A3 Haber

Acele kamulaştırmaya şeytan karışır: İşte AKP’nin ‘dörtnala kamulaştırma’ performansı!

Acele kamulaştırmaya şeytan karışır: İşte AKP’nin ‘dörtnala kamulaştırma’ performansı!

Acele kamulaştırmaya şeytan karışır: İşte AKP’nin ‘dörtnala kamulaştırma’ performansı!
Ocak 02
14:47 2020

AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, yeni bir “acele kamulaştırma” kararına imza attı. Özel şirketler tarafından inşa edilen bazı enerji santralleri için, bu firmaların istediği yerler “acele kamulaştırıldı.”

Erdoğan’ın imzaladığı kararlar Resmi Gazete’de yayımlandı.

Bu son kararlar, “acele kamulaştırma” kavramını bir kez daha gündeme getirdi.

Acele kamulaştırma, aslında yasayla düzenlenen ve istisnai olarak kullanılan bir uygulama. Ancak AKP iktidarında, bu istisnai ve özel uygulama, adeta “kural” haline gelmiş durumda. Özel ya da tüzel kişilere ait kimi alanlara “acele kamulaştırma” adı altında el konuluyor. El konulan alanlar, bazen enerji şirketlerine, kimi zaman yol firmalarına teslim ediliyor. Bir başka deyişle büyük şirketler, dev firmalar, “hatırlı” patronlar istedikleri arazi, arsa ya da alanları, devlet eliyle ve “acele kamulaştırma” kılıfıyla elde ediyor.

Yasal mevzuat ne diyor?

Eskiden İstimlak Kanunu diye bir kanun vardı. 1956’da kabul edilen bir kanundu. Ancak 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu çıkınca, İstimlak Kanunu yürürlükten kalktı. Şimdi geçerli olan 2942 sayı Kamulaştırma Kanunu.

Bizim konumuz, bu 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 27’nci maddesi: Acele kamulaştırma.

Yani AKP’nin 17 yıldır yol ve yordam eylediği, istisnai olmaktan çıkarıp kural haline getirdiği, aslında delik deşik ettiği madde.

Madde gayet açık. Acele kamulaştırma yapılabilmesi için kimi koşulların var olması gerekir. Bakalım:

Acele kamulaştırma

Madde 27 – 3634 sayılı Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanununun uygulanmasında yurt savunması ihtiyacına veya aceleliğine Bakanlar Kurulunca karar alınacak hallerde veya özel kanunlarla öngörülen olağanüstü durumlarda gerekli olan taşınmaz malların kamulaştırılmasında, kıymet takdiri dışındaki işlemler sonradan tamamlanmak üzere, ilgili idarenin istemi ile mahkemece yedi gün içinde o taşınmaz malın 11 ve 12’nci madde esasları dairesinde ve 15’inci madde uyarınca seçilecek bilirkişilerce tespit edilecek değeri, idare tarafından mal sahibi adına milli bir bankