A3 Haber

Akşener’den Türk Telekom tepkisi: Cumhuriyet tarihinin en büyük soygununa bilerek ve isteyerek göz yumdular

Akşener’den Türk Telekom tepkisi: Cumhuriyet tarihinin en büyük soygununa bilerek ve isteyerek göz yumdular

Akşener’den Türk Telekom tepkisi: Cumhuriyet tarihinin en büyük soygununa bilerek ve isteyerek göz yumdular
Mart 16
11:11 2022

İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin grup toplantısında konuştu.

Akşener’in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

  • Çanakkale cumhuriyetimize giden yolda döşenen ilk taştır. Medeniyet yolunun taşlarını yalnızca cesurlar döşer. Çanakkale işte o cesaretin ta kendisidir. AKP iktidarının akıl ve bilimden uzak, cumhuriyet değerlerimizle sorunu olan yönetim anlayışı, artık iyice hastalıklı bir hal aldı. Machiavelli’i gururlandıracak ya da adamı yattığı yerde döndürecek türden bir bakış açısına sahip üstün liyakatli AKP kadrolarının elinde ekonomimiz can çekişiyor. Altı aydır öve öve bitiremedikleri rekabetçi kur masalı, gelinen noktada adeta bir korku filmine dönüştü; Beştepe sokağında kâbus!

“Milletçe Şirinler Köyü’nde yaşıyoruz”

  • Ezcümle, Bay Kriz ve arkadaşlarının bu dahiyane ekonomik modelleri sonucunda iyiye giden tek bir ekonomik gösterge bile yok. Ama ilginçtir milletimiz böyle ibretlik bir tabloyla karşı karşıyayken bu arkadaşlar hala bizleri, ısrarla her geçen gün ağırlaşan sorunlarımızın aslında var olmadığına ikna etmek için uğraşıyorlar. Yani ekonomik modeller gelip geçiyor, ama ikna siyaseti tam gaz sürüyor… Nitekim geçtiğimiz günlerde, Bay Kriz çıktı, “Bizim Ayçiçek yağı, zeytinyağı gibi sorunlarımız yok” dedi. Şaşırdık mı? Şaşırmadık. Çünkü, kendisine göre, ülkemizde zaten; Evine ekmek götüremeyen de yok. Akaryakıt kuyruğu da yok. Ekmek kuyruğu da yok. İşsizlik de yok. Yoksulluk da yok. Yolsuzluk da yok. Hatta Türkiye’de hiçbir sorun yok, milletçe Şirinler Köyü’nde yaşıyoruz.

“Cumhuriyet tarihinin en büyük soygununa bilerek ve isteyerek göz yumdular”

  • İşte Sayın Erdoğan’ın fantastik dünyasında her şey bu sistemle işliyor. Yani, bırakın sorunlarımızı çözmeyi daha sorunlarımızın varlığını bile, kabul etmiş değiller. Bu kafayla attıkları her adım da maalesef milletimizin ve memleketimizin zararına sonuçlanıyor. Nitekim, bunun son örneğini, Cumhuriyet tarihinin, en büyük vurgunlarından biri olan, Türk Telekom’da gördük. 90’lı yılların ortasında, 25-30 milyar dolar arasında, değer biçilen Türk Telekom’un, yüzde 55’ini, ailece muhabbet kurdukları, Lübnanlı Hariri’ye “Özelleştirme yapıyoruz, yabancı sermaye giriyor” tezahüratları eşliğinde, 6 buçuk milyar dolara sattılar. Hariri, gözlerinin önünde Türk bankalarından kredi kullandı. Gıklarını çıkarmadılar. Sözleşme gereği söz verdiği hiçbir yatırımı yapmadı. Dönüp tek bir laf etmediler. Türk Telekom’un kârını cebine indirdi. Sen ne yapıyorsun demediler. Cumhuriyet tarihinin en büyük soygununa bilerek ve isteyerek göz yumdular.

