A3 Haber

Radyoloji çalışanları: Haklarımızdan, sağlığımızdan ve şua iznimizden vazgeçmeyeceğiz

Radyoloji çalışanları: Haklarımızdan, sağlığımızdan ve şua iznimizden vazgeçmeyeceğiz

Radyoloji çalışanları: Haklarımızdan, sağlığımızdan ve şua iznimizden vazgeçmeyeceğiz
Kasım 08
15:38 2022

İzmir’de radyoloji çalışanları, sorun ve taleplerini dile getirerek, “Sağlığımızdan ve haklarımızdan vazgeçmeyeceğiz” dedi.

İzmir’de sağlık emekçilerinin destek verdiği eylemde radyoloji çalışanları sorun ve taleplerini seslendirdi. Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi AMATEM binası önünde buluşan sağlık emekçileri, “Sağlığımızdan ve haklarımızdan vazgeçmeyeceğiz” dedi.

Açıklamada, “Radyasyon vitamin değildir”, “Sağlıkta ticaret ölüm demektir”, “Çalışırken ölmek istemiyoruz” sloganları atılırken, açıklamayı kitle adına TÜMRAD-DER İzmir Temsilcisi Ertuğrul Özarslan okudu.

Özarslan, “Biz radyasyon çalışanlarının ortalama insan ömründen 16 yıl daha az ömür sürdürdüğümüz bilimsel bir gerçek iken, sağlıkta intihar eğilimi en yüksek 3 meslek gurubundan birinin de biz radyasyon çalışanları olduğunu bile bile haklarımızı hâlâ gasbetmeye devam ediyorsunuz. Gerekçenizi AB normlarına uyumla açıklıyorsunuz. Tekniker başına düşen hasta yoğunluğuna gelince AB normu tanımıyorsunuz” dedi.

Nitelikli, ulaşılabilir, eşit ve ücretsiz sağlık hakkının, herkesin olduğu gibi radyasyon çalışanlarının da en temel en insani hakkı olduğunu söyleyen Özarslan, “Hiçbir zaman sağlığımızdan, haklarımızdan vazgeçmeyeceğiz. Şua iznimizin budanmasına da kaldırılmasına da hayır diyoruz. Ama’sız, fakatsız, bizden aldığınız tüm haklarımızı da geri istiyoruz” diye konuştu.

İzmir Tabip Odası Başkanı Süleyman Kaynak, “Buraya gelişimiz bir kutlama değil, radyasyona maruz kalarak hayatını kaybeden meslektaşlarımız için de buradayız. Radyasyon ölümcül bir enerji kaynağıdır. Bu kaynakla yüz yüze kalan tüm radyasyon çalışanları, hem bir yandan çalışma şartlarını kötüleştirerek bir yandan da şua izinlerine dokunulması kabul edilemez” diye konuştu.

TÜMRAD-DER’in açıklamasının tamamı şöyle:

Alman fizikçi. Wilhelm Conrad Röntgen, 08.11.1895 yılında Röntgen ışınlarını bulmuştur. Wilhelm Conrad Röntgen buluşu üzerinde çalışmalarını sürdürürken bilinmezliğine dayanarak adını verdiği X IŞINLARINA gereğinden fazla maruz kalınca parmaklarını kaybetti. 1896 da ise el grafileriyle tıp alanında kullanılabileceği anlaşılınca kendisinin ilk söylediği “ÖLÜMÜMÜ GÖRDÜM” olmuştur.

Bilimsel çalışmalarla X IŞINININ dolayısıyla radyasyonun tıp alanında teşhis ve tedavide “FAYDANIN ZARARDAN ÇOK OLMASI” halinde kullanılması uygun bulunarak Radyasyondan korunmada, bütün faktörlerin değerlendirilerek en gerekli hallerde mümkün olan en düşük dozun alınmasının sağlanması yani ALARA prensibi kabul edilmiştir.

