A3 Haber

TTB: İktidarın genelgelerinden hastalık ve yoksulluk çıkıyor

TTB: İktidarın genelgelerinden hastalık ve yoksulluk çıkıyor

TTB: İktidarın genelgelerinden hastalık ve yoksulluk çıkıyor
Mayıs 18
17:52 2021

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Pandemi Çalışma Grubu, “Genelgelerden Hastalık ve Yoksulluk Çıkıyor” başlıklı bir basın açıklaması yayımladı. Açıklamada, iktidarın bulaş zincirini kırmak için yapılması gerekenlere dair uyarılara sessiz kaldığı vurgulanarak, “Ne yazık ki bu uyarıları dikkate almama hali topluma hastalık, yoksulluk, ölüm getiriyor” denildi.

Türk Tabipleri Birliği (TTB) kademeli normalleşme genelgesini eleştirerek “Toplumun uyum sağlamasının önünde en büyük engelin akıldışı yöntemler, yasaklar olduğu bilinmelidir” dedi.

TTB Pandemi Çalışma Grubu, son genelgeyle kademeli normalleşme adı altında üç hafta önceki uygulamaların geri getirildiğini savundu: “İktidar tıpkı sayıların şeffaf verilmesi, klorokin etken maddeli ilacın algoritmadan çıkarılması konularında olduğu gibi bulaş zincirini kırmak için yapılması gerekenlere dair uyarılara da sessiz kaldı. Ne yazık ki bu uyarıları dikkate almama hali topluma hastalık, yoksulluk, ölüm getiriyor. Son açıklanan genelgeyle kademeli normalleşme adı altında üç hafta önceki uygulamaların geri getirildiğini görüyoruz.”

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın pandeminin ilk günlerinde erkenden kullanıma sokulmasıyla övündüğü hidroksiklorokin adlı ilaç nisan başında Covid-19 tedavi rehberinden sessiz sedasız çıkarılmıştı.

“Parklar, sahiller kapalı AVM’ler açık”

Tam kapanma sürecinde hedeflenen 5 bin vaka sayısına ulaşılamadığı belirtilen açıklamada, “Yanlış politikalar, her gün 200’ün üzerinde yurttaşımızı kaybetmemize neden olmuştur” dendi.

TTB Pandemi Çalışma Grubu, 17 Mayıs’tan 1 Haziran’a kadar sürecek kademeli normalleşme kapsamında getirilen kuralları şu sözlerle eleştirdi: “Kötü gidişe yanıt olarak daha etkili adımlar atılması, hatalardan dönülmesi gerekirken benzer yanlışlarda ısrar edilmektedir. Virüsün bulaşma saati ve günü olmamasına rağmen hafta sonu ve geceleri kısıtlama uygulayarak; parkları, sahilleri kapatıp AVM’leri açarak iktidarın ne hedeflediğini anlamak kolay değildir. Toplumu pandemi yönetimine dahil etmeden, sokağı bulaşı önleyecek şekilde organize etmeden atılan her adım yasakçı politikalardan öteye gitmemektedir. Toplumun uyum sağlamasının önünde en büyük engelin akıldışı yöntemler, yasaklar olduğu bilinmelidir.”

“Bu gidişle toplumsal bağışıklık çok uzak”

Açıklamada özellikle asıl riskli grupların aşılanmamasına da değinildi: “Aşı sıralamasına dahi konulmayan asıl riskli grup olan emekçiler her gün kalabalık ulaşım araçlarıyla gittikleri kapalı, havasız, kalabalık mekanlarda çalışmak zorunda bırakılmıştır. Çıkarılan genelgelerin toplum sağlığını öncelemediği koşullarda aşı en büyük umudumuzdur ancak aşılama programı mevcut haliyle toplumsal bağışıklık sağlamaktan çok uzaktır. Bakanın Aralık 2020’de ‘Bu ülkeye 100 milyon doz girmeli, üç ay içinde bunu başaracağız’ sözlerinin ardından Mayıs 2021’de 30 milyon doz aşılamaya dahi hâlâ ulaşılamadı. Bu üç haftalık sürede toplumsal hareketliliğin kısmen de olsa sınırlandığı koşullarda toplumun aşılanmasıyla büyük bir kazanım elde edilebilecekken bu fırsat da kaçırıldı.”

