“Başkan Erdoğan’ın ve AK Parti’nin icraatlarını beğeniyorum ve takdir ediyorum. İnsanlar da benim bu görüşüme saygı duymalı” demesini anlayışla karşılayın Serdar Ortaç’ın.
“Türk liramızı bile kıymetli hale getirdiler. Sadece değer açısından değil, görünüş açısından bile” diye saçmalamasına bile öfkelenmeyin.
Anlamaya çalışın onu.
Mazeretini açıkça, bakın yine kendisi söylüyor:
“Borçlarımı yapılandırdım. Devlet bankası olan Halkbank’dan kredi almıştım, banka pandemi sürecinde beni hiç sıkıştırmadı. İnanın ödeme yapmanız gerekiyor diye aramadılar bile. Özel bankadan aynı krediyi alsaydım eminim her şeyime çoktan icra gelirdi.”
Kolay değil.
Büyük başın derdi, büyük olur.
Neticede o da büyük baş sayılır.

* * *

Çok şükür, 5 milyon lira kredi almak gibi dertlere düşmeyenlerdeniz.
Bizim derdimiz, bilemedin 3-5 bin liralık.
Yani “olsa da olur, olmasa da” cinsinden!

* * *

Her canlının türlü türlü derdi var.
Misal, ya tavuk olsaydık, özellikle de endüstriyel cinsinden…
Aposto’nun Apero bültenindeki şu satırlara şimdi dikkat:

• Banvit’in yaptırdığı araştırma, endüstriyel tavukların birkaç aylıkken çatlayarak öldüğünü doğruluyor. Araştırma sonucu 42 günlükken teste sokulan 985 tavuğun 143 tanesinin sadece bir ay içinde çatlayarak öldüğü görüldü. Raporda tavukların ölüm nedeni olarak çok hızlı büyümek, aniden kilo almak ve çok fazla hayvanın küçük, kapalı alanda bir arada yaşamasından ötürü zeminde biriken amonyak gösterildi.
• Doğal şartlarda ömrü 5 ila 10 yıl olan bir tavuk, günümüzde hızla büyütülerek üç hafta içinde ayağa kalkamaz hâle geliyor. Bu kadar hızlı büyümeye ayak uyduramadığından iç organları iflas eden endüstriyel tavuk, genellikle 45 gün içinde kesiliyor.

* * *

Dünya böyle garip bir yer işte.
Kimi tavuk fazla yemekten, kimi insan açlıktan ölür.
Onun için, halimize şükür.