A3 Haber

Muhafazakar ve dindar ailelerin çocukları K-Pop ve Kore dizilerinden niye etkileniyor?

Muhafazakar ve dindar ailelerin çocukları K-Pop ve Kore dizilerinden niye etkileniyor?

Muhafazakar ve dindar ailelerin çocukları K-Pop ve Kore dizilerinden niye etkileniyor?
Ağustos 11
11:43 2021

İstanbul Hadımköy’de evden kaçan üç kız kardeşin, Güney Kore pop kültüründen ve dizilerinden etkilendikleri iddia edildi. Bu iddia aile tarafından yalanlandı ancak K-Pop’un muhafazakar ve dindar ailelerin çocukları üzerinde etkili olduğu, bir süredir tartışılan bir olgu. Üstüne tezler yazılan K-Pop’u, müzik yazarı ve psikolog Cenk Erdem yorumladı. K-Pop, özellikle muhafazakar ve dindar ailelerin çocukları üzerinde neden bu denli etkili?

Cumhuriyet gazetesi kültür-sanat muhabiri Orhun Atmış, Türkiye’deki muhafazakar ve dindar ailelerin çocukları üzerinde etkili olan ve üzerine tezler yazılan K-Pop konusunu ele aldı.

K-Pop’un yeniden gündeme gelmesine yol açan olay, önceki gün İstanbul Hadımköy’de yaşandı. Evlerinden piknik yapmak için çıkıp kaybolan ve Avcılar sahilinde geceyi geçirdikten sonra bulunan 15, 13 ve 11 yaşlarındaki üç kız kardeş, Arnavutköy Çocuk Büro Amirliği’nde ailelerine teslim edildi. Üç kardeşin Kore’ye gitmek istedikleri için evden çıktıkları iddia edilse de, aile bu iddiayı doğrulamadı. Üç kardeşin Güney Kore’den yayılarak gençleri etkisi altına alan “K-Pop” dinledikleri ve Güney Kore dizileri izledikleri öğrenildi.

Peki nedir bu K-Pop ve neden bu denli etkili?

Güney Kore’nin popüler kültürdeki atılımı ve dünyaya açılması 90’lı yıllarda hükümetin de desteğiyle başladı. Bize ulaşması 10 yıl kadar sürdü. TRT’nin Güney Koreli bir kanalla yaptığı anlaşma sonrası 2005’de ilk kez bir Kore dizisi Türkiye’de yayımlandı. İlk dizi, tarih ve kahramanlık dizisi olması nedeniyle çok da izlenmedi. İkinci dizi ise romantik komedi dizisi olan “Düşlerimin Prensi”ydi, bu dizi gençler arasında büyük ilgi gördü. 2010’lu yıllardan sonra özel kanallar da hem Güney Kore dizilerini yayımlamaya hem de uyarlama diziler yapmaya devam ettiler.

İnternetin yaygınlaşmasıyla birlikte gençlerin Güney Kore dizilerine olan ilgisi artarak devam etti. Gençler artık ulusal kanallarda yayımlanmasa da internet üzerinden Türkçe altyazılarla Güney Kore dizilerini, K-Pop konserlerini, K-Pop yapan şarkıcıları takip edebiliyordu. Bu da sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada bir akım oluşturdu. “Hallyu” adı verilen akım, Güney Kore dalgası anlamına geliyor. Şimdilerde bir K-Pop veya Güney Koreli bir dizi kahramanının fotoğrafını profil resmi yapan birçok sosyal medya kullanıcısı görebilirsiniz.

Gençlerin yöneldiği bu akım aslında Türkiye’de de son yıllarda tartışılan bir konu. Özellikle muhafazakârlar çocuklarının bu akıma gösterdiği ilgiden rahatsız. Örneğin iki yıl önce AA’da “Uzakdoğu’dan yayılan K-Pop tehlikesi”, bir başka İslamcı sitede de “Kızlara Kore tuzağı” başlıklı haberler yayımlandı. Arama motorunda biraz daha aşağılara inince muhafazakârlara yönelik yapılan “K-Pop ve Kore dizileri tehlikesi” konulu haberler çoğalıyor.