Ülkemizin de kabul ettiği bu “ALARA” prensibine rağmen ne acıdır ki 70’li yıllardan itibaren adım adım başlayan sağlığın piyasalaştırılmasına paralel olarak radyasyon alanlarında çalışanların ve bu alandan sağlık hizmeti alan insanların sağlığı ötelenerek kâr hırsıyla kullanılmaya başlanmıştır.

Sağlık alanında ilk hizmet alımı, taşeronlaştırma ve özelleştirme en kârlı alan olduğu için Radyasyon ünitelerinde olmuştur. Radyasyon çalışanı için “Yoğun iş, ucuz emek, sağlığın bozulmasının başlangıcıdır.

Bunu hücrelerimizdeki protein yıkımını önlemek – sağlıklı hücrelerin yenilemesine destek olmak için, her gün düzenli olarak verilen Süt-Yoğurt hakkımızın elimizden alınması izledi.

Akademik gelişime açık nitelikli LİSANS EĞİTİMİ veren okullar sözü verilmesine rağmen verilen sözler tutulmadı.

Avrupa’da tekniker başına günlük 15-25 hastaya 40-50 çekim yapılırken ülkemizde ise tekniker başına günlük 80-120 hastaya 300’ün üzerinde çekim yapılmaktadır. En acısı da yılda 2 kez yapılan göstermelik kalite denetlemelerinde “Hastaları çekim odalarına tek tek alıyorsunuz değil mi?” diye kendilerinin de inanmadığı cevabı ortada sorular soruluyor. Oysa ki bir hastaya 6 ila 10 dk ayrılması gerekirken bizler 1 dakika bile ayırmakta zorlanıyoruz. Yetkililere soruyorum nitelikli 300 çekim bir iş gününe sığar mı? İyonize radyasyonun çekim odalarının havasını OZON başta olmak üzere zehirli gazlara çevirdiği ve gün boyu bu havayı solumak zorunda olduğumuz hep göz ardı ediliyor…

Biz RADYASYON ÇALIŞANLARI’nın ortalama insan ömründen 16 yıl daha az ömür sürdürdüğümüz bilimsel bir gerçek iken, sağlıkta intihar eğilimi en yüksek 3 meslek gurubundan birinin de biz Radyasyon Çalışanları olduğunu bile bile haklarımızı hâlâ gasp-etmeye devam ediyorsunuz. Gerekçenizi AB normlarına uyumla açıklıyorsunuz. Tekniker başına düşen hasta yoğunluğuna gelince AB normu tanımıyorsunuz…

Yoğun iş temposuyla çalışmamıza rağmen 5 saat çalışmamızı 7 saate çıkardınız. Böylece % 40 daha fazla İyonize radyasyona maruz kalmaya mahkûm edildik. Yetmedi istihdam eksikliği nedeniyle nöbet parası kandırmacasıyla fazla mesai yapmak zorunda bırakıldık.

Daha çok İyonize Radyasyona maruz kalarak geleceğimize genetik hastalıkları miras bırakmamıza, Yaşadığımız sürece kanser başta olmak üzere, birçok kronik hastalıklarla yaşamamıza göz yumuldu.

Dünya Sağlık Teşkilatı, Uluslararası Çalışma Örgütünce Riski yüksek Meslekler olarak tanımlanan Radyasyon Çalışanlarının bugüne kadar çalışma ortamlarında uluslararası standartlara uygun iyileştirmelerde emekliliğe yansıyan radyasyon riskini içeren ücretlendirmeler de yapılmadı.

Fiili Hizmetlerimiz 365 gün üzerinden her yıl 3Aydı (90 gün). İş günü üzerinden hesaplanarak 40 ila 50 güne düşürülerek 4 yılda 1 yıl yerine, 10 yılda 1 yıl fiili hizmete mahkum edildik.

Erken emeklilik hakkımız elimizden alınarak yaş haddine bağlandı. Mezarda emeklilik reva görüldü…

“RADYASYON VİTAMİN DEĞİLDİR” diye haykırırken iyonize radyasyon alanlarında çalıştığımız halde 5 Yılı geçen Fiili hizmetlerimiz de artık sayılmıyor. Mahkemelerin çelişkili kararları da bir başka sorun…

Özellikli birim ve Acile verdiğimiz hizmetlerimiz yok sayıldı. Verdikleri Acil fakını da icra yoluyla geri alarak Acil Polikliniklerinde verdiğimiz sağlık sunumu angaryaya çevrildi.

