Sözcü Gazetesi yazarı Rahmi Turan dün bir yazı kaleme aldı; “Erdoğan, CHP genel başkanını belirleyecek” mealinde bir şeyler karaladı.

Önce Rahmi Turan’a baktım. Türk basının bu hale gelmesinde önemli emeği olan bir şahsiyettir kendileri,

Günaydın, Tan, Bugün gibi gazetelerin kurucusu olarak.
Yaşı 70’i aşan bir adamın bu saatten sonra meslekte ön almak gibi bir derdi olduğunu da sanmıyorum.

Dolayısıyla biri bu bilgiyi kendisine vermiş. Ancak ne bilgiyi vereni ne de genel başkan adayını açıklamıyor.

Hatta bu isme ulaşmak istediğini ama başaramadığını söylüyor.

Herkes akla gelen isimleri sıraladı. Muharrem İnce, Mustafa Sarıgül, Metin Feyzioğlu…

Bunların hepsi Rahmi Turan’ın ulaşabileceği isimlerdi. Ve daha da önemlisi öyle ya da böyle CHP’de yıpranmışlardı.

Kurultay delegelerini bu isimlere yönlendirmek hiç de kolay olmazdı.

Rahmi Turan bugün de ismi açıklamadı. Hatta unuttuğunu söyledi.

O zaman bu isim bizim bilmediğimiz birisi.

CHP kulislerinden bana bir isim ulaştı: Ömer Faruk Savaş.

Şimdi diyeceksiniz ki bu kim?

İsmi duyunca aynı tepkiyi ben de verdim.

Ancak biraz düşününce, verileri üst üste getirince neden olmasın dedim.

Ömer Faruk Savaş ismini ilk kez yerel seçimler öncesi aday adaylarını mülakata alan adam olarak hatırlıyorum. İstanbul’da Yeniköy’de bir yalıda görüşüyordu aday adayları ile. Gerekli bilgileri alıyor, dosyalıyor, istediği isimleri Kılıçdaroğlu’na önereceğini de ifade ediyordu.

Dönemin Tire belediye başkan aday adayı, Mart ayında vefat eden yakın arkadaşım Yücel Özen de Ömer Faruk Savaş ile görüşenlerdendi.

Benden korktuğu için görüşmeden dönünce anlatmıştı neler yaptığını.

Savaş için şunları söylemişti Özen: “Uluslararası fonları yönetiyormuş. Genellikle yurtdışında bulunuyormuş. Kılıçdaroğlu’na da çok yakınmış.”

Yücel Özen’in anlattığından Ömer Faruk Savaş’ın CHP içinde Beykoz konakları olarak bilinen yapıya ve hatta İzmir milletvekili Murat Bakan’a yakın olduğu sonucuna ulaşmıştık.

Ömer Faruk Savaş hakkında bir not daha düşeyim: Yerel seçim öncesi Bayraklı aday adaylarından müteahhit Vahap Yılmaz’ın CHP’liler ile olan bir mülakat fotoğrafı elime ulaşmış, ben de sosyal medyada bu fotoğrafı “AKP’ye yardım eden işadamı CHP aday adayı” başlığı ile yayınlamıştım.

Bir saat sonra Yücel Özen aramış, “Senin için aday önemli. Yanında kendisi ile görüşme yapan kişiyi kesebilir misin” demişti. Ben de “Yanındaki kişi beni ilgilendirmez. Benim için aday adayı önemli” demiş fotoğrafı kesmiştim.

Meğer o şahıs Ömer Faruk Savaş imiş.

Dünden beri Google’da bakıyorum, Savaş’ın ne doğru dürüst fotoğrafı var ne de hakkında bir haberi. Sanki buhar olmuş bir şahsiyet.

Şimdi diyeceksiniz ki “Öyle olsa da hiç tanınmayan biri nasıl genel başkan adayı olabilir?”

Yaşadığımız dönem post truth (gerçek ötesi) olarak adlandırılıyor. Bana göre “ne idüğü belirsiz” daha uygun bir tanımlama. En azından Türkçe’de.

ABD’de Trump, İngiltere’de Boris Johnson, Rusya’da Putin’in eş zamanlı iktidarları da dönemin negatif ayrışmasını destekliyor.

Mart ayına kadar kimsenin tanımadığı Ekrem İmamoğlu’nun bugün geldiği nokta ortada.

Konuya Recep Tayyip Erdoğan karışırsa, olayın nasıl evrileceğini bugünden kimse tahmin edemez.

Bir kesim de konunun Kılıçdaroğlu tarafından isteyerek yaratıldığını böylece genel başkanlığının perçinlendiğini iddia ediyor.

CHP liderinin böyle bir operasyona ihtiyacı yok ki. Yerel seçim sonuçlarından sonra hiç olmadığı kadar güçlü parti içerisinde.

Dolayısıyla bu tartışma daha çok su kaldırır.