A3 Haber

Kılıçdaroğlu’ndan Erdoğan’a çağrı: Milleti seviyorsan o sosyete damadın görevine son ver!

Kılıçdaroğlu’ndan Erdoğan’a çağrı: Milleti seviyorsan o sosyete damadın görevine son ver!

Kılıçdaroğlu’ndan Erdoğan’a çağrı: Milleti seviyorsan o sosyete damadın görevine son ver!
Ağustos 08
12:14 2020

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Parti Meclisi (PM) Toplantısında konuştu. Ekonomik gelişmeler üzerinden ERdoğan’a yüklenen Kılıçdaroğlu, “Sayın Erdoğan’a bir çağrım var. Hala bu milleti seviyorsan ilk yapacağın iş o sosyete damadın görevine son vermektir. Onu savunma. Bu sosyete damadın ekonomiden, fakir fukaradan anladığın yok” dedi. 

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP 37. Olağan Kurultayı’nın ardından toplanan Parti Meclisi’nde konuştu.. Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satır başları şöyle:

  • Parti Meclisimizin yüzde 41,6’sı yenilendi. 60 kişilik Parti Meclisimizin 39’u erkek, 21’i de kadın. Yaş ortalamamız 48.
  • Biz Türkiye’nin onlarca yıldır çözülemeyen sorunlarının çözümüne talibiz.
  •  Biz Cumhuriyet Halk Partililer siyaseti bir zenginleşme aracı olarak görmüyoruz. İktidardaki partiler siyaseti zenginleşme aracı olarak görüyor, biz halka hizmet aracı olarak görüyoruz. O yüzden biz ma varlıklarımızı açıklıyoruz, onlar açıklayamıyor. Hatta başka bir ülkenin lideri çıkıp ‘mal varlığını açıklarım’ diyerek tehdit edip istediğini yaptırabiliyor.
  • 18 yıldır Türkiye’yi yönetiyorlar, Türkiye’nin hangi sorununu çözdüler?

“Siyaset, çatışma alanı değil, uzlaşma alanıdır”

  • Siyaset bir özveri alanıdır. Siyaset kolay bir şey değildir.Siyaset yapan arkadaşlarımızın doğru dürüst aile hayatları bile yoktur. Bazen eve sadece uyumaya gideriz. Siyasete giriyorsanız 24 saat telefonunuz açık olacak, vatandaşın derdini dinleyeceksiniz.
  • Eğer size ulaşıp derdini anlatıyorsa o vatandaş mutlu vatandaştır. Siyaset adanmışlıktır. Herkesin huzur içinde yaşadığı bir Türkiye düşünün. Bizim hedefimiz. Siyaset, bir çatışma alanı değil uzlaşma alanıdır. Eğer siyaseti bir uzlaşma alanına sokarsanız bundan yararlı çıkan ülke olur. Siyaset aynı zamanda yetkin kadrolarla çalışma alanıdır. İster muhalefet, ister iktidar, siyasete gidiyorsanız yetkin kadrolarla çalışmak zorundasınız. 21. Yüzyılda hiç kimse her şeyi biliyorum diyemez. 21. Yüzyılda gelişmişliğin tanımı yetkin kadrolardan geçer.Yeni uzmanlık alanlarının ortaya çıktığını görüyoruz. Yetkin insanlarla çalışmak siyasetçinin toplum üzerinde güven oluşturmasını saplar.

“Herkese eşit davranmak bizim temel felsefemiz”

  • Sorunu biliyoruz, bilmiyorsak öğreniyoruz. Herkese eşit davranmak bizim temel felsefemiz. Kavgadan uzak yeni bir muhalefet çizgisi belirliyoruz. Çözümsüz bir sorunu asla dile getirmiyoruz. Çözümümüz eleştirilebilir ama sorunu ve çözümü dile getirmişiz. Bu en çok iktidar partisine yarar. Çünkü iktidar farklı bir partinin çözümlerini de öğrenecek. Sadece iktidar değil, geniş bir kitle de eksiğimizi tamamlayabilirler.

“Bunu not edin, her yerde söyleyeceksiniz”

  • Devleti yönetenler bir çocuk yatağa aç giriyorsa uyumazlar hemen ona ulaşırlar. 18 yıldır memleketi yöneteceksiniz, 10 milyonun üzerinde işsizimiz var. İşsizlik bütün kötülüklerin anasıdır. Bunu not edin, gittiğiniz her yerde söyleyeceksiniz.

