A3 Haber

Gara’yla ilgili neler biliniyor, yaşamını yitiren 13 kişi kimdi, ne zaman kaçırılmıştı, neler yaşandı?

Gara’yla ilgili neler biliniyor, yaşamını yitiren 13 kişi kimdi, ne zaman kaçırılmıştı, neler yaşandı?

Gara’yla ilgili neler biliniyor, yaşamını yitiren 13 kişi kimdi, ne zaman kaçırılmıştı, neler yaşandı?
Şubat 16
12:53 2021

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Irak’ın kuzeyinde Gara bölgesindeki operasyon sırasında cansız bedenlerine ulaşılan 13 Türk vatandaşının büyük bölümünü, çözüm sürecinin sona ermesinin ardından PKK tarafından alıkonulan kişiler oluşturuyor. Hayatını kaybeden 13 Türk vatandaşı kimdi ve ne zaman kaçırılmıştı? Türkiye’nin operasyon yaptığı bölgenin önemi nedir?

BBC Türkçe’nin derlediği haberlere göre şu ana kadar kimliği açıklanan 12 kişi arasında asker ve polislerin yanı sıra iki de sivil bulunuyor. Ancak PKK’ye yakınlığıyla bilinen Fırat Haber Ajansı (ANF), 2015’te yayımladığı bir haberde bu iki kişinin Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) mensupları olduğunu öne sürmüştü.

Kimliği tespit edilenlerin neredeyse tamamını Temmuz 2015 ile Eylül 2016 arasındaki dönemde PKK tarafından alıkonulan kişiler oluşturuyor.

Bu dönem aynı zamanda AKP hükümeti ile PKK arasında yürütülen çözüm sürecinin de sona ermeye başladığı zamana denk geliyor.

Bu dönemde kaçırılan kişilerin serbest bırakılmasıyla ilgili 2018 yılında İnsan Hakları Derneği (İHD) tarafından yapılmış bazı girişimler bulunuyor. Ancak yapılan girişimler sonuçsuz kaldı.

Haziran 2018’de mesajları yayımlandı

ANF; 7 Haziran 2018’de Astsubay Semih Özbey, Polis memuru Sedat Yabalak, Er Sedat Sorgun, Müslüm Altuntaş, Adil Kavaklı, Süleyman Sungur ve Uzman Çavuşlar Hüseyin Sarı, Ümit Gıcır ve Mevlüt Kahveci’nin sesli ve görüntülü mesajlarını yayımlamıştı.

Bu isimlerin tamamının Gara’da cansız bedenine ulaşıldı.

Görüntülü mesajların yayımlanmasından kısa bir süre sonra aileleri, İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan ile birlikte Diyarbakır’da bir basın toplantısı düzenleyerek, çocuklarının serbest bırakılmasını istemişti.

Türkdoğan o dönem, kaçırılan asker ve polislerin durumunu görüşmek üzere Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım ve İçişleri Bakanı Efkan Ala’dan randevu talep ettiklerini ancak olumlu geri dönüş alamadıklarını öne sürdü.

Gazeteci Saygı Öztürk, 2019 yılında Sözcü gazetesindeki köşesinde Astsubay Özbey’in yazdığı bir mektubu paylaştı. Öztürk’ün köşe yazısına göre, Özbey ailesine yazdığı mektupta halen sağ olduğunu belirtip, “Sesimizi artık birileri duysun diye yazıyorum. Burada bize mektup yazma imkanı yıllar sonra çok geç olsa da verildi… Sakın üzülmeyin, umudunuzu kaybetmeyin, hep taze tutup, koruyun. Dışarıda hayat normal seyrinde devam ediyor, bunun farkında ve bilincindeyim. Ben buradayım diye kendinizi hayattan ve olaylardan soyutlamayın, uzak tutmayın, hayatın normal akışına ve seyrine uyun istiyorum” dedi.

Özbey’in ailesi daha sonra Diyarbakır’da Halkların Demokratik Partisi (HDP) binası önünde düzenlenen oturma eylemine katıldı.

