyor…

Sosyal medya olmasaydı neleri bilemeyecektik?

Bundan sonra ne olacak?

Özgür Yazılım Derneği, sansür yasasının getirdiği düzenlemeleri şöyle anlatıyor:

AKP iktidarının faşizmi en had safhada hissettirdiği, Türkiye’nin en önemli müzesi olan Ayasofya Müzesi’nin kapatıldığı, kadınların güvencesi İstanbul Sözleşmesi’ne el uzatıldığı, iktidarın benimsediği baskıcı ve muhafazakar siyasi hattın dijital ayağı olarak, 5651 sayılı İnternet özgürlüğünün katili olan yasada değişiklik yapmayı hedefleyen ve kamuoyunda “Sosyal Medya Yasa Tasarısı” olarak bilinen bir yasa gündeme gelmiştir.

5651 sayılı “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkındaki Kanun” mevcut haliyle dahi özgürlük düşmanı, sansüre yol veren, aşırı müdahaleci ve yararından çok zararını gördüğümüz bir kanundur. Bu kanun ve uygulamadaki eğilimler sebebi ile şu anda Türkiye’de binlerce web sitesi yasaklı durumdadır. Ancak bunca sansür ve gözetimin bugüne kadar hangi suçları engelleyebildiği meçhuldür. Bu kanun yüzünden bu ülkede yaşayan insanlar, devletin bitmek bilmeyen egemenlik arzusu sebebiyle 990 gün Vikipedi’ye erişemediği gibi İnternet aracılığıyla gerçekleşen ve bireyleri ilgilendiren suçların soruşturmaları ise bu kanundan hiçbir hayır görememektedir.

Şimdi, faydasından çok zararını gördüğümüz kanunun zorbalık yetkileri artırılarak, zaten adaletli bir İnternet erişimi olmayan Türkiye vatandaşlarının bilgiye erişimi “tamamen” devletin kontrolüne alınmaya çalışılıyor. İlgili kanun değişikliğinin getirdiği yeni kısıtlamalar şunlar:

  • Günlük 1 milyondan fazla trafiği olan platformların birer ülke temsilcisi görevlendirmesi zorunlu olacak. Platformlar bunu yerine getirmezse, trafikleri önce yüzde 50, sonra yüzde 90 oranında daraltılacak.
  • Kaldırılması talep edilen içeriğin kaldırılmaması durumunda, şirkete mesaj başına 1 milyon liradan 10 milyon liraya kadar ceza kesilebilecek.
  • Şirketlerin Türkiye’deki kullanıcılarının verilerini Türkiye’de tutması zorunlu olacak. Anlık mesajlaşma platformları için de aynı şartlar söz konusu olacak.
  • BTK, “gerekli görüldüğü hallerde” polis veya jandarma eşliğinde ilgili servislerin ofislerini basabilecek.
  • Bu Kanun ile izlemeye ve engellemeye yol açabilecek geniş ve ucu açık yetkiler tanınacak.

Toplu gözetim ve sansür

Yeni düzenlemeden kontrol ve sansürden başka hiç bir beklentinin olamayacağı aşikardır. Gazeteciliğin suç sayıldığı, karasal yayının havuz medyasına kurban edildiği şu günlerde, sosyal medya kanallarının önemi hayatidir. Devlet kontrolündeki araçlarda yer verilmeyen gerçek haberlere erişmek, bir konuda kamuoyu oluşturmak ve örgütlenmek için her gün kullandığımız bu iletişim kanalları, gözetim ve sansür riskiyle burun buruna.

Bu düzenleme ile birlikte, bir sosyal ağdan, devletin var olmasını istemediği bir içeriğin 48 saat içerisinde kaldırılmasının zorunlu hale getirilmesi, temelde bir “Gerçek Bakanlığı” kurulması anlamını taşımaktadır. Bu yolla sosyal medyanın, ana akım medyavari bir hale çevrilmesi işten bile değildir.

Ağ tarafsızlığı

Ağ tarafsızlığı, servis sağlayıcıların ve devletlerin internetteki veriye eşit davranmasıdır. Yayıncı site, içerik gibi parametrelere göre paylaşılan veriyi daha zor veya kolay ulaşılabilir hale getirmek ağ tarafsızlığını ihlal etmektir. Örneğin; devletin, beğenmediği bir içeriğe gelen trafiği daraltması, yani içeriği daha yavaş yüklenen ve dolayısıyla daha zor ulaşılabilen hale getirmesi ağ tarafsızlığının ihlalidir. Söz konusu yasa değişikliği, sosyal medya platformlarının sansür ve gözetim mekanizmalarını kabul etmemesi durumunda ağ tarafsızlığının ihlalinin yasal zeminini oluşturur. İnternette ifade özgürlüğünün sağlanabilmesi için ağ tarafsızlığının korunması şarttır. Yeni düzenleme, zaten ülkemizde eksikliği çekilen ağ tarafsızlığı ilkesinin geri dönülmez bir şekilde çiğnenmesi anlamına gelmektedir.

İşte kısa süre sonra karşılaşacağımız uygulamalar

TBMM’de yasalaşan düzenlemeden sonra, sosyal medya şu yöntemlerle kontrol altında tutulacak:

 

 

 

About Author

Ahmet

Ahmet

Related Articles

TÜM HABERLER