A3 Haber

Soma işçi katliamı davası yeniden: “O tekmeyi her gün yeni bir hukuksuzlukla atıyorsunuz”

Soma işçi katliamı davası yeniden: “O tekmeyi her gün yeni bir hukuksuzlukla atıyorsunuz”

Soma işçi katliamı davası yeniden: “O tekmeyi her gün yeni bir hukuksuzlukla atıyorsunuz”
Nisan 13
12:18 2021

Manisa’nın Soma ilçesinde 13 Mayıs 2014’te 301 madencinin yaşamını yitirdiği kömür madeni katliamı davasının yargılanmasına yeniden başlandı. Adalet talebini yineleyen aileler, kendilerine atılan tekmenin her gün yeni bir hukuksuzlukla yeniden tekrarlandığını ifade etti. Duruşma 24 Mayıs’a ertelendi.

Manisa’nın Soma ilçesinde 13 Mayıs 2014’te meydana gelen patlamada yaşamını yitiren 301 maden işçisinin “olası kasıtla adam öldürme” suçundan işverenlerin yargılandığı dava Yargıtay’ın kararı bozması üzerine yeniden başladı. Duruşma öncesi madenci aileleri, Akhisar İstasyon Meydanı önünde bir araya geldi. Aileler duruşmanın görüleceği salonun önüne kadar 301 maden işçisinin isminin yazılı olduğu pankartla, “Somayı unutma unutturma”, “301’in hesabı sorulacak”, “Gün gelecek devran dönecek katiller halka hesap verecek” sloganlarıyla yürüyüş düzenledi.

Duruşma öncesi yapılan açıklamaya sendikalar, siyasi partiler, HDP İzmir Milletvekilleri Serpil Kemalbay ve Murat Çepni, eski milletvekili Melda Onur, CHP Manisa Milletvekili Özgür Özel ve CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da katıldı.

“O tekmeyi her gün attınız”

Soma 301 Madenciler Sosyal Yardımlaşma Derneği Başkanı İsmail Çolak, katliamın üzerinden geçen 7 yıla rağmen acılarının ilk günkü kadar taze olduğunu söyledi. Çolak, “Tekmelediniz, sonra ise seçim yatırımı yapmak için bir özür dilettirdiniz. O tekmenin acısını bizim yüreğimizden sökecek olan kuru bir özür müydü? Mahkeme salonlarında verdiğiniz kararlarla, HSK önüne evlatlarımızın toprağını götürürken bizlere biber gazı sıkarak yüreklerimize o tekmeyi her gün attınız. Avukatlarımıza şiddet gösterilmesine göz yumarak, dava karar aşamasına gelmişken, hakimi değiştirerek tekmelediniz.  ‘İnfaz yasası’ adı altında 6 gün biçtiğiniz cezayı bile çok görüp bu kararı bozdunuz. Evlatlarımızın katillerini çıkararak attınız her gün o tekmeyi” diye konuştu.

“Yolumuzdan dönmeyiz”

Madenci aileleri adına konuşan Berkan Köse, “Katledilen 301 maden işçisi davasında yine bir aradayız. Maden işçileri patronların kar hırsı, ihmali yüzünden bedel ödedi. Patronlar gerçek sorumlulardır ve yargılanmalıdır. Adalet değil sosyal cinayet düzeninde adalet sağlanana kadar buradayız. Bu sosyal cinayet düzeni son bulsun maden işçisi göçük altında kalmasın.  Bu dava hukukun, emeğin davasıdır. İşçinin değil yandaşın ve patronun söz hakkının olduğu bir düzen istemiyoruz. Çark ne kadar sizden yana dönerse dönsün biz yolumuzdan dönmeyiz” ifadelerini kullandı.

Açıklama ardından aileler duruşmanın görüleceği salona geçti. Yoğun güvenlik önlemleri altında aileler duruşma salonuna alınırken, gazetecilerin telefonları kapatıldı.

Kimlik tespitiyle başlayan duruşmada sanık Can Gürkan ve avukatı duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı. Duruşma mahkeme başkanı tarafından yargılamanın başından bu yana verilen kararların okunmasıyla devam etti. Mahkeme başkanı Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin verdiği kararı okuması ardından duruşma avukatların savunmasıyla devam edecek.