Gara’da yaşamını yitirdiği açıklanan Er Sedat Sorgun, Adil Kavaklı, Vedat Kaya, Müslüm Altıntaş ile Polis Memurları Vedat Kaya ve Sedat Yabalak’ın aileleri de çocuklarının serbest bırakılması talebiyle oturma eylemlerinde yer aldı.

“Çözüm süreci” sonrası kaçırma eylemleri

Çözüm sürecinin sekteye uğramasının ardından 2015 yazı ile 2016 sonbaharı arasında PKK’nin güvenlik güçleri ve kamu görevlilerine yönelik kaçırma eylemlerinin yoğunlaştığı görülüyor.

Gara’da yaşamını yitirdiği açıklanan Polis Memuru Vedat Kaya, bu dönemde ilk kaçırılan isimler arasında yer alıyor. Kaya, 24 Temmuz 2015’te Diyarbakır-Bingöl karayolunda kaçırıldı.

33 yaşındaki Kaya’nın adının açıklanmasının ardından bazı sosyal medya hesaplarında 2016’da Kanun Hükmünde Kararname ile kamu görevinden ihraç edildiği yönünde bazı iddialar ortaya atıldı. Ancak Emniyet Genel Müdürlüğü, yaptığı yazılı açıklamayla bu iddiaları reddederek, Kaya’nın memuriyet haklarının bugüne kadar kesintisiz devam ettiği ifade edildi.

Bir diğer polis memuru Yabalak’ın da Kaya’dan dört gün sonra yine benzer bir noktada akraba ziyaretinin ardından görev yerine dönerken kaçırıldığı açıklandı.

Evli ve üç çocuğu olan Yabalak, bugün Mersin’de düzenlenen cenaze töreniyle toprağa verildi. Babası Kadir Yabalak, oğlunun vefat haberini aldıktan sonra yaptığı açıklamada, “Çok ağır bir fatura ödüyoruz. Hayalim bugün bitti” dedi.

Diyarbakır-Lice karayolunda Ağustos 2015’te kaçırılan Hava Savunma Uzman Çavuş Hüseyin Sarı ile Erler Sedat Sorgun ve Süleyman Sungur da Gara’da yaşamını yitirdiği açıklanan isimler arasında yer alıyor.

Sarı’nın düğünü için memleketi Kahramanmaraş’a otobüsle seyahat ederken kaçırıldığı bildirildi. 32 yaşındaki Sarı, Kahramanmaraş’ta toprağa verildi.

Aile ziyaretinden dönerken kaçırılan 35 yaşındaki Er Sorgun için Erzurum’da, 27 yaşındaki Sungur için Bingöl’de cenaze töreni düzenlendi.

18 Eylül 2015’te Tunceli-Erzincan karayolunda kaçırılan Astsubay Özbey de Malatya’da toprağa verildi. Annesi Sabiye Özbey, oğlunun seyir halindeki aracının durdurularak kaçırıldığını söylemişti.

Gara’da cansız bedenine ulaşılan isimlerden Erler Müslüm Altıntaş ve Adil Kavaklı da 2 Ekim 2015’te Tunceli-Pülümür karayolunda; uzman çavuşlar Ümit Gıcır ve Mevlüt Kahveci de 21 Eylül 2016’da Hakkari’de kaçırıldı.

31 yaşındaki Kahveci için Eskişehir’de, Gıcır için de Balıkesir’de cenaze töreni düzenlendi.

İki kişi hakkında fazla bilgi yok

Yapılan resmi açıklamalarda, Gara’da Muhammet Sahil Kanca ve Aydın Köse adında iki sivilin de yaşamını yitirdiği belirtildi.

Ancak bu kişilerin ne zaman kaçırıldığına dair herhangi bir bilgi bulunmuyor.

35 yaşında olduğu belirtilen Köse, Adıyaman’da; 38 yaşındaki Kanca da Samsun’da düzenlenen cenaze törenleriyle toprağa verildi.

