A3 Haber

ABD’nin Küba’ya yönelik ablukası 60’ıncı yılında: İnsanlık dışı ablukanın özeti yayımlandı

ABD’nin Küba’ya yönelik ablukası 60’ıncı yılında: İnsanlık dışı ablukanın özeti yayımlandı

ABD’nin Küba’ya yönelik ablukası 60’ıncı yılında: İnsanlık dışı ablukanın özeti yayımlandı
Şubat 14
11:42 2022

ABD emperyalizminin sosyalist Küba’ya yönelik ablukasının 60’ıncı yılında, arşivlerden yola çıkılarak hazırlanan kronolojik bir tarih özeti geçen hafta yayımlandı. 1985’de George Washington Üniversitesi bünyesinde kurulan National Security Archive tarafından yayımlanan özeti Utku Beycan çevirdi…

Sosyalizm düşmanlarının dillerinde yıllardır aynı soru; sosyalizm yaşam koşullarını iyileştiriyor, refahı yükseltiyorsa neden Küba sefalet içinde?

Sosyalistlerin dilindeyse aynı şekilde yıllardır aynı karşı-soru; sosyalizmin doğal sonucu sefaletse, ABD niye Küba halkını bir an önce sosyalizm gibi ilkel, çökmüş bir sistemden kurtarma gibi “insani” bir amaç adına, bu sefaleti arttırmaktan başka hiçbir sonuç vermeyen bir ambargo koymaya ihtiyaç duyuyor? Sonuçta bu ambargo onlara göre, sosyalistlerin eline bir koz vermekten başka hiçbir işe yaramıyor olmalı!

Sosyalistlere göre ambargonun nedeni, günümüzde yaptırıma maruz kalmayan sosyalist bir Küba’da refahın artacağını ABD’nin biliyor olması ve elbette bunun küresel sonuçlar doğurma ihtimali var.

Kısa süre önce, sosyalistlerin karşı-sorusunu ve tahminlerini haklı çıkaran bir CIA belgeleri derlemesi yayınlandı. Belgeleri yayımlayan, 1985’te George Washington Üniversitesi’nde gazeteciler ve akademisyenler tarafından kurulan National Security Archives.

Ablukanın amacı: Küba’yı sefalete sürüklemek

Kurumun yayınladığı belgeleri derleyen ve yorumlayan iki kişi, biri 1893’te kurulmuş American University’de profesör ve eski dekan William M. LeoGrande, diğeri Peter Kornbluh adlı araştırmacı yazar. Belgelerden çıkardıkları sonuca göre “ABD’nin amacı Küba’da zorluk ve hayal kırıklığı yaratmak adına Küba’ya erzak ve para akışını kesmek, açlığa ve fakirliğe neden olmak suretiyle hükümeti çaresiz bırakarıp devirmek.”

Ancak ambargonun yirminci yılında yazılan bir CIA raporuna göre, abluka istenen sonucu vermemiş.

Küba’ya yönelik ablukanın koronolojik tarihi

Küba’nın baskı altına alınmaya çalışılacağının ilk göstergeleri 60’larda ortaya çıkıyor fakat bu ilk yaptırımlar bir ambargo olarak nitelenemeyecek kadar küçükler. Castro’nun Küba’daki ABD ve İngiliz petrol şirketlerini kamulaştırmasıyla Dwight D. Eisenhower, Küba’dan şeker ithal edilmesini yasaklıyor. Castro’nun kamulaştırmalarının devam etmesiyle de, ABD’nin Küba’ya gıda ve ilaç hariç tüm ürünlerin ihraç edilmesi yasaklanıyor.

Yaptırımlar, Domuzlar Körfezi’ndeki yenilgiyi hazmedemeyen John F. Kennedy döneminde tam bir ambargoya dönüşüyor. Küba’ya gıda ihracatı hariç Küba ile bütün ticaret sona eriyor.

1964’te Lyndon Johnson, Amerika kıtasındaki diğer ülkeleri de Küba’ya ambargo uygulamaya teşvik için, Amerikan Devletleri Örgütü üyesi ülkelerin askeri olarak güçlü olanlarına rüşvet veriyor. Bu rüşveti yalnızca Meksika reddediyor. Avrupa ülkeleri de Küba ile olan ticareti azaltıyor. Ayrıca Johnson, Küba ile ABD arasındaki seyahat özgürlüğünün de kısıtlanması gerektiğini savunuyor.

1975’te Amerikan Devletleri Örgütü arasındaki bir oylamada, Orta ve Güney Amerika ülkelerinin çoğunun Küba’ya yönelik ambargonun kaldırılması için oy kullanınca kısa bir normalleşme süreci başlıyor. Bu dönemde ABD, Küba ile üçüncü dünya ülkelerinde faaliyet gösteren ABD şirketlerinin yan kuruluşları arasındaki ticareti serbest bırakıyor ve ABD’de Küba ile ticaret yapan gemilere yönelik yasağı kaldırıyor.

