A3 Haber

CHP’li Karaca: Yönümüz Avrupa Birliği ama uygulama Afrika

CHP’li Karaca: Yönümüz Avrupa Birliği ama uygulama Afrika

CHP’li Karaca: Yönümüz Avrupa Birliği ama uygulama Afrika
Şubat 26
00:39 2021

CHP Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca, su kaynakları, kuraklık ve iklim değişikliği konusunda Meclis araştırması komisyonu kurulması ilişkin, “Yönümüz Avrupa Birliği ama uygulamaya bakıyoruz, yönümüz Afrika ülkelerine dönmüş durumda ve orada yönümüz Avrupa Birliği ise Yeşil Mutabakat’ını imzaladı” dedi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca, su kaynakları, kuraklık ve iklim değişikliği konusunda Meclis araştırması komisyonu kurulması ilişkin TBMM TBMM Genel Kurulu’nda konuştu.

CHP’li Karaca şunları söyledi:

“Avrupa Birliğine yeri geldiğinde deniliyor ki: ‘Yönümüz Avrupa Birliği.’ Ama uygulamaya bakıyoruz, yönümüz Afrika ülkelerine dönmüş durumda ve orada yönümüz Avrupa Birliği ise Yeşil Mutabakat’ını, sözleşmeyi imzaladı ve imzacı tüm ülkelere de sorumluluklar yükledi. Neler dendi? Peki, ne yapılması gerekiyor? Yönümüz eğer Avrupa’ysa ve gerçekten iklim kriziyle mücadele edeceksek… Avrupa’nın, dünyanın 2050 yılına kadar zamanı olan bir süreçte Türkiye’nin 2035’e kadar bile zamanı kalmamış durumda. Ne yapılması gerekiyor? Deniyor ki: ‘Fosil yakıtlara dayalı enerji üretiminden vazgeçeceksiniz.’ Peki, biz ne yapmışız? Paris İklim Anlaşması’nda yazılı olan miktarın yüzde 120’si fazla fosil yakıta dayalı yatırım planlamış ve yatırımı öngörmüşüz yani “Paris İklim Anlaşmasında imzaladığımız anlaşmanın yüzde 120 katı fazlası fosil yakıt.” demişiz. Alpu tarımsal sit alanı, “Orada fosil yakıta dayalı termik santral kuracağız.” denmiş. Onunla da yetinilmemiş, ‘Samsun’un Çarşamba Ovası’nda biyokütle enerji’ denmiş ve inatla bu enerji, biyokütle enerjisi… Tarımsal sit alanında bunu hayata geçirmek için cansiparane de mücadele ediyorsunuz.”

“İklim değişikliği değil iklim krizi”

Sorunun doğru tanımlanması adına isimlendirmenin de doğru yapılması gerektiğini belirten Karaca, şöyle devam etti:

“Öncelikle, hep ‘iklim değişikliği’ iklim değişikliği” deniyor. Acaba gerçekten “iklim değişikliği” olarak mı yoksa “iklim krizi” olarak mı bunu adlandırmak gerekir, bunu açıklığa kavuşturmamız gerekir. ‘İklim değişikliği’ dediğimiz zaman olayı basitleştiriyoruz, insan faktörünü ortadan kaldırıyoruz; sanki doğa kendi kendine değişiyor, iklim kendi kendine değişiyor ve insan ve insanlık buna hiçbir müdahalede bulunmuyor yani insanlar sütten çıkmış ak kaşık durumuna geliyor. İşte, tam da burada ‘iklim krizi’ni tanımlamak gerekiyor. Tamamen insanların müdahalesi ile yönetenlerin uyguladığı siyasi politikalarla hayata geçirilen ve maalesef ülkemizde, dünyada krize dönüşmüş, çoklu krize dönüşmüş bir yapıyı ifade etmesi bakımından ve olayın vahametini ve ciddiyetini kavramak ve ona göre gereken tedbirleri almak bakımından da ‘iklim krizi’ olarak isimlendirmenin zorunlu olduğunu söylemek isteriz.”

“Göller bölgesi çöller bölgesi oldu” 

İklim krizine neden olan olaylara örnekler veren Karaca, şunları kaydetti:

  • Su kaynakları ve su yönetiminden bahsediyoruz. Hepimizin bildiği gibi Göller bölgemiz vardı. O Göller bölgesini dolaştım. Göller bölgesi artık çöller bölgesi olmuş durumda çünkü sular çekilmiş, göller kurumaya başlamış. Eğirdir Gölü’ne gittik. Eğirdir Gölü’nde, on yıl önce gittiğimde gölün bulunduğu yere lokanta açılmış; göl çekilmiş, yerine lokanta yapılmış. Burdur Gölü’ne gittik; Burdur Gölü’ndeki iskele ortada kalmış, göl 18 metre içeriye doğru çekilmiş.
  • İklim krizi ya su kaynaklarımızı kurutmuş ya da su kaynaklarımıza, iktidarın o ‘5’li çete’ dediğimiz yandaşları sarılmışlar. Ne olmuş? Ülkemizin en güçlü yer altı su kaynağı Kaz Dağları’nda var, orayı Alamos Gold’a peşkeş çekmişiz. Yetmemiş, karbon yutağı olan ormanları orada perişan ettirmişiz. O da yetmedi, Murat Dağı… Murat Dağı Ege Bölgesi’nin en büyük yer altı su kaynaklarından biri. Orada siyanürle altın işleyecek bir altın madeni çalışması başlattınız. İyi ki o bölgede yaşayan yurttaşlarımız var, iyi ki çevre örgütleri var, iyi ki barolar var; açtıkları dava kazanıldı ve Murat Dağı şimdilik sizin şerrinizden kurtulmuş oldu.

“Taahhütleri yerine getirmediler” 

Gülizar Biçer Karaca, iklim kriziyle mücadele edilmesi için yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:

“Peki, iklim kriziyle mücadele etmek için ne yapmamız gerekiyor? Öncelikle, Paris İklim Anlaşması’nı bu Parlamentodan geçirerek karbon emisyonu konusunda ve sıcaklık fazlalığını önümüzdeki 2050 yılına kadar 1,5 santigrat derece azaltmak için bir adım atmamız gerekiyor. Paris İklim Anlaşması’nı Türkiye Cumhuriyeti devleti gelişmiş ülke sıfatıyla imzaladı ve o dönemde Adalet ve Kalkınma Partisi sandı ki işte, gelişmiş ülke olarak imzalanırsa bir sihirli değnek değecek, Türkiye birdenbire gelişmiş ülke statüsüne atlayacak ve burada, bayram havasında ilan ettiler ‘Gelişmiş ülke olarak imza attık.’ Sonra işin rengi ortaya çıktı. Gelişmiş ülke olarak imza atınca bir sürü taahhüt var, yerine getiremiyoruz ve aynı zamanda da o imzayı atarken hedefledikleri yeşil iklim fonlarından ya da yenilenebilir enerji fonlarından para alma hayalleri de suya düşmüş oluyor. İşte, bu nedenle şimdi pazarlık yapılıyor, deniyor ki: ‘Biz gelişmiş ülke olarak imza atsak da bizi bu fonlardan faydalandıracaksınız’ ama Birleşmiş Milletler tabii ki saray gibi değil, tek kişi karar vermiyor ve her defasında o iklim zirvelerinde, COB 25, COB 24, COB 23 denen zirvelerde Türkiye’nin bu talepleri hep reddediliyor.” (ANKA)

About Author

Ahmet

Ahmet

Related Articles

TÜM HABERLER