“Gelecek güvencesi olmayan bir kişi bırakmayacağız”

  • Bu çokları önce uyuşturucuya alıştırıyorlar sonra torbacı yapıp sokaklara salıyorlar. Bunda kimin vebali var? Her çocuk bizim çocuğumuzdur. Bir çocuk yata aç giriyorsa bunun sorumlusu lale devrini yaşayanlardır. Herkesin bir gelecek güvencesi olmalı. Türkiye’de yaşayıp gelecek güvencesi olamayan bir kişi bırakmayacağız.

“21. yüzyıl Türkiyesinden bir tablo”

  • Akşam notlarıma baktım. Adana’da bir baba intihar etmek istiyor, polisler vazgeçiriyor. Polise şu soruyu soruyorlar. Diyelim ki senin çocuğun var. Manavdan geçerken çocuklar bir meyve görür de canı çeker diye montunu çocuklarının önüne çekiyor musun? Ben her gün bunu yaşıyorum işte. Size 21. yüzyıl Türkiyesinden bir tablo anlatıyorum.

“83 milyon Londra’daki bir avuç tefeciye çalışıyor”

  • Daha acı olan şu: Adaleti isteyenler de hapiste. Dünyanın hiçbir ülkesinde böyle bir tablo yok. Biz yaşıyoruz böyle bir tabloyu. Dedik ki israf yapmayın haramdır. Bol para harcayan kişiye vatandaş enayi gözüyle bakar. Bu kadar parayı harcıyorsanız orada sizin alın teriniz yoktur.Biz onlara söyledik bunları yapmayın diye. Yüzlerce örnek verdik ama yapmaya devam ettiler. Her taraftan borç alırsanız gırtlağınıza yapışırlar dedik.
  • 83 milyon Londra’daki bir avuç tefeciye çalışıyor. Borç alan emir alır. Osmanlı’nın çöküşünde böyleydi. 18 yılda sadece yurt dışında tefecilere ödediğimiz para 178 milyar dolar. 178 milyar dolarla ikinci bir Türkiye inşa edersiniz. Bu para sadece faiz, ana para değil. Bir günde 48 milyon 703 bin dolar faiz ödüyorlar. Memleketi bu duruma kim getirdi?

“Damattan maliye bakanı, rüşvetçiden büyükelçi yaprsan böyle olur”

  • Siyaseti kirlilikten arındıralım dedik. Gelin bir siyasi ahlak kanunu çıkaralım, kabul etmediler. Geçen bir arkadaşım bir anket getirdi. Vatandaşların TBMM’ye güveni yüzde 1,2. Çok acı bir tablo. Bu meclis Cumhuriyeti kuran meclisti. Bunun sorumlusu kim?Eğer rüşvet alan adamı milletvekili yaparsan, bakan yaparsan, yolsuzluklar alır başını giderse bu meclis bu konuma gelir. Devlet, liyakatle yönetilir. İşi ehline vereceksin.
  • Konunun uzmanı bir sürü insan var. Neden bunları devletin kadrolarında yetiştirmiyorsun? Damattan Hazime ve Maliye Bakanı, rüşvetçiden büyükelçi yaparsan siyasete gücen olmaz tabi.
  • Dış politikada iflas ettik çünkü Dışişleri işlemiyor. Büyükelçi olmak üniversitede akademisyen olmak kolay mı? Bir Kızılay yöneticisi ‘güreşçiden banka yöneticisi olmaz’ diyor, Kendisi Ak Parti üyesi. Hemen AK Parti’den atıyorlar.

“Dolarla ihaleden vazgeçin”

  • Bu, kendi aylığından kesilip işsizlik sigortasına yatan para. Bunlara asgari ücret dahi vermiyorlar ama kendi yandaşları 3-4 yerden maaş alıyor. Ahlakı olan bunu kabul eder mi?10 milyon işsizin olacak. Beyler bir eli yağda bir eli balda. Altında lüks arabalar şatafatlı yurt dışı seyahatler. Bunlar ahlakı nerede kaybettiler. Bütün bunlar olurken hep yapmayın dedik. Siyaset öç alınacak kin duyulacak bir alan değildir. Yanlış yapıyorsa söyleyeceksin. Ama batsınlar demedik.
  • Çünkü batan devlet.İktidara yol gösterdik bunlar bildikerlini okudular. Ekonomik krizin başlangıcı, 13 Ağustos 2018. MYK üyeleri ve ekonomi kurmaylarıyla birlikte oturup tartıştık. Ve 13 madde halinde krizden nasıl aşılacağını açıkladık. Maddelerin birincisi sorun var, sorunları yaşayanlar var. Bir çağır bu insanları sor, biz buradan nasıl çıkabiliriz diye. İkincisi dolarla ihaleden vazgeç. Ya biz niye dolarla ihale yapıyoruz. Bir de çözümsüzlük durumunda adres olarak Londra’daki mahkemeyi gösteriyorlar. Biz bunları söyledik ama yapmadılar, kendi bildiklerini okudular. Sonuçta bu noktaya geldik.