Muhafazakarların kaygısı

Yine AA’nın 2019’da yayımladığı “K-Pop’ta mesele sadece müzik değil” başlıklı haberde, çocuk ve ergen psikiyatristi Prof. Gökşin Karaman’a bu gruplara yönelik “cinsiyetsizlik” eleştirilerinin yanı sıra “dinsizlik” eleştirileri de sorulmuş. Karaman yanıtında, “Burada bütünüyle değerler sistemi sorgulanmakta. Bunun içerisine din de giriyor, ahlak da. Aslında bizim değerler sistemimizin gençlere ulaşmakta yetersiz kaldığı boşlukta, bu akımların fırsat bulduğu söylenebilir” diyor. Dindarların “cinsiyetsizlik” olgusunun normalleştirilmesi eleştirilerine de değinen Karaman, bunun altında yatan siyasetten böyle bir motivasyon olup olmadığını bilmediğini belirterek “Ancak ergenlerin gözünde, cinsiyetsiz görünen birilerinin varlığı, bunun da meşru ve kabul edilebilir bir olgu olduğunu gösterebilir” diye ekliyor.

“Güney Kore pop kültürünün imam hatiplere etkisi” diye tez bile var

Güney Kore’ye yönelen ilgiyle ilgili akademik araştırmalar artıyor. Örneğin Bursa Uludağ Üniversitesi’nde “Güney Kore Popüler Kültürü’nün (Hallyu) İmam Hatip Lisesi Öğrencilerine Etkisi Üzerine Bir Alan Araştırması” başlıklı bir yüksek lisans tezi yayımlanmış. Bir dergide ise “Küresel yönde ters akış: Asya’dan doğan alternatif bir popüler kültür” başlığıyla bir makale var. Güney Kore dizilerinin Türkiye’de ilgi görmesinin nedenlerinin başında, Yeşilçam filmlerini andıran komedi ve dram unsurları. Bazen güldürüp bazen duygulandıran, ama genellikle mutlu sonla biten diziler, görünüşe göre gençleri yakalamış durumda. Dizi süreleri de bir başka konu. Ortalama bir Türk dizisinin tek bölümü 1.5-2 saat, hatta daha fazla sürebiliyor. Ancak akşam bir Kore dizisine başlayan bir genç, sabahlayarak o dizinin 10-15 bölümlük bir sezonunu rahatlıkla bitirebiliyor. Yani gençler, uzun süreli ve yılda 30-35 bölüm çekilen, bir süre sonra da senaryosunda hatalar meydana gelmeye başlayan Türk dizileri yerine, 20-30 dakikalık, tadında bırakılan ve dengeli senaryosu olan Güney Kore dizilerine yöneliyor.

Cenk Erdem ne diyor?

Müzik yazarı ve aynı zamanda psikolog olan Cenk Erdem, gençlerin büyük ilgi gösterdiği K-Pop akımını şöyle anlatıyor:

K-Pop grupları ve özellikle Amerikan Müzik Endüstrisi’nin de bağrına basmasıyla devleşen BTS, bir erkek pop grubu olarak cinsiyetsiz, toplumsal cinsiyet normlarına ve toksik maskülen değerlere kafa tutan bir kendilik değeri mesajı veriyor. Giydiklerinden, makyajından ve fiziksel görünümünden bağımsız olarak dilediğin gibi ol mesajı veriyor. Özellikle dış dünyaya bir kimlik tanımlama, bir gruba bir alt kültüre ait olma ihtiyacının çok yüksek olduğu ergenlik döneminde toplumun normlarından bağımsız olma fikri gençlere çok iyi geliyor. Üstelik akranları tarafından kabul görme ihtiyacı da yüksek olan gençler, o dönemde “Kendini sev, dilediğin gibi ol” mesajlarını asilikle değil, sevgiyle aktaran K-Pop mesajlarına bayılıyor. Muhafazakâr genç kızlar, aile ve çevreleri sebebiyle, dini değerleriyle ilgili kapanırken, kendilerini bir anlamda sakınırken, K-Pop moral oluyor. Temelde tek tanrılı dinlerin kadını erkeği ayrıştıran, ayrı tutan değerlerinin aksine baskıdan özgür, dilediğin gibi ol mesajı kurtarıcı oluyor. Hayalsiz kaldıkları baskılanmalardan yorulan genç muhafazakâr kızlar, cinsiyeti nötr olarak kendini özgür ifade edebilen bebek yüzlü, sahnede makyajlı genç delikanlılara bayılıyor.

About Author

Ahmet

Ahmet

Related Articles

TÜM HABERLER