ANF ajansı, 2015’te yayımladığı bir haberde, Kanca ve Köse’nin MİT mensupları olduğunu ve bu isimlerle röportaj talebinin ise PKK tarafından kabul edilmediğini iddia etmişti.

Türkiye, cesetlerine ulaşılan 13 kişinin PKK tarafından öldürüldüğünü söylüyor. ANF’de yayımlanan PKK açıklamasında ise bu kişilerin Türk ordusunun düzenlediği hava operasyonu sırasında öldürüldüğü öne sürülüyor.

13 kişinin hayatını kaybetmesinin ardından neler yaşandı?

Akar “Yapılan ilk incelemede masum ve silahsız vatandaşlarımızdan birinin omuzundan, diğer 12 vatandaşımızın başlarından vurularak şehit edildikleri tespit edilmiştir” ifadelerini kullandı.

Fırat Haber Ajansı’nda (ANF) bugün yayınlanan bir PKK açıklamasında ise bu kişilerin Türkiye’nin hava saldırıları sonucu hayatını kaybettiği aktarılmıştı.

Malatya Valisi Aydın Baruş ise 13 kişinin hava saldırıları sonucu öldüğü yönündeki iddiaların “yalanca ve alçakça bir provokasyon” olduğunu söyledi.

BBC Türkçe’ye konuşan İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, cenazeleri teşhis eden bir ailenin, oğullarının kafasında bir kurşun yarası olduğunu gördüğünü söyledi.

Öte yandan Sözcü gazetesinden İsmail Saymaz’a konuşan Semih Özbey’in babası da, “Benim çocuğumun sadece yüzünü gösterdiler, vücudunu gösteremeyeceklerini söylediler” dedi.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı “Sosyal medya platformlarında esir kampını Türkiye bombaladı ve benzeri şekilde paylaşımlar” ile kaçırılan kişilerin görüntülerini yayınlayanlar hakkında soruşturma başlatıldığını duyurdu.

Ajanslar, HDP milletvekilleri Hüda Kaya ve Ömer Faruk Gergerlioğlu hakkında da paylaşımları nedeniyle soruşturma başlatıldığını aktarıyor.

Gergerlioğlu, ANF’nin yayınladığı ve bir rehinenin konuştuğunun görüldüğü bir videoyu paylaşarak “Mesele kim olursa olsun insanı yaşatmak olmalıydı, ölümle çözüm olmaz, insanlarımızı yaşatmalıyız” demişti.

ANF bir süre önce PKK kaynaklarına dayandırdığı bir haberinde alıkonulan kişilerin asker, polis ve MİT görevlisi olduğunu öne sürmüş ve isimlerini yazmıştı. ANF haberinde devlet yetkililerinin ellerindeki esirleri almaya dönük herhangi bir girişimde bulunmadığını, yerlerini tespit etmeye çalışarak hava saldırılarıyla bu personellerini öldürmek istediğini iddia etmişti.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ise sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda “PKK ile aynı açıklamaları yapmaktan utanmayan, aynı yalanlara sahip çıkan haysiyetsizler var. Evlatlarımıza ve ailelerine çektirdiklerinin hesabı soruldu, sorulacak. Murat Karayılan’ı yakalayıp bin parçaya bölmezsek bu millet ve şehitlerimiz yüzümüze tükürsün” ifadelerini kullandı.

Operasyona katılan üç asker hayatını kaybetti

Dün bir açıklama yapan Hulusi Akar da “Keşke 13 vatandaşımızı oradan sağ salim çıkarabilseydik. Ancak alçaklar, caniler, bu silahsız masumları yaptıkları katliamla şehit ettiler” dedi.

Akar, operasyonda barınak, sığınak, mühimmat depoları ve karargahların tahrip edildiğini söyledi, “Kara operasyonunun başlangıcında 3 kahraman personelimiz şehit olmuş, üç personelimiz de yaralanmıştır” dedi. Akar bu operasyon için askerlere model arazide özel eğitimler verildiğini de ekledi.

