A3 Haber

ABD Dışişleri’nin “insan hakları” raporunda Kavala ve Demirtaş detayı

ABD Dışişleri’nin “insan hakları” raporunda Kavala ve Demirtaş detayı

ABD Dışişleri’nin “insan hakları” raporunda Kavala ve Demirtaş detayı
Mart 31
12:34 2021

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, 2020 ‘İnsan hakları raporunu’ paylaştı. Raporda, sansür, otoriterleşme ve Türkiye’deki ifade özgürlüğüne kadar birçok alanda yaşanan ihlallere yer verildi. Raporda, Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala’nın durumuna da değinildi.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Dışişleri’nin 2020 ‘İnsan hakları raporunu’ paylaştı. Raporda hükümetin kısıtladığı ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğüne de yer verildi.

İstanbul Sözleşmesi’nin raporda yer almaması üzerine de Dışişleri Bakanlığı, 2021 yılının ortasında kadınlara yönelik ek bir rapor yayımlanacağını duyurdu.

İnsan haklarına ilişkin hazırlanan raporla ilgili basın toplantısı düzenleyen Blinken, ‘insan haklarını ABD dış politikasının merkezine koyma konusundaki kararlı olduklarını’ iddia etti.

“İktidarlar yönetimlerini pekiştirmek için pandemiyi bahane ediyor” 

ABD Dışişleri Bakanlığı’nın sayfasında yayımlanan rapora ilişkin Antony Blinken, bu yıl açıklanan raporun Covid-19’la mücadeleye özgü zorlukları da yansıttığına değindi.

Blinken, salgının sadece sağlık anlamında insanları etkilemediğini aynı zamanda temel haklar konusunda da etkilere sahip olduğunu ifade etti. Buna ek olarak, bazı hükümetlerin, pandemiyi bahane ederek temel hak ve özgürlükleri kendi iktidarlarını pekiştirmek için kısıtladığı da kaydedildi.

Pandemide kadın, çocuk ve diğer cinsiyet gruplarının ciddi risklerle karşı karşıya olduğunu belirten Blinken, bu risklerin geleneksel sosyal korumaların eksikliğinden kaynaklandığını söyledi.

Raporda ayrıca, yaşlılar engelliler ve LGBT+ bireyler gibi dezavantajlı grupların savunmasızlıklarına da dikkat çekildi.

Demirtaş ve Kavala bölümü 

Raporda, Türkiye’ye ilişkin de kapsamlı bir değerlendirme yapılırken, Türkiye’nin ‘anayasal bir Cumhuriyet’ olduğu hatırlatmasında da bulunuldu.

Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın tutukluluğuna da değinilen raporda, 2018 yılındaki Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimlerinde, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) gözlemcilerinin, iktidarın seçimlerde adil yarış ilkesini kısıtladığı ve haber alma özgürlüğünü engellediğine ilişkin bilgilere de yer verildi.

Rapordaki, “Yaşam hakkından keyfi şekilde mahrum bırakma ve diğer kanun dışı ya da siyasi cinayetler” başlıklı bölümde, Türkiye’nin düzenlediği sınır ötesi operasyonlarda ‘birçok sivilin öldüğüne dair güvenilir kaynaklar olduğu’ ifade edildi.

Raporda ayrıca, Irak’ın kuzeyine düzenlenen hava operasyonlarında en az 6 sivilin hayatını kaybettiği iddia edildi.

Adil yargılanma ve Osman Kavala’nın tutukluluğuna da değinilen raporda, Türkiye hükümetinin yargıya müdahale ettiğine ilişkin endişeler dile getirildi.

Şubat ayında mahkemenin 2017 yılından bu yana gözaltında tutulan Osman Kavala ve sekiz kişiyi 2013’teki Gezi Parkı protestolarını hükümeti devirmek için kullanmaya teşebbüs suçlamasından akladığı, serbest bırakılmasına hükmettiği ancak Kavala’nın aynı gün bu kez casusluk suçlamaları ve 2016 darbe girişimiyle bağlantılı olarak devlet düzenini devirmek suçlamasıyla gözaltına alındığı hatırlatıldı. Ayrıca Anayasa Mahkemesi’nin Kavala hakkında yeniden tutuklanmasının hak ihlali olmadığı kararı da rapora eklendi.

“Delillerin güvenilirliği tartışmalı” 

Türkiye’de savcıların, terör ve ulusal güvenlik tanımının muhalif siyasetçiler için geniş tutulduğuna da yer verilen raporda, başta gazeteciler ve HDP’li siyasetçiler olmak üzere, yargılamalarda kullanılan delillerin güvenilirliğinin sorgulandığı belirtildi.

AİHM’in Demirtaş hakkında verdiği serbest bırakılma kararı için de, hükümetin AİHM’e rağmen Demirtaş’ı cezaevinde tutmasının hak ihlali olduğu vurgulandı.