“Saray’da yaşayanlarda kriz yok”

  • Kriz derinleşti, işsiz sayımız 10 milyonu aştı. Kriz Saray’da yok, lale devrini yaşayanlarda yok. Onların mutfağında adını bilmediğimiz yemekler var. Saray’da yaşayanların cepleri dolar dolu. Bu parayı 83 milyonun alın terini sömürerek yaptılar.Pandemi ile birlikte ekonomik kriz daha da derinleşti. Son 2 gündür gördük ki durumu kontrol edemiyorlar. Üreten bir ülke olacaksınız ki paranız değerli olsun. Üretmezseniz dolar ve euroya muhtaç olacaksınız. Müteahhit Türk, ihaleyi yapan Türk, ihaleyi niye dolar üzerinden yapıyorsunuz?

“İki katmanlı toplum haline geldik: lale devrini yaşayanlar, ekmek kavgasında olanlar”

  • 2019’da buhrandan çıkış toplantısı düzenledik. Kimseyi eleştirmedim, çözüm önerilerini sıraladım. Dedim ki bu önerilerle ilgili yasa değişikliği gerekiyorsa her türlü katkıyı vermeye hazırız dedim, kabul etmediler.
  • 18 yılın sonunda iki katmanlı bir topluma geldik. Biri lale devrini yaşayanlar, diğeri ekmek kavgasında olanlar. Lale devrini yaşayanlar alın terini sömürerek yaşıyorlar. Öbürleri alın teriyle mücadele ediyor. Sosyal sigorta primi yatmıyor. Eşi ya da çocuğu hastalandığında doktor da bakmayacak onlara çünkü primi yatmıyor. Bir grup ay başını nasıl getireceğim diye düşünüyor.

“O sosyete damadın görevine son ver”

  • Biz sıradan bir parti değiliz. Gelir, geçer bir parti değiliz. Temelinde Kuva-yi Milliye olan bir gelenekten geliyoruz. Bu ağır buhranı aşmak zorundayız. Türkiye yönetilmiyor, savruluyor. Türkiye’yi kim yönetiyor? Hep beraber freni patlamış kamyon gibi yokuş aşağı ilerliyoruz. Ama salondakiler uçakta.Sayın Erdoğan’a bir çağrım var. Hala bu milleti seviyorsan ilk yapacağın iş o sosyete damadın görevine son vermektir. Onu savunma. Bu sosyete damadın ekonomiden, fakir fukaradan anladığın yok. Al kardeşim bunu görevden. Bu işi bilen dünya kadar insan var.

“Biz tepeden tırnağa kuvay-ı milliyeyiz”

  • Bu sömürü düzenini kuran damattan kurtulabilirse ikinci üçüncü adımları da atabilir ama atamaz. Çünkü başka kimseye güvenemez.Kaygıyla kuşkuyla ülke yönetemezsiniz. 37 kurultayımızda kabul ettiğimiz ikinci yüzyıla çağrı beyannamesinin bu anlamda ayrı önemi var. Bu çağrı beyannamesi ülkeyi yeniden inşa beyannamesidir. Bunu her arkadaşımız küçük cebe girecek şekilde yapacaksınız. Size gerekirse 50’şer 100’er tane yapalım, gittiğiniz yerde dağıtın.Ben dostlarımızla yapacağız dediğimde onlar kavağa çıkıyorlar. Güçlü bir demokratik parlamenter sistemle biz bunu yapacağız. Malı götüren değil hesap soran siyaset anlayışıyla. Cumhuriyetin 100. yılında cumhuriyetimizi demokrasiyle taçlandıracağız. Bu hepimizin sözüdür. İktidar 18 yılda ülkeyi bu hale getirdi, biz 5 yılda Türkiye’yi bölgenin yükselen yıldızı haline getireceğiz. Bunu her yerde anlatın.

About Author

Ahmet

Ahmet

Related Articles

TÜM HABERLER