Çözüm önerileri

İktidarın sosyal etkileşimi ortadan kaldıran, insanları yalnızlaştıran yasakçı tutumuyla, toplumsal hareketliliği sınırlamayı sadece eve kapatma olarak gördüğü belirtilen açıklamada pandemiyle mücadele için çözüm önerileri şöyle sıralandı:

  • 1. Bağışıklama: COVID-19 pandemisinde gelinen noktada salgının durdurulabilmesi ancak etkin bir aşılama hizmetiyle sağlanabilir. Etkenin bulaştırıcılık özelliği dikkate alındığı zaman, toplumsal bağışıklığa ulaşılabilmek için toplumun en az yüzde 66’sının bağışık hale getirilmesi gerekmekte. Bunun için hızla en az 55-60 milyon vatandaşımızın iki doz COVID aşısı yapılmalı. Yaz sonuna kadar bu hedefe ulaşılabilirse, önümüzdeki güz ve kış döneminde normal yaşama dönebiliriz. Bunun için Sağlık Bakanlığı’nı ivedi yeterli miktarda aşı temin etmeye ve günlük 1,5-2 milyon doz yapmaya davet ediyoruz. Biliyoruz, aşı uygulama altyapımızla bu yapılabilir.
  • 2. Etkili filyasyon: Her vaka duyarlı insanlar için enfeksiyon kaynağı. Bu nedenle her vakanın temaslıları ve olası vakaları tespit edilip, karantinaya alınmalı. Toplumda yeni vakaların bulunması için bulaş riski açısından riskli grupların izlenmesi ve taranması önerilir. Daha fazla semptomatik ve asemptomatik vakaların tespiti için test stratejisi yeniden planlanmalı.
  • 3. Havalandırma ve izolasyon: Baştan beri COVID-19 için kapalı ve kalabalık alanlar en riskli bulaş yerleri. Hem çalışma hem de sosyal ortamlardaki kapalı alanların iyice havalandırılması, insanların kapalı alanlarda toplanmasının önlenmesi ve bu alanlarda kalış süresinin kısaltılması bu hastalığın bulaşını düşürmede en etkili yöntemlerden biri.
  • 4. Açık alanlarda kurallara uyum: Park, bahçe, sahil, ormanlık gibi açık alanlar, COVID-19 bulaşı açısından riski en düşük yerler. Diğer insanlarla en az 1,5 metre mesafe korunarak ve maske takarak açık alanlarda bulaş riskini çok düşürebiliriz. Açık alanların doğru kullanılması, toplumda COVID nedeniyle oluşan olumsuz psikolojik durumu giderecektir.
  • 5. Sağlık eğitimi: COVID-19 enfeksiyonun bulaşma yolu, bulaş açısından risk faktörleri yeterince binmektedir. Sosyal, eğitim ve çalışma ortamlarında bulaşın düşürülebilmesi için yazılı görsel ve sanal ortamda topluma yönelik sağlık eğitimi yapılmalıdır. Burada bilgi kirliliğinin önlenmesi için, bu iş tek elden Sağlık Bakanlığı tarafından ilgili meslek örgütlerinden destek alınarak yapılması önerilir.
  • 6. Şeffaf bilgilendirme: Bilgi olmadan pandemi yönetilemez. Pandemiye yönelik olarak ne kadar fazla bilimsel ve hizmete dair bilgi üretilir ve paylaşılırsa toplumda yönetim ve yapılan hizmetlere güven sağlanır.

About Author

Ahmet

Ahmet

Related Articles

TÜM HABERLER