A3 Haber

Onur Akyıl ile yeni kitabı “Çıkışta Görüşürüz”ü konuştuk: Çıkışı beklemek durumundayız…

Onur Akyıl ile yeni kitabı “Çıkışta Görüşürüz”ü konuştuk: Çıkışı beklemek durumundayız…

Onur Akyıl ile yeni kitabı “Çıkışta Görüşürüz”ü konuştuk: Çıkışı beklemek durumundayız…
Ekim 27
13:06 2021

“Çıkışta Görüşürüz”, bin yıllık dostum, arkadaşım Onur’un en yeni şiir kitabı… Onur Akyıl, bu kitaptan önce 11 kitaba imza attı. Dördü şiirdi.

Kuşkusuz edebiyatçı, eleştirmen gibi sıfatlarım yok. Sadece bir edebiyat okuruyum. Onur Akyıl’la beşinci şiir kitabı “Çıkışta Görüşürüz”e dair kısa bir hasbihal etmek için, bir de kitabın yayımlandığını duyurmak için söyleştim. Edebiyat okuru bir gazetecinin, dostu olan bir şairle yeni kitabına dair kısa sohbetidir aşağıdaki…

“Çıkışta Görüşürüz” geçen ay Lethe Kitap etiketiyle okurla buluştu. Kapaktaki miting/eylem/gösteri görselinden içerdeki şiirlere dek bütünsellik arz eden bir yapıt. Bir tema taşıyan bu kitap, senin edebiyat yolculuğunda nereyi işaretliyor?

Soruyu bu biçimiyle sorduğun için teşekkürler, kendimi “büyük” şairlerden biri gibi hissettim. Şimdi; birincisi ret kültüründe anılması gereken ilk şey herhalde bir yolculuk varsa bunun benim yolculuğum olduğu, benim edebiyat yolculuğumun değil. Soruyu ben de geliş biçimiyle cevaplayacak olsaydım, kendimi, sanatından ziyade açlığı birilerince beslenenlerin arasında konumlamam gerekirdi. Orada değilim, o kadar “solcu” değilim. Gelelim bu çalışmanın neyi imlediğine; ben biraz tuhaf açılarla hayata bakıyorum sanırım, dolayısıyla değerlerim de öyle şekilleniyor ya da içerik kazanıyor. Hal böyle olunca “Çıkışta Görüşürüz” her anlama gelebilir, her şeye dönüşebilir ve/veya her şeyi somutlaştırabilir. Fakat altında yatan temel mesele, lise yıllarında okul esnasında çıkan kavgaların, okul dışı zamana taşınma durumu; şimdi ders var, çıkışta görüşürüz. Demek ki bir son algısı yerleşmeli topluma, sona yaklaşıldığı, sınırlı zamanın ve sınırlı eylemin sonlanacağı, asıl ivmenin de bundan sonra başlayacağı algısı. Bu demek oluyor ki çalışma oluşturulurken, çalışmayı var eden bir hesaplaşma için biliyor kendini, çıkışı bekliyor. Yeterince açık, bu yüzden de anlaşılması çaba gerektiren bir cevap vermiş olayım sana.

Kitap iki ana bölümden oluşuyor: İlk bölümün adı “Basına ve kamuoyuna”, ikinci bölümün adı “En güzel racon şiirleri.” Biz yıllar önce seninle konuştuğumuzda, yanılmıyorsam “Basına ve kamuoyuna” adıyla bir şiir kitabı yayımlayacağını söylemiştin. Bu kitapta ise o dediğin ad, yeni kitaba bölüm olmuş… Bu serüvenden de söz edebilirsin biraz, ben kendi adıma merak ediyorum…

Evet, dediğin gibi oldu. Açmak gerekirse, basının ve kamuoyunun değeri o günden bu güne oldukça düştü, değişti, anlamsızlaştı. Dolayısıyla, bu değersizleşmeye koşut bir biçimde “Basına ve Kamuoyuna” bir kitap olmak yerine, bir bölüme ad oldu. Şurası doğru anlaşılmalı; değeri düşen “Basına ve Kamuoyuna” değil, basın ve kamuoyu. Geniş düşünceleri, geniş düşünme alanlarını ilkelleştirmeyi bile beceremeyen bir insan yığını var karşımızda. İnsan ve yığın; birlikte dahi anılmaması gereken iki sözcük. Ülke toplumu bir ahtapot gibi, her bir koluyla başka bir değerler silsilesine sarılmış durumda. Kamplaşma, kutuplaşma dedikleri şey burada başlayan bir şey işte. Bu durum başka bir bakışa göre olumlanabilir de… İnsanlar elbette çok yönlü düşünmeli, fakat bizde mesele, kamuoyunun değerini düşüren şey, kolların hem işlevsel hem de işlevsiz olabilmesi. Bu büyük, büyük olduğu kadar da korkunç bir başarı… Fazla yüklenmiş bir kamyon gibi ilerliyoruz, demek istiyorum, döküp saçarak.