Milli Savunma Bakanlığı, bir video ile operasyon görüntülerini yayınladığı paylaşımda, öldürülen PKK’li sayısını 53 olarak açıkladı.

Türk Silahlı Kuvvetleri 10 Şubat’ta Gara’da PKK’nın kontrolü altındaki noktalara yönelik Kartal Pençe-2 adlı bir harekat başlatmıştı.

Türkdoğan: Muhatap alınsaydı çözülebilirdi

İHD Başkanı Türkdoğan BBC Türkçe’ye yaptığı açıklamada “Gürsel Bey, oğlu Semih Özbey’in cenazesini teşhis etmiş durumda” dedi.

Türkdoğan yaşananlarla ilgili şunları söyledi:

  • Bu gerçekten de çok kötü bir son oldu, bugüne kadar böyle bir durumla hiç karşılaşmamıştık. Eskiden alıkonulanlar bir şekilde serbest bırakılırdı. Biz son grup için beş yıldır uğraştık, ailelerle birlikte kaç defa basın açıklaması yaptık, çağrıları yaptık, girişimlerde bulunduk ama sonuç alamadık ne yazık ki.
  • Mecliste ve farklı kurumlarda çok görüşme gerçekleştirdik. Devlet bize ‘Örgütü muhatap almayız’ dediği için bu kadar uzun sürdü, açık ya da dolaylı muhatap alsalardı belki çözebilirdik.
  • Görüşmeler sırasında bize ‘Gidip alabilirseniz alın’ dediler. Gidip almayı çok istediğimizi, söyledik ama örgüt devletle iletişim kurmak istediği için tek başımıza gitmemizin yarar sağlamayacağını ifade ettik. Beş yıldır bu insanlarımızın sağ kurtarılması için çok mücadele ettik ve bunun ölümle sonuçlanması gerçekten çok üzücü.

Türkdoğan ölümlerde hem devletin hem de PKK’nin sorumluluğunun bulunduğunu aktararak,  “Fırsat yakaladık olmadı, askeri operasyonlar olduğu için karşı taraf hep geri adım attı, bu sefer de bir girişim başlatmıştık ama bu operasyonla maalesef hepsi de hayatını kaybetti. Bu insanları kurtaramadığımız için çok üzgünüz, neyi eksik yaptık, daha fazla ne yapabilirdik diye sorup duruyoruz. Ama birbirine keskinleşmiş iki taraf var ve ne yazık ki güçlü bir kamuoyu oluşamadı. Örneğin muhalefet partileri bu sorumluluğu üstlense çözebilir miydik? ama onlar da açıktan sahiplenmedi ve terörle mücadele tanımı her şeyi esir aldı” dedi.

Hayatını kaybeden Türk vatandaşları kim?

Hayatını kaybeden 13 kişinin naaşı Malatya Adli Tıp Kurumu’na getirildi, cenazelerin tespiti için aileler Malatya’ya çağrıldı.

Malatya Valisi Baruş bugün düzenlediği basın toplantısında hayatını kaybeden 13 kişiden 10’unun kimliğinin tespit edildiğini duyurdu.

Bu kişilerin 2015 ve 2016 yılları arasında PKK tarafından kaçırılan ve “yıllar boyunca Irak’ın farklı bölgelerinde gezdirilen kişiler” olduğunu söyleyen Baruş, Malatya Adli Tıp’ta yürütülen çalışmalar sonucu kimlikleri tespit edilenleri şöyle açıkladı:

