Suriye’de istediğini bulamayan, birbiri ardına gelen iflas haberleriyle sarsılan havuz medyası, bugünden itibaren yeni bir ufka yelken açtı: Libya.

Tayyip Erdoğan’ın yönetiminde Türkiye’nin uluslararası alanda ne kadar önemli bir ülke olduğunu kanıtlayacaklar ya…

Haberi şu spot ile veriyorlar: “Türkiye ile Libya arasında imzalanan mutabakatla, iki ülke Akdeniz’de komşu oldu. Mutabakatla birlikte Yunanistan ve Güney Kıbrıs’ın Akdeniz’deki hukuka aykırı girişimlerine son verilecek.”

Haberi böyle okuyunca herkes çok güçlü olduğumuzu, yeni bir diplomatik başarı elde ettiğimizi düşünebilir.

Ancak soruyu şöyle sormamız gerekiyor: Libya’da hükümet var mı?

Aslında Libya’da bir değil iki hükümet var.

İlki Türkiye’nin anlaşmaya vardığı Ulusal Mutabakat Hükümeti… Merkezi Trablus’ta olan hükümeti BM, bazı AB ülkeleri, Türkiye ve Katar destekliyor. (Haritada mavi bölge.)

Tobruk merkezli Temsilciler Meclisi ise Rusya, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri ve Fransa tarafından destek görüyor. Meclis ve Libya Ulusal Ordusu, Türkiye karşıtı General Hafter’in darbesi sonrası kuruldu. (Haritada kırmızı bölge)

Ülkenin güneyinde ise şu anda Hafter ile işbirliği içerisindeki yarı özerk Tebu halkı var. (Haritada yeşil bölge)

Haritaya bakıldığında bile Türkiye karşıtı Hafter’in ülkenin yüzde 90’ında etkili olduğu ve başkent Bingazi’yi ele geçirmek için Nisan ayından itibaren hareket halinde olduğu net olarak görülebilir.

Libya’da Türkiye’nin önemli bir açmazı daha var: Rusya.

Türkiye, Ulusal Mutabakat Hükümetini Katar ile beraber desteklerken; Rusya Hafter’in yanında. Hafter’e destek veren Mısır ile de dirsek temasında.

Putin, Suriye İdlib’teki sorunun çözülmesi için Ankara’ya baskı yapmayı sürdürüyor. Ankara da Suriye’de konuşlanan bazı cihatçıları Libya’ya göndererek sorunu ötelemeye çalışıyor.

Putin de önceliğini Suriye’ye verdiği için Ankara’nın Libya tasarrufuna şimdilik ses çıkarmıyor. Ama süreç içerisinde Putin’in bu konuyu öne çıkaracağı kesin.

Çünkü o cihatçıların önemli bölümü Putin’in Rusya’dan kovduğu Çeçenler ve Abhazlar’dan oluşuyor.

Son yıllarda Türkiye ile kriz kelimeleri sürekli yan yana kullanılıyor. Şimdi de NATO’da bir Türkiye krizi var. Yine ABD ile.

Bakalım o kriz nasıl aşılacak?