Mısır’da Türk öğrenciye işkence: Yaşadıkların senin için değil, Erdoğan için…
Mısır’daki 20 Eylül gösterileri sırasında gözaltına alınan binlerce kişiden biri de Türk bir üniversite öğrencisiydi. Genç isim, işkence ve belirsizlikle geçen 23 günü DW Türkçe’ye anlattı.
DW Türkçe’den Barış Kaygusuz’un haberine göre gösterilerin başlamasından beş gün sonra, 25 Eylül’de, Türkiye’nin Kahire Büyükelçiliği bir açıklama yayınlayarak Türk vatandaşlarını gösterilerin yapıldığı bölgelerden uzak durmaya çağırırken, bir ay sürecek bir staj için Kahire’de bulunan üniversite öğrencisi, Mısırlı yetkililer tarafından sorgulanıyordu.
Muhammed Mursi yönetiminin devrilerek, Sisi’nin göreve gelmesinin ardından tarihinin en kötü dönemlerinden birini yaşayan Türkiye-Mısır ilişkileri, kendi deyimiyle o üniversite öğrencisinin de hayatını değiştirdi.
Türkiye’de bir üniversitede son sınıf öğrencisi olarak eğitim hayatına devam eden genç, yaşadıklarını DW Türkçe’ye anlattı.
Uluslararası bir öğrenci organizasyonunun yardımıyla Mısır’da ayarladığı staj için, “Araştırdığımda Mısır’da mühendis maaşlarının dolar bazında ve yüksek olduğunu gördüm ve ‘neden olmasın’ diye düşündüm. En azından bir kapı açılabileceğini düşündüm. Türkiye’de malum iş durumları iyi değil. Turistik amacı da var tabii” ifadelerini kullanan öğrencinin, “hayatımın en kötü tecrübesi” dediği olaylar zinciri 20 Eylül akşamı başladı.
Konakladığı otelin yakınlarında iki sivil polis tarafından gözaltına alınan Özbey, 23 gün boyunca üç ayrı merkezde tutuldu, farklı güvenlik birimleri tarafından sorgulandı, işkence gördü ve “Arapça bildiğini saklayan bir Türk ajanı” olmakla suçlandı.
DW Türkçe’nin telefonla ulaştığı Dışişleri Bakanlığı ve Türkiye’nin Kahire Büyükelçiliği’nden yetkililer konuyla ilgili açıklama yapmadı.
Üniversite öğrencisi, “Yürüyüş yapıp yemek yiyeceğimi düşünürken, iki tane sivil polis bana doğru geldi. Pasaportumu ve telefonumu aldılar elimden. Kuytu bir yere gittik. Bir araştırma yaptıklarını, sonra beni bırakacaklarını düşünüyordum. Ama polis merkezine götürdüler. Orada o gün gösteri varmış. Benim bundan haberim yoktu” ifadelerini kullanıyor.
Polis merkezinde, gömleğinde kan lekeleri olan bir polis tarafından karşılandığını söyleyen öğrenci, karakolda kendine ters kelepçe takıldığını ve o anlarda büyük şok yaşadığını belirtiyor.
Üniversite öğrencisi için işkence gözaltına alındığı ilk akşam götürüldüğü karakolda başlamış. İngilizce konuşabileceği hiçbir polis bulamadığını ve kendisine sürekli Arapça bir şeyler söylendiğini belirten öğrenci, “Arapça bilmediğimi söyleyince beni ‘Türkiye ve Erdoğan’ diyerek dövmeye başladılar. Diğer dediklerini anlayamıyorum tabii ki ama bu iki kelimeyi seçebiliyorum aradan. Bir iki dakika sürdü bu durum. Karakoldaki göstericilerden gözüne kestirdiklerini dövüyorlardı” sözleriyle gözaltında geçirdiği ilk geceyi özetliyor.
Uluslararası Af Örgütü’nün Mısır şubesi için çalışan Hussein Baoumi, üniversite öğrencisinin yaşadıklarının ülkede çok yaygın olduğunu belirtiyor. Sadece 2019 yılında 46 işkence vakası tespit ettiklerini ancak muhtemelen gerçek sayının daha da fazla olduğunu belirten Baoumi, gözaltına alınanlar için bir çeşit “hoşgeldin partisi” yapıldığını ve kişilerin topluca dövüldüğünü belirtiyor.
Baoumi ayrıca, ülkede elektrikle işkencenin de yaygın olduğunu, bazı tutukluların tecavüze uğradığını ve içlerinde aile üyelerine zarar verilmekle tehdit edilenlerin de olduğunu söylüyor ve Mısırlı savcıların işkence iddialarının üzerine gitmediğini ekliyor.
“Bu yaşadıkların senin için değil, Erdoğan için”
Polis merkezindeki işlemleri tamamlanan üniversite öğrencisi, serbest bırakılarak Türkiye’ye gönderileceğini düşünmüş ancak sonraki durağı yüzlerce kişinin tutulduğu toplama merkezi benzeri bir bina olmuş. Öğrenci, burada yüzlerce Mısırlıyla birlikte kaldığı bir hafta boyunca neredeyse her zaman gözlerinin bağlı olduğunu ve yere yatırılarak sopalarla dövüldüklerini söylüyor.
“Mısır’a ajanlık için geldiğimi düşünüyorlardı. Günün sonunda hep beni öldüreceklerini düşündüm” diyen öğrencis, tutulduğu toplama merkezinde bazı tutuklulara elektrik verildiğini ancak kendisinin böyle bir işkenceye tabi tutulmadığını belirtiyor.
Sorgusuna gözaltına alındıktan bir hafta sonra başlanan öğrenci, bu sorguda Müslüman Kardeşler’e yardım edip etmediği ve ajanlık yapıp yapmadığı yönünde sorularla karşılaşmış. Dil problemi nedeniyle Mısırlı yetkililer, sorguyu Google Translate ile yapmayı denemiş ancak bundan da sonuç alamayınca üniversite öğrencisine Tayyip Erdoğan’ı sevip sevmediği ve son seçimlerde kime oy verdiği yönünde sorular yöneltilmiş.
“Merhabayı duyunca ağlamaya başladım”
Teslimat sırasında yanında iki Türk vatandaşının daha olduğunu daha sonradan fark ettiğini söyleyen öğrenci, “Aracın arka kapısı açıldı. Bir kadın merhaba’dedi. Merhaba’ı duyunca ağlamaya başladım. Orada anladım kurtarıldığımızı. Otopark gibi bir yerde gizli bir şekilde gerçekleşti bu. Daha sonra elçilikten uçak biletimizi aldılar. Pasaport çıkarıldı tek kullanımlık ve Türkiye’ye döndüm” sözleriyle Mısır’da yaşadıklarının nasıl sonlandığını anlatıyor.