CHP’li Özgür Özel: Soma’nın faillerini serbest bırakan o el salonda ve rahat durmuyor

CHP Grup Başkanvekili Özgür, sosyal medya hesabından, “Soma davasındayız, tam rezalet! Yargıtay 12. Daire’de 5 hakim 301 madenci için ayrı ayrı olası kasttan tekrar yargılama yapın demişti. 3 üyesini değiştirip 2’ye karşı 3 oyla aynı daireye kendi kararını bozdurup Soma’nın faillerini serbest bırakan o el salonda ve rahat durmuyor” ifadelerine yer verdi.

Sanıklar SEGBİS ile katıldı, avukat ve aileler tepki gösterdi

Mahkeme heyetinin daha önce verilen kararları okuması ardından söz alan müşteki avukatları, sanıkların SEGBİS ile duruşmaya katılmasına tepki gösterdi. Avukatlar, “Sanıksız yargılama olamaz. Ülke tarihinin en büyük işçi katliamı Soma katliamının davasında siyasal iktidarın yaptığı müdahaleler sonra kararın bozulması gibi eşi benzeri görülmeyen hukuksuzluğun ardından SEGBİS ile adil yargılama olamaz. Bu kararı yeniden değerlendirmenizi talep ediyoruz” ifadelerini kullandı.

Mahkeme başkanı tarafından talep reddedilirken, bozma ilamına karşı İstanbul 15’inci Asliye Ceza Mahkemesi’nden duruşmaya katılan Can Gürkan’ın beyanına geçildi. Bu sırada aileler, mahkeme heyetine ve Gürkan’a tepki gösterdi.

Aileler “Sanıklar buraya getirilmeli, içimiz yanıyor” ifadelerini kullandı:

  • Sizin tarafsızlığınızdan şüphe duyuyoruz. Bizim çocuklarımız toprak altına girdi sizin vicdanınız rahat mı? İnsan gibi bir karar vermiş olsaydınız şu an bunları tartışmayacaktık? Lebaleb kongreler olurken burada da tüm sanıkların katılımı ile dava yürütülmeli.

Gürkan’ın “Hepimiz bir acı yaşadık. Bunun farkındayız” sözü üzerine aileler, “Neyin farkındasınız, bizim çocuklarımız öldü sense dışarıdasın, Yargıtay’ı kaça aldın” diye tepki gösterdi.

Avukat Atalay, Yargıtay kararını göstererek “Bu bir paçavradır” dedi

Söz alan aile avukatlarından Can Atalay, elindeki Yargıtay’ın karar dosyasını göstererek “Bu bir paçavradır. Bütün bu feryat paçavraya karşıdır. Bu paçavraya ne kadar para harcadılar, hangi cemaatlerle iş tuttular bilmiyoruz ama buna boyun eğmeyeceğiz” dedi.

Atalay, mahkeme heyetine “Yargıtay’ın vermiş olduğu karara direnin” diye seslendi.

Avukat Evren İşler de sanıkların duruşmaya SEGBİS ile katılmasına tepki göstererek, “Can Gürkan’ı özlemedik, adil yargılama olsun diye burada istiyoruz. Yargıtay’ın kararıyla birlikte adil yargılamaya gölge düşmüştür. Siz de olası kast kararınızla daha önce de adil yargılamaya gölge düşürmüştünüz. İlk günden bu yana gözümüzün içine baka baka oyun oynandığının farkındayız. Memleketin yargı pratiğinin geldiği yer burası” ifadelerini kullandı.