“Çıkışta Görüşürüz”ü kişisel sosyal medya hesabımda takipçilerime duyururken, biraz da dikkat çeksin diye açıkçası -Malum Netflix popüler bir platform son zamanlarda-, “Eğer Netflix’te yayımlansaydı bu kitap sert gerçekçi uyarısı koyarlardı” demiştim. Bu kitapta daha bir sert ton, daha bir bildiri edası seziliyor. Tüm yazdıkların alabildiğine politik zaten de, bu kitabın öncekilerden ayrılan bir yanı/yönü var mı, ne dersin?

Bunun kararını ben veremem. Çalışma sana öyle gelmiş olabilir, başka birisi kuşkusuz “aşk acısı çekmiş şair” de diyebilir aynı şiirleri okuyup. Çünkü anlama en çok sarılanlar, onu en çok yaralayanlar. Ben kendi adıma hiçbir kitabı bir şey anlamak için okumuyorum, hele ki şiirde. Fakat kitap bittiğinde mutlaka anladığım şeyler oluyor; insanın anlayamayacağı hiçbir şey yok bu yüzden. Yazanın, anlatanın, aktaranın bir şeye ya da bir şeylere odaklandığını düşünmemiz de bizim hüsnü kuruntumuz. Çünkü odaklara bağımlıyız, kapitalimizin en büyük tuzağına. Bir şeyi anlamadığımızda, bir şey anlatmadığından da emin oluyoruz, tehlike burada. Dolayısıyla ben bir fark göremiyorum, elbette hiçbir benzerlik de.

23 şiir var kitapta… Çıkışta Görüşürüz adlı şiir, kitaba ad olmuş. Dolayısıyla kitaba ad olan şiire dair konuşmak istiyorum biraz… Bir umudu da imliyor: uyandık, ayaklanacağız, bekleyin…
Çıkışta görüşecek miyiz gerçekten? Bu çok heyecan verici, umut salgılayan bir dize… Bu şiir üzerine kafa yoralım bence…

Ayaklanmak? Bir miskinin en büyük çağrısı. Hareket eden bir şey “hareket” adına konuşmaya gerek duymaz, hareketin açıklaması teknik olarak imkânsız olmalı. Öyleyse burada bir umut ifadesinden çok, yenilgi savuşturması var denmeli. Fakat yenilgi savuşturmaya da ihtiyacı var, değişim isteyen kitlelerin. Açık olan tek bir şey var bu noktada, tek ve tartışılamayacak olan bir şey, çıkışı beklemek durumundayız. Bu da sabır gerektiriyor. Bireysel sabır, toplumsal sabır. Fakat burada sözcüklerin farklı kültürel kodlar açısından farklı anlamlara gelebileceği unutulmamalı; sabır var sabır var. Çünkü sınırlı alanda var olmaya dönük her eylem yıkım getiriyor, öyleyse yıkım için değil yaratım için bir ayaklanma gerçekleşecekse tüm süslü kostümleri çıkarıp atmak lazım; buna zaman da dâhil. İnsanlar örgütlenmekten çok, öfkelenmeli. Her neye karşı bekledikleri bir çıkış varsa, o bekleyiş esnasında yapılması, hatta oluşması gereken bu.

Bu kısa söyleşi açısından söylemek istediğim son şey, okurun bağımsızlığını kazanmış ya da bunun için çırpınan, savaş veren mi demeliyim, şairlere, yazarlara ulaşmayı tercih etmesi. Toplu halde dolaşmak, yaşamak her zaman örgütlü olunduğu anlamına gelmiyor; bağımsız bir özne her zaman daha örgütlüdür. İnançlarına örgütlenmiştir çünkü o.

Onur Akyıl kimdir?

1980’de İzmir’de doğdu. Evsiz ve çocuksuz. İngilizce bilmiyor.

  • Vietnam Mektubu (Şiirden Yayınları)
  • Unutacak Kimse Yok (Şiirden Yayınları)
  • Yalnızlık Yengen Olur (Kanguru Yayınları)
  • King (Şiirden Yayınları)
  • Dün Gece Çok Gençtim (Can Yayınları)
  • İmparator ve Köstebek (Edebi Şeyler)
  • Az Kazanan Yoldaşlar Çok Kazanan Yoldaşlar (Edebi Şeyler)
  • Proleterler İçin Patafizik Dersleri (Can Yayınları)
  • Anlamı Örgütleyen Ozan: Nâzım Hikmet (Gerekli Kitaplar)
  • Gerilim (Kaos Çocuk Parkı)
  • Koltes (Lethe Yayınları)

About Author

Ahmet

Ahmet

Related Articles

TÜM HABERLER