1977’de Carter döneminde normalleşme süreci kısmen biraz daha ilerletiliyor. Seyahatlerdeki kısıtlamalar tamamen kaldırılıyor. ABD’deki Kübalıların, Küba’daki ailelerine para göndermesi serbest bırakılıyor fakat Küba’nın şeker kamışı ihracatının Küba ekonomisini yeniden bağımsız kılma ihtimalinden dolayı gıda ambargoları kaldırılmıyor. İlaç ambargoları konusunda da bir gelişme olmuyor.

1982’de Ronald Reagan, Küba’nın Orta Amerika’daki devrimci faaliyetleri desteklemesinden dolayı ambargoyu tekrar sıkılaştırıyor. Kaldırılan seyahat kısıtlamaları tekrar getiriliyor. Küba’dan çıkan nikelleri içeren bir ürünün üçüncü dünya ülkelerinden ithal edilmesi yasaklanıyor ve Küba, bir tür “terör devleti” ilan ediliyor.

1988-1991 arasında önce Kübalı sanatçılara ait eserlerin ABD’de özgürce satılması, basılması ve gösterilmesi yasaklanıyor. Garbaçov’dan SSCB’nin Küba’ya her yıl yaptığı 3 milyar dolarlık yardımın kesilmesi isteniyor. Bu yardımlar, Yeltsin döneminde kesiliyor.

1992’de başkan Bush ve başkan adayı Bill Clinton, SSCB’nin dağılışının sağladığı fırsatı değerlendirmek adına ambargoların sıkılaştırılması için işbirliği yapıyor. Üçüncü dünya ülkelerindeki şirketler ile Küba arasındaki ticaret yasağı tekrar getiriliyor. Küba ile ticaret yapan gemilerin 180 gün ABD limanlarına yanaşması yasağı getiriliyor ve Başkan’a Küba’ya yardım eden herhangi bir ülkeye dış yardımı kesme yetkisi veriliyor. 1994’te Clinton, ABD’den Küba’ya havale yoluyla para aktarılmasını kesip uçak seyahatini tamamen durdursa da, 1998’de Papa 2. John Paul’un Küba ziyaretinden sonra bu yaptırımlarını 1999’da hafifletiyor.

2000’de toplam 600 iş örgütü ve 140 insan hakları örgütünün kurduğu bir ittifakın mücadelesiyle Küba’ya tarımsal satışlar üzerindeki ambargo kalktı. Fakat bu karara muhalif kişilerin yatıştırılması için, bu tür satın almaların herhangi bir ABD hükümeti veya özel sektör tarafından finanse edilmesi, ve ayrıca turizm seyahatleri yasaklandı.

2003-2004 arası Bush, Clinton’ın önce yasaklayıp sonra yumuşattığı turizm dışındaki seyahat biçimlerini tekrar yasakladı. Bunlara akademik seyahatler, eğitim programları seyahatleri de dahildi. Amerika’daki Kübalılara, memleketlerine üç yılda yalnızca bir kez seyahat etme sınırı getirildi. Para aktarımları kısıtlamaları tekrar arttı. Küba’ya insanı yardım, yılda 10 milyar dolardan 4 milyar dolara indi.

2009-2016 arasında Obama, Küba Amerikan seyahat ve havaleleri üzerindeki tüm sınırları kaldırdı ve seyahat kısıtlamalarını bir ölçüde azalttı ve ambargoyu gevşetmek adına beş büyük reform paketini onayladı. Reformlar bir süre ticarette, seyahatte ve para akışında kolaylık sağladı ancak Trump bu gidişatı tam tersine çevirdi ve reformların çoğunu kullanışsız hale getirdi.

Joe Biden, normalde Trump yaptırımlarını, özellikle de havale ve aile seyahatine ilişkin kısıtlamaları geri almaya söz vermişti, fakat bu sözünü yerine getirmek adına adımlar atmak şöyle dursun, bu yaptırımları önce olduğu gibi bıraktı, ardından Küba’yı tekrar bir “terör devleti” kategorisine dahil etti.

Haziran 2021’de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 1992’den bu yana 29’uncu kez (İkiye karşı 184 oyla) ABD’yi ambargoyu kaldırmaya çağıran yıllık kararı kabul etti. ABD “hayır” oyu kullandı. Küba, Birleşmiş Milletler’e sunduğu raporda ambargonun 60 yıldaki toplam maliyetini 148 milyar dolar olarak tahmin etti.

Görüldüğü gibi ABD’nin Küba’daki yönetime son verme çabası, bir yılan hikayesine dönmüştür. Derleme, ABD’nin Küba’ya ve dolayısıyla sosyalizme yönelik amaçlarının insanlık dışı ve canavarca olduğuna dair sağlam kanıtlar sunmakta.

(Çeviri: Utku Beycan

Görsel: Carlos Latuff

About Author

Ahmet

Ahmet

Related Articles

TÜM HABERLER