Aile avukatlarından Mürsel Ünder ise bugünkü duruşmada “olası kastla” ilgili teknik bir savunma yapmayı planladıklarını ancak yargılama sırasında yaşananlardan sonra buna gerek duymadıklarını belirtti:

  • Bizim açımızdan durum baştan beri net. Devlet bu yargıya sermayenin güvenliği açısından baktı. Yaşanan her olay bizim bu iddiamızı güçlendiriyor. Toplum bu dosya ile ilgili kararını verdi. 301 rakamı hafızamıza kazındı. Soma bütün dünyada bir kabus şehir olarak anılıyor. Devlet ve sermaye de kararını vermiş durumda. Ancak bu dosyanın peşini bırakmayacağız. Can Gürkan bu dosyadan olası kasttan ceza verilirse madencilik yapılamaz diyor. Biz de diyoruz ki böyle bir katliamda olası kastla ceza verilmezse hiçbir işçi katliamında bir daha verilemez.

“Yargılama siyasi olarak bitti”

Sanık ve avukatlarının duruşma salonunda bulunmamasını ‘baştan bir kurgulama’ olarak değerlendiren avukat Seçil Değerli de şunları söyledi:

  • Biz bugün burada ailelerle baş başa kaldık. Adalet talebimiz adliyelerde karşılanmazsa elbette ki sokaklara taşıyor. Ancak adalet talebini meydanlarda dile getiren madenci yakını tekmeleniyor veya ‘cumhurbaşkanına hakaret’le yargılanıyor. Bu salonlar adaletsizliğin çaresizliğin kabullendirildiği yerler olarak kalıyor. Bu yargılama siyasi olarak bitmiştir. Size usulü tamamlamak kalıyor. Dönemin enerji bakanı TKİ tarafından Soma A.Ş.’ye aktarılan 182 milyon TL nerede? Bu yargılamanın neresinde? Asıl patron benim diyen Alp Gürkan bu yargılamanın neresinde? Halkın vicdanında bu davanın hükmü verildi. Burada verilecek karar, 7 yılda 13 bin işçinin katledilmesi karşısında yapılacak yargılamaları da etkiledi. Hiçbir işveren yargılanmadı. Bu Yargıtay kararını anlamlandıramadığımız için sizden bir talepte bulunmuyoruz. Biz bu davanın mahkeme koridorunda da meydanlarda sokaklarda mücadelesini her yerde vereceğiz.

CHP’li Özel: Bir ortaoyunu oynanıyor

CHP Grup Başkan Vekili ve Manisa Milletvekili Özgür Özel, verilen arada açıklamalarda bulundu. Şu an pandemi koşulları olduğuna dikkati çeken Özel, şunları söyledi:

Bu dava ilk başladığında kilometrelerce kuyruklar vardı. Kamuoyunun en üst düzeyde duyarlılığı vardı. Dünya basını buradaydı. O zamanki duygu ile mahkeme salonunda Soma için adaletin sağlanması inancı ile ailelerden yana, Soma mağdurlarından yana bir atmosferle başlamıştık. Burada, 22 blok dava izledik. Günlerce ve yıllarca buradaydık. En sonunda kamuoyunun duyarlılığının azalması ve mahkeme heyetine yönelik önce içerideki tehditler, baskılar sonra da mahkeme başkanını tam karardan önce değiştirilmesiyle burada adalet arayışı noktasında, annelerin ve balaların umutları tükenmeye başlamıştı. Mahkeme verdiği kararda 301 hayatını kaybeden kişi için ayrı ayrı karar vermek yerine taksirle, basit taksirle  kararlar vererek beş sanık haricindekileri tahliye ederek beklentilerin çok altında cezalarla davayı tamamladı. İstinaf bazı şeyleri değiştirdi ama Yargıtay geçen eylül ayında beş üyesinin oy birliğiyle ‘Olmaz öyle şey’ dedi. ‘Böyle bir davada olası bir kast yoksa hangi davada olacak’ dedi. Milyonlarca sayfalık evrağı inceleyen beş üye verdikleri karar ile buradaki kararı bozdular ve ‘Siz 301 kişiyi olası kastla öldürme suçundan ve 162 kişiyi olası kastla yaralama suçundan yargılamayı tekrarlamalısınız’ dediler. Dosya buraya gelmek yerine Yargıtay Başsavcılığı’nda tutuldu. O sırada 5-0 karar veren üyelerden 3’ü değiştirilip yerine Kenan İpek, yani daha önce Adalet Bakanlığı müsteşarlığı da yapan ve Adalet Bakanlığı görevini de belli bir süre yapan son derece siyasi kişilik olan ve kürsüden gelmeyen bürokrasiden gelen bir kişi ve iki de uzun süredir yargılama yapmayan, bürokrasiden gelen hakim getirildi. Bu üçünün kararıyla kendi kararları 3’e 2 bozduruldu. Buraya tekrar yollandı. ‘Basit suçlardan ufak ihmallerle bu işi halledin’ diye. Somalı anaların, babaların ve çocukların haklarını yiyen o el, adalete müdahale eden o el bugün içerde hala faaliyette. Soma’nın failleri hem de kendileri dahi talep etmeden ‘Bu salona gelmeyin. Bulunduğunuz yerde kamerayla ya da bulunduğunuz yerde talimatla mahkemeye katılabilirsiniz’ dediler. İçerde bir yargılama yerine saray rejiminin bir orta oyunu oynanmaktadır. Sanıklar yoktur. Anneler ve babalar, avukatlar salondadır. Karşı tarafta sembolik bir avukat oturmuş, pişkin pişkin gülmektedir. Soma’yı unutursak diyenler, o günlerde timsah gözyaşı dökenlerin yürekleri kuruduğu içerde bir kez daha tescillenmiştir.