Siyasi yargılamalara ilişkin de, öğrencilere, hak savunucularına ve sanatçılara sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek ‘terör’ davaları açıldığı kaydedildi.

Raporda, 2016 yılında gerçekleşen darbe girişimin ardından birçok gazeteci ve fikir insanının tutukladığına dikkat çekildi.

Hükümeti eleştiren gazetecilerin “FETÖ ve PKK gibi örgütlerle bağlantısı kurularak” yargılandığı da belirtilen raporda, gazetecilere yönelik oto sansür uygulandığı ifade edildi.

Raporda ayrıca ana-akım medyanın büyük ölçüde iktidar denetimi ve sahipliği altına girdiğinin bu durumun da medyada teklik yaratacağına dikkat çekildi.

İktidarın internet kısıtlamaları 

Raporda, Hükümetin internet erişimini sınırlamaya devam ettiği ve hükümetin yasal olmayan bir yetki kullanarak, bazı özel çevrimiçi iletişimleri izlediğine dair delilin olduğu söylendi.

Temmuz ayında çıkarılan sosyal medya yasasına da değinilen raporda, bu yasayla birlikte sosyal medya şirketlerine bazı yükümlülüklerin yerine getirilmemesi halinde cezalar verebileceği kaydedildi.

Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Trump döneminde uygulanan insan hakları kapsamının değiştiğine değindi. Blinken, Trump’ın LGBT+ ve üreme haklarını yasanın dışında bıraktığını söyleyerek, “İnsan haklarının temel ilkelerinden biri evrensel olmalarıdır. Nerede doğmuş olursa olsun, neye inanırsa inansın, kimi severse sevsin, herkes bu haklara sahiptir. İnsan haklarında bazı hakları diğerlerinden daha önemli yapan bir hiyerarşi yoktur” dedi.

Trump döneminde uygulanan insan hakları yasaları, birçok insan hakları aktivisti ve örgütü tarafından eleştirilmişti.

Dışişleri Bakanlığı’ndan ABD’nin raporuna tepki

Dışişleri Bakanlığı’nca, ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan Türkiye İnsan Hakları Raporu’nun, bu yıl da asılsız iddialar ve önyargılı yorumlar içerdiği belirtilerek, tepki gösterildi.

Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, ABD Dışişleri Bakanlığınca her yıl 190’dan fazla ülke için hazırlanan İnsan Hakları Raporlarının, 30 Mart 2021 tarihinde yayımlandığı belirtildi. Bu çerçevede hazırlanan Türkiye İnsan Hakları Raporunun, bu yıl da kaynağı belirsiz iddialar temelinde, objektiflikten uzak bir şekilde kaleme alındığı ve Türkiye’ye yönelik asılsız iddialar ve önyargılı yorumlar içerdiği ifade edilerek, şöyle denildi:

“Demokrasimize kasteden, yüzlerce vatandaşımızı şehit eden, 15 Temmuz hain darbe girişiminin faili FETÖ’den, bu yıl da raporda ‘Gülen hareketi’ olarak bahsedilmesi, ABD’nin bu terör örgütüyle haklı mücadelemizi halen idrak edemediğini, bu terör örgütüne ilişkin ortaya koyduğumuz somut delilleri gözardı ettiğini, raporu hazırlarken de yine malum çevrelerin görüşlerine alet olduğunu göstermektedir. Suriye’deki terörle mücadele harekatlarımız bağlamındaki iddialar kabul edilemezdir. Bu iddiaların, daha önce çeşitli vesilelerle reddedilmesine rağmen tekrarlanmasının izahı bulunmamaktadır. Öte yandan, raporda muhtelif hak ihlalleri bağlamında atıfta bulunulan PKK/YPG terör örgütünün Suriyelilere yönelik terör eylemlerine değinilmemesi ve Suriye’nin toprak bütünlüğü aleyhine attığı ayrılıkçı adımlarına yer verilmemesi dikkat çekicidir.”

Raporda, PKK bağlamında bu örgütün terörist kimliğini gözardı eden ve terörle iltisaklı çevrelerin söylemlerine destek mahiyetindeki iddialara yer verilmesinin de kabul edilemez olduğuna dikkat çekilerek, “Ülkemizin, insan haklarının korunması ve geliştirilmesine yönelik iradesi tamdır. İki yıl önce açıklanan Yargı Reformu Stratejisi’nin ardından ahiren kamuoyuyla paylaşılan İnsan Hakları Eylem Planı, bu iradenin somut göstergesidir. Türkiye, demokrasi ve hukukun üstünlüğü temelinde, kendi vatandaşlarına ilaveten, ev sahipliği yaptığı milyonlarca kişinin haklarının korunması ve geliştirilmesine yönelik çalışmalarını kesintisiz sürdürecektir” denildi.

About Author

Ahmet

Ahmet

Related Articles

TÜM HABERLER