  • 13 Ağustos 2015’te Diyarbakır Bingöl karayolunda yolcu otobüsünden indirilerek alıkonulan Kahramanmaraş nüfusuna kayıtlı hava savunma uzman çavuş Hüseyin Sarı.
  • 28 Temmuz 2015 tarihinde izinli gittiği Erzurum ilinden ailesiyle birlikte dönerken Diyarbakır-Lice-Bingöl yol ayrımında alıkonulan Mersin nüfusuna kayıtlı, Şanlıurfa İl Emniyet Müdürlüğü’nde görevli polis memuru Sedat Yabalak.
  • 18 Eylül 2015 tarihinde Tunceli-Erzincan yolunda alıkonulan, Malatya nüfusuna kayıtlı, Rize İl Jandarma Komutanlığı’nda görevli Semih Özbey.
  • 2 Ekim 2015 tarihinde Ağrı’daki birliğine katılmak üzere yola çıkan ve Tunceli-Pülümür karayolunda alıkonulan Osmaniye nüfusuna kayıtlı tankçı er Adil Kabaklı.
  • 24 Temmuz 2016 tarihinde Lice ilçesinde ailesiyle birlikte yolda seyir halindeyken alıkonulan Mardin nüfusuna kayıtlı İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde görevli polis memuru Vedat Kaya.
  • 15 Ağustos 2015 tarihinde Diyarbakır karayolunda alıkonulan Siirt nüfusuna kayıtlı, Bingöl İl Jandarma Komutanlığı’nda görevli er Süleyman Sungur.
  • 21 Eylül 2016 tarihinde Hakkari-Çukurca karayolunda alıkonulan, Eskişehir nüfusuna kayıtlı, Hakkari İl Jandarma Komutanlığı’nda görevli uzman erbaş Mevlüt Kahveci.
  • 2 Ekim 2015’te Tunceli-Pülümür yolunda alıkonulan, Şanlıurfa nüfusuna kayıtlı, Erzincan’daki birliğine gitmek üzere yola çıkmış olan topçu er Müslüm Altıntaş.
  • Adıyaman nüfusuna kayıtlı vatandaşımız Aydın Köse ve Samsun nüfusuna kayıtlı vatandaşımız Muhammed Salih Kancı.

Türkiye’nin operasyon yaptığı bölgenin önemi nedir?

Yine BBC Türkçe’den Ece Göksedef’in haberine göre Türkiye’nin askeri harekât başlattığı ve PKK’nın rehin aldığı 13 Türk vatandaşının cenazelerine ulaşıldığı Gara bölgesi, hem PKK için koridor görevi görüyor, hem de Türkiye’nin Sincar ve Musul’a açılan kapısı niteliğinde.

Operasyonla, bölgede tutulan rehinelerin kurtarılması da hedefleniyordu.

Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) 10 Şubat’ta Irak’ın kuzeyindeki Gara’da PKK’nın kontrolü altındaki noktalara yönelik Kartal Pençe-2 adlı bir harekât başlattı.

Burası, TSK’nin Irak’ın kuzeyinde yıllardır yoğun olarak operasyon yürüttüğü bölgenin onlarca kilometre batısında, Suriye sınırına ve Musul’a daha yakın bölgede yer alıyor.

Harekâtın üçüncü gününde, PKK’nin daha önce kaçırdığı ifade edilen 13 Türk vatandaşının cenazelerine ulaşıldı.

13 Türk vatandaşından TSK mensubu olan 11’i, Temmuz 2015’te çözüm sürecinin fiilen sona ermesinin ardından başlayan çatışma sürecinde; iki sivil ise çözüm süreci başlamadan önce PKK tarafından rehin alınmıştı.

PKK rehineleri neden Gara’ya götürdü, TSK neden operasyonlarını Gara’ya kaydırdı?

Operasyonda rehinelerin kurtarılması da hedefleniyordu.

Hakkari’ye bağlı Çukurca ilçesinden 35 kilometre güneyde, Suriye sınırına yaklaşık 110 kilometre mesafedeki dağlık Gara bölgesi, son yıllarda TSK ve Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) operasyonlarında sıklıkla gündeme geldi.