30 binin üzerinde meslektaşımız Kamu hastanelerinde ihtiyaç olmasına rağmen istihdam edilmiyor. Bu arkadaşlarımız ya atanmayı bekliyorlar ya eğitimleri dışında işlerde çalışıyorlar ya da Özel hastanelerin insafına terkedilerek yoksulluk sınırının altında asgari ücretle çalışmaya mahkûm bırakılıyorlar.

Performans, teşvik vb adaletsiz ek ödemelerle ekip çalışmasını bölmek istiyorlar. Hekiminden hemşiresine, Sağlık temizlik işçisine kadar Sağlık sunumunun bir EKİP İŞİ olduğunu ve EK ÖDEME değil, emekliliğe yansıyan insanca yaşayacak TEK ÖDEME diye bir kere daha hatırlatıyoruz.

Nitelikli, Ulaşılabilir, Eşit ve Ücretsiz Sağlık hakkı, sağlıklı yaşam hakkı bir ihsan, bir lütuf değil, herkesin olduğu gibi radyasyon çalışanlarının da en temel en insani hakkıdır. Sağlıklı yaşam hakkımızı da elimizden aldınız.

Son 20 yılda. Evet son 20 yılda SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM adı altında reform diye ballandıra ballandıra anlatığınız sistem SAĞLIKTA KÖTÜRÜM sistemi olmuştur.

Bu kötürüm sistemden en çok etkilenen, hak kaybına uğrayan da biz Radyasyon Çalışanları olduk.

Bu yüzden:

Özel sektörün, Şehir hastanelerin rantçı, ucuz emek sömürüsüne… “Paran kadar sağlık, paran kadar yaşa” dayatmasına karşı çıkıyor, ısrarla; “Sağlık en temel en insani haktır, satılamaz özelleştirilemez” diyoruz.

Pandemi şartlarında fedakârca çalışan, çalışırken hastalanan, ölen Radyasyon Çalışanlarına PANDEMİ SONRASI ödülünüzün şimdi de ŞUA İZİNLERİMİZİ önce kısıtlamak sonra da kaldırmak olduğunu biliyoruz.

Evet bugüne kadar haklarımızı gasp-etmekle yetinmediniz, Ucuz emek yaratarak bizleri piyasanın insafına bıraktınız. Şimdi de ŞUA İZNİMİZE GÖZ DİKTİNİZ.

Buradan yetkililere sesleniyoruz.

Çalışma şartlarımızın ağırlığı/yoğunluğu, riskin yüksekliği aleni ortadayken bilimsel verilere dayanarak iyonize radyasyonun zararlı etkilerinden ARINMAK İÇİN yıl içinde kullandığımız vazgeçilmez en temel hakkımız SAĞLIK İZNİMİZİ (ŞUA İZNİMİZİ) işgünü/saat hesabıyla önce azaltmak, sonra da ilk fırsatta kaldırmak için anayasayı-kanunları ve en önemlisi de biz radyasyon çalışanlarının sağlığını yok sayarak yönetmelikler, genelgeler çıkardınız… Şua İznimizi kısıtlayamayacaksınız. ŞUA İZNİMİZİ kaldıramayacaksınız! İzin vermeyeceğiz!

Biz Radyasyon Çalışanları tıbbın gören gözüyüz!

Biz Radyasyon Çalışanları Halka Teşhis ve tedaviyi sunan Sağlık ekibinin vazgeçilmez parçasıyız

Biz İyonize Radyasyonun zararlarını bile bile yetersiz ve yoğun çalışma şartlarında halkın sağlığı için kendini feda eden bir meslek gurubuyuz.

HİÇBİR ZAMAN SAĞLIĞIMIZDAN, HAKLARIMIZDAN VAZGEÇMEYECEĞİZ.

About Author

Ahmet

Ahmet

Related Articles

TÜM HABERLER