“Bu davayı burada bırakmayız”

Özel, şöyle devam etti: “Her yerin MOBESE’sini bilen, her binanın güvenlik kameralarına erişebilen, bir bildiri yayınlanınca gece yarısı sabaha kadar çalışabilen İçişleri Bakanlığı’na sesleniyoruz. İddia o dur ki, Yargıtay’daki beş hakimden yeni gelen ve bu anne ile babaları yeniden ağlatan üç hakimin Soma A.Ş.’nin İstanbul’da İstinye Park’ı yakınlarındaki dev gökdelenine son zamanlarda çıktıkları iddia edilir. MOBESE kameralarını ve o binanın kameralarını geriye dönük 6 ay geriye dönük inceleyecek bir baba yiğit var mıdır? O binadaki mülkiyet değişimlerini, hani yazılı bildiri yapan amiralleri annelerine, babalarına ve kuzenlerine kadar araştıran sabaha kadar Süleyman Soylu hangi partiye ait diye, o binada yeni mülk edinmiş kişileri birinci, ikinci, üçüncü derece akrabalıklarla araştırıp da o kararı değiştirenleri araştırabilecek midir? Bunlar yapılmazsa Soma’daki anneler ve babalar haklarını helal etmeyecek. Soma davasına müdahale edenlerin el uzatanların ve şirketten yana ailelerin aleyhine manipülasyon yapanların elleri kırılsın. Yürekleri kurumuş. Biz bu davayı burada bırakmayız. Burada alınacak karar ne olursa olsun, görünen o ki öyle büyük bir plan ve tertip yapılmış ki şu an ki o karardan sonra buradaki mahkemede bozma kararına direnmeyip uyarak bir karar verecek. Ardından artık Yargıtay’a gitme imkanı da kalmayan bu karar bu şekilde kesinleşecektir. Oyun büyüktür. Plan büyüktür. Operasyon büyüktür. Bu kadar kötücül bir cesaretin karşısında ürpermemek elde değildir. Yazıklar olsun.”

Tanrıkulu: Hesap soracağız

CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da, “Tecrübeli bir hukukçuyum ve baro başkanlığı yaptım. Türkiye yargı tarihini iyi bilirim. Ama böyle bir rezaletle Türkiye yargısı karşılaşmamıştır. Yani bir dairenin kompozisyonu değiştirilerek o dairenin kararını kaldırıldığı bir kararın verildiği başka bir ortam yoktur. Yargıtay’da dosyanın dört ay kadar savcılar tarafından tutulduğu ve mahkemesine gönderilmediği başka bir ortam yoktur. Çok göz önünde rezalet ve kepazelik yaşanmıştır. Biz balık hafızalı değiliz. O üç savcıyı da biliyoruz. Zamanı geldiğinde hukuk kuralları içinde ve adil bir biçimde hesaplarını soracağız” diye konuştu.