Konuyla ilgili BBC Türkçe’nin sorularını yanıtlayan bir Türk güvenlik yetkilisi, Suriye’de Halk Savunma Birlikleri’nin (YPG) ve Sincar Savunma Birlikleri’nin (YBŞ) Irak’ın kuzeybatısındaki Sincar’da güçlenmesiyle birlikte, PKK’nın Irak ile Suriye arasında bir koridor oluşturduğunu; bunu engellemek için son yıllarda operasyon alanlarını Irak’ın kuzeyinde Kandil’den Suriye sınırına kadar genişlettiklerini söylüyor.

Yetkili Gara bölgesinin önemi şu ifadelerle sıralıyor:

  • Bölge Türkiye’nin terör örgütü olarak kabul ettiği grupların yer aldığı Sincar’a açılan kapısı. Sincar’la diğer PKK kontrolündeki bölgeler arasında bağlantı sağlıyor.
  • Suriye’deki YPG bölgesiyle Irak’taki kampların arasındaki dağlık arazi olduğu için PKK’ya kolay geçiş sağlıyor
    Türkiye’nin demiryolu, karayolu gibi projelerle ticareti artırmayı planladığı Musul’la arasında yer alan bölgede PKK’nın varlığını güçlendirmesi, güvenlik riski yaratıyor
  • Ankara ile işbirliği yapan yerel gruplardan PKK’nın yeni üs bölgesi olarak planladığına ve Türkiye sınırına yönelik sızma girişiminde bulunulabileceğine dair bilgi alındı.
  • Aynı zamanda PKK’nın rehin aldığı Türk vatandaşlarından bir kısmının bölgedeki mağaralara götürdüğü bilgisi de alındı.

Bunun üzerine rehinelerin kurtarılmasını da hedefleyen geniş çaplı bir operasyon düzenlenmesine karar verildi. Operasyon kapsamında askeri uçaklarla birlikte Silahlı İnsansız Hava Araçları da (SİHA) kullanıldı. Mağaralara yönelik olarak da kara operasyonu başlatıldı.

Türkiye’nin Irak sınırından 35 kilometre derinlikte yaptığı bu kara operasyonu, sınıra en uzak mesafede yapılan operasyonlardan biri oldu.

Ancak rehineleri kurtarmaya yönelik operasyonda üç asker hayatını kaybetti. Cumartesi akşamı,13 rehinenin de mağarada cenazelerine ulaşıldığı açıklandı.

Genelkurmay Başkanı Yaşar Güler, Pazar günü yaptığı açıklamada “Mağaranın yapısı hava kuvvetlerinin görerek ateş etmesini kesinlikle ani bir alanda seçilmiş bir arazidir. Mutlak surette bu yere girmek için ilgili unsurlarımızın bizzat karadan girip oraya girmesi şarttı” açıklaması yaptı.

Halk Savunma Güçleri’ni (HPG) bir süre önce bir açıklama yaparak ellerinde dokuz askerin bulunduğunu açıklamıştı. PKK’ya yakın haber sitelerinde, operasyonun ikinci günü olan 11 Şubat Perşembe günü, rehinelerin operasyonlar sırasında zarar görmüş olabileceğine dair haberler çıktı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 8 Şubat Pazartesi günü “Çarşamba günü Millete Sesleniş konuşmamı özellikle izlemenizi tavsiye ediyorum. Bu görüntülü millete seslenişte inşallah sizlere birçok güzellikleri orada takdim edeceğim” demişti. Operasyonun başladığı gün olan çarşamba günü ise TBMM’deki AKP grup konuşması yaptı ve ardından bazı il kongrelerine bağlandı.

“Ulusa Sesleniş” konuşması adı altında bir konuşma gerçekleştirmedi.

Bir yıl içinde iki geniş çaplı hava ve kara operasyonu

Aynı bölgedeki Metina, Gara ve Haftanin zaman zaman hava operasyonlarında hedef alınıyordu. Ancak TSK yoğun olarak PKK’nın üst düzey isimlerinin ve asıl üslerinin yer aldığı düşünülen İran sınırındaki Kandil’e odaklanıyordu.