“Milletin kesesinden 24 buçuk milyar lirayı daha zarar hanesine yazdılar”

  • En sonunda Hariri cebine indirdiği kâr dışında, her şeyi bırakıp gidince de hisseler, kredi aldığı bankalara devroldu. Peki soygun burada bitti mi? Hayır bitmedi. Sözleşme, 2026’da sona ereceği için hisseler, 2026 yılında zaten ücretsiz olarak devlete geçecekti. Onlar ne yaptı? 2026’yı beklemediler, Varlık Fonu’na, 1 milyar 650 milyon dolara, tabiri caizse çaktılar… Yani, milletin kesesinden, 24 buçuk milyar lirayı daha zarar hanesine yazdılar. Pandemide vatandaşına, ancak 10 milyar liralık, nakit desteği verebilen Bay Kriz, eski dostu Mösyö Hariri için, 24 buçuk milyar lirayı bir çırpıda harcadı. Dile kolay… 24 buçuk milyar lira.

“Yazıklar olsun”

  • Hani kaynak kaynak diye geziyorlar ya… Bu parayla bir yıl boyunca, ilköğretimdeki çocuklarımıza, bedava kahvaltı ve öğle yemeği verebilirdik. Bütün çocuklarımıza, okul öncesi eğitim sağlayabilirdik. Çiftçilerimize verilen desteği, iki katına çıkarabilirdik. Tüm öğrencilerimize, bir yıl boyunca, bedava internet verebilirdik. Derin yoksullukla mücadele eden 4 milyon kadına, bir yıl boyunca, ayda 500 lira gelir desteği sağlayabilirdik. Şu vicdansızlığa bakar mısınız? Yazıklar olsun. Meclis grubumuz, bu konuyla ilgili önergemizi verdi. İnsanlarımızın, derin yoksullukla mücadele ettiği, Vatandaşımızın, enflasyon canavarına, göz göre göre ezdirildiği, Annelerin, bebek bezi yerine, naylon poşet kullanmak zorunda bırakıldığı, böyle zor bir dönemde; milletimizin gözünün içine baka baka yapılan, bu rezilliğinin peşini bırakmayacağız.

“Rahmetli Müslüm Baba gibi diyorum ki, batsın bu dünya!”

  • Bir yandan, ilçe ziyaretlerimize devam ederken, Bir yandan da iktidarın yolunu unuttuğu o evleri ziyaret ediyorum. Öyle şeyler dinliyor, öyle şeyler öğreniyor ve öyle şeylere şahit oluyorum ki; bir süre sonra, artık kalbim ağrıyor… Rahmetli Müslüm Baba gibi diyorum ki, batsın bu dünya, batsın bu dünya be batsın bu dünya!
  • Geçen hafta, Sultanbeyli’deydim. İsimleri bende saklı ama bu kardeşlerimin hikâyelerine, hepiniz şahit olun istiyorum. Mesela eşini Covid’den kaybetmiş, yarım gün tekstil işine giderek günde 50 lirayla geçinmeye çalışan bir kardeşim diyor ki; Ggörüp de canları bir şey ister diye çocukları markete götüremiyorum. Akşama yayla çorbası yaptım. Gücümüz yetip de, bir tavuk alamıyoruz artık. Fırın yakamıyorum, ütü yapamıyorum. Ona rağmen, elektrik faturamız 200 lira geliyor.

“Ev kirası ödeyebilmek, bir hayal oldu”

  • Mesela bir başka kardeşim diyor ki “Evin kadını olarak, kek yapmak istiyorum ama maliyetini düşünerek vazgeçiyorum. Önceden misafir çağırmaktan mutlu olurduk. Artık korkuyoruz.” Mesela eşi asgari ücretle çalışan, dört çocuklu bir ev kadınımız diyor ki, “Doğalgaz 900, elektrik 400 lira geldi. Çocuklara harçlık veremiyoruz.” Mesela hayalin ne dedim. Ev kirasını ödeyebilmeyi hayal ettiğini söyledi bu kadın. Gencecik bir kadın. Yanlış duymadınız, ülkemizde bir kadın kirasını ödeyebilmeyi hayal ediyor. Böyle bir şey olabilir mi!

About Author

Ahmet

Ahmet

Related Articles

TÜM HABERLER