Av. Can Atalay: Bir sürü rezalet gördük ama böylesini görmedik

Mağdurların avukatı Can Atalay, ertelenen Soma davası kararı ardından açıklama yaptı. Atalay, “Adalet dediğimiz şey, yoksul insanların emeğiyle geçinen insanların kaybolacağı, kaybedilmeye çalışılacağı bir şey değil. Adalet ya vardır ya yoktur. Adalet zengin için varsa adalettir, zengin olmayan maden işçisinin karısı, babası, oğlu olan ne yaparsa diyerek bu işten çıkılamaz. Eylül’de Yargıtay beş yargıç ile bir karar verdi. Bunların 301 kere insan öldürmeden ceza alması gerekir dedi. Yargıtay’ın bu kararı ardından Yargıtay Başsavcısı Ekim’de, Kasım’da, Eylül’de, Aralık’ta itiraz etmedi. 3,5 ay bekledi. Yargıtay’ın beş üyesinden üçünün değiştirilmesini bekledi. O üç üye milyonlarca sayfa belgeyi sadece Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi’nin 6094 sayfa gerekçesini beş günde okuduğunu söyleyerek o kararı kaldırdı. Türkiye’de hukuken bir sürü rezalet gördük ama böylesini daha önce görmedik. Unutursak kalbimiz kurusun denmişti yedi ay önce. Burada ne kadarız görüyorsunuz. Eğer kalbi kurumadıysa 24 Mayıs’ta burada olmamız lazım. Olanın ne olduğu açık, bundan sonra olabilecek olanı ancak biz sökebiliriz. Bu iş bitti ve bir şey olmaz diye düşünmeyin. Daha önce buraya söke söke geldik. Bundan sonra da devam edeceğiz. Buradaki insanlar kaybettiklerini yerine koyamayacaklar, ateş düştüğü yeri yakar. Bu insanların davası bundan sonra kimse ekmeğini kazanırken öldürülmesindir” diye konuştu.

Ara karar: Duruşma 24 Mayıs’a ertelendi

Mahkeme heyeti, Yargıtay 12’nci Dairesi’nin bozma kararına uyma kararı verdiğini açıkladı. Heyete verdikleri karar sebebiyle tepki gösteren maden işçilerinin avukatları, tanıkların tutuklanmalarını, bir sonraki celselerde de duruşma salonuna getirilmelerini talep etti.

Taleplerin ardından mahkeme başkanı, savcıya esas hakkındaki mütalaasının hazır olup olmadığını sordu. Savcı, esas hakkındaki mütalaasının hazır olduğunu söyleyince taraf avukatları duruma itiraz etti. İşçilerin avukatları, dosyada eksikler olduğunu, sanıkların kendilerini bilinçli taksirle öldürme ve yaralama suçlarından savunmadıkları gerekçesiyle ek savunma yapılması gerektiğini ve mütalaaya ilişkin beyan verilmediğini söyledi. Bunun yanı sıra avukatlar, Anayasa Mahkemesi’ne yapılan itirazların da sonuçlarının beklenmesi gerektiğini belirterek heyetten ara karar talep etti. Heyet, esas hakkında mütalaada bulunulmasına engel bir durum olmadığı kararını verdi.

Açıklanan ara kararın ardından savcı mütalaasını okudu. Savcı, mütalaasında Can Gürkan, Efkan Kurt ve Adem Ormanoğlu’nun bilinçli taksirle çok sayıda kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma suçundan cezalandırılmalarını, Haluk Evinç’in ise beraatini istedi.

Mütalaanın okunmasının ardından taraf avukatları, mütalaanın uzun olması sebebiyle savunma için süre talep etti.

Mahkeme heyeti; sanıkların tutuklanma taleplerinin reddine, duruşma salonuna getirilmesi taleplerinin reddine karar verdikten sonra taraf avukatlarının mütalaa için süre taleplerinin kabulüne ve yeni tanıkların dinlenmesine hükmederek duruşmayı 24 Mayıs saat 09.00’a erteledi.

About Author

Ahmet

Ahmet

Related Articles

TÜM HABERLER