2019 itibarıyla TSK’dan gelen, Gara bölgesinde olduğu tespit edilen üst düzey PKK’lıların hava operasyonlarıyla hedef alındığına dair açıklamalar sıklaştı. Açıklamalarda “PKK/HPG’nin sözde Gara alanı yürütme konseyi üyelerinin” hedef alındığı ifadeleri yer alıyordu.

PKK hedefleri MİT ve TSK’nın ortak operasyonlarında 2019 sonuna kadar F-16’larla vuruldu.

Aynı dönemde, Ekim 2019’da Türkiye Suriye’nin kuzeydoğusundaki YPG hedeflerine yönelik yaklaşık 10 gün süren “Barış Pınarı Harekatı”nı başlatmış; Rusya ve ABD ile imzalanan ateşkes anlaşmaları sonrası operasyon sona ermişti.

2020’de ise insansız hava araçlarının kullanıldığı TSK operasyonları ile sadece MİT’in yer aldığı operasyonlar sıklaştı.

Haziran 2020’de, son günlerde başlatılan operasyonun birinci aşaması olan, Kandil’den Sincar’a kadar geniş bir alanı kapsayan Pençe-Kartal operasyonu başladı.

Milli Savunma Bakanlığı’ndan yapılan duyuruda, askerlerin Haftanin bölgesinde sınırdan geçerek kara operasyonuna da katıldığı duyuruldu.

Irak’ın kuzeyinde Kürtçe yayın yapan bazı haber siteleri ve gazeteler, operasyonlarda sivillerin de hayatını kaybettiğini belirtirken TSK bu haberleri yalanladı. Bölgedeki mağaralarda konuşlanan PKK’lileri hedef aldığını ve sığınaklarla depoların vurulduğunu duyurdu.

Peşmerge ve PKK çatıştı, Ankara ile KDP’nin işbirliği arttı

Operasyonun ardından yaz aylarında Türkiye, sınırından yaklaşık 15 kilometre güneye ilerleyerek Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) kontrolündeki bölgede 10’dan fazla geçici üs kurmuş; Irak merkezi yönetimi operasyonlara “egemenlik haklarının ihlâli” diyerek tepki göstermişti.

Türk ordusunun geçici olarak kurduğu üslerin yanı sıra Peşmerge de yeni kontrol noktaları oluşturarak bölgedeki varlığını güçlendirmişti.

Türk Dışişleri Bakanlığı’nda Irak’la ilgili çalışmalar yürüten bir diplomatın verdiği bilgiye göre, bölgede istikrarı sağlamak isteyen IKBY’nin iktidardaki partisi Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) yaz ayları boyunca süren operasyon sırasında Ankara ile işbirliğine gitti.

Aynı zamanda Bağdat’taki merkezi yönetime bağlı Irak ordusu ile İran’ın desteklediği milis güçler de İran sınırındaki bölgeye girince, PKK güçlerini batıya doğru kaydırdı.

IKBY’li yetkililer, bölgede egemenlik haklarının ihlâl edilmemesi; bir başka deyişle Türkiye’nin operasyonlarına son vermesi ve İran müdahalesinin engellenmesi için PKK’nın da bölgeden çekilmesi gerektiğine yönelik açıklamalar yaptı.

BBC Türkçe’ye bilgi veren güvenlik yetkilisi, PKK’nın yeni üs bölgeleri kurmak için Gara bölgesinde çalışma yürüttüğünü; aynı zamanda buralardan Türkiye’ye sızma girişimleri olduğuna yönelik istihbarat bilgileri aldıklarını; operasyonları bu sebeple sıklaştırdıklarını söyledi.

Yaz aylarında Türkiye’nin Irak’ın kuzeyindeki hava operasyonları sebebiyle IKBY topraklarındaki dağlık bölgede batıya doğru ilerleyen PKK’lilerle Peşmerge arasında çatışmalar yaşanmış ve IKBY Başbakanı Masrur Barzani, üç Peşmerge’nin hayatını kaybettiğini bildirmişti.

Ekim ayında da IKBY, PKK’yi Duhok’taki Peşmerge güçlerine saldırmakla suçlamış ve bölgedeki varlığını güçlendirmeye başlamıştı.

9 Ekim’de de PKK’ye bağlı grupların bölgede en güçlü olduğu yerlerden biri olan Sincar’la ilgili Bağdat ve Erbil hükümetleri arasında bir anlaşma imzalanmış; bu anlaşmaya göre PKK’ye bağlı güçlerin bölgeden çekilmesi ve iki hükümetin ortaklaşa oluşturacağı bir askeri birliğin Sincar’da güvenliği sağlamasına karar verilmişti.

PKK, hem bu karara hem de Duhok’ta oluşturulan kontrol noktalarına “Türkiye’nin operasyonlarına yardımcı olduğu” gerekçesiyle tepki göstermişti.

Yıl sonunda da Çukurca’nın güneybatısında, Türkiye sınırına yaklaşık 15 kilometre mesafedeki Duhok’un Amedi kasabası yakınlarında Peşmerge ile PKK arasında birkaç gün süren küçük çaplı çatışmalar yaşandı.

İki taraftan da kayıplar verilen çatışmaların sonucunda Peşmerge, tutukladığı 6 YPG’liyi Suriye’ye dönmeleri kaydıyla serbest bıraktı.

Akar’ın Irak ziyareti sonrası operasyon başladı

Irak’taki Bağdat ve Erbil hükümetlerinin PKK’ya yönelik politikasında bir yakınlaşma olduğunu düşünen Türk hükümeti de, Irak’ın kuzeyinde bir yıl dolmadan ikinci geniş çaplı operasyonu başlatmak için adım attı.

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve Genelkurmay Başkanı Yaşar Güler, 18 Ocak’ta Bağdat’a giderek Iraklı üst düzey yetkililerle görüşmeler yaptı. Akar ve Güler, Bağdat’ın ardından Erbil’e giderek “terörle mücadelede işbirliğini” görüştü.

Görüşmelerin ardından Akar, “Önümüzdeki dönemde iş birliğimizin gerçekleşmesi ve bununla alakalı uygun mekanizmaları kurmak suretiyle Türkiye-Irak, Türkiye-Erbil arasındaki iş birliği terörle mücadele konusunda çok önemli birtakım gelişmelere sebep olabilecek. Bu konuda tarafların istekli olduğunu gördük” açıklaması yaptı.

O dönem Türk basınında bu ziyaretin Sincar’a operasyon hazırlığı olduğu yazılsa da Akar, “Teröristlerin özellikle Sincar çevresinden tamamen ayrılmadığına dair bilgilerimiz var. Bu konuda özellikle Bağdat yönetimi, herhangi bir şekilde bizden yardım, destek isterlerse bunu da sağlamaya hazır olduğumuzu kendilerine ifade ettik” demekle yetindi.

10 Şubat gecesi de Pençe-Kartal 2 adı verilen operasyon, PKK’nin son operasyonlar sonrası yoğun olarak konuşlandığı belirtilen Gara bölgesinde başladı.

Türkiye, Suriye’de IŞİD’le mücadele eden Suriye Demokratik Güçleri’nin omurgası niteliğindeki YPG’ye verdiği destekten dolayı ABD yönetimine sert eleştiriler getiriyor. Washington ve Ankara arasında son yıllarda yaşanan gerilimin temel noktalarından birini bu destek oluşturuyor.

ABD Dışişleri Bakanlığı’nın “Eğer PKK tarafından gerçekleştirildiği doğrulanırsa, en şiddetli şekilde kınıyoruz” açıklaması da Ankara’da tepkiyle karşılandı.

Ankara, İran’da Gara operasyonuna yönelik olumsuz bir duruş olduğu görüşünde. Buna göre Tahran, Türkiye’nin askerlerini bölgeden operasyon sonrası da çekmeyerek Musul’a inmeyi ve orada kalıcı hale gelmeyi hedeflediğini düşünüyor.

About Author

Ahmet

Ahmet

Related Articles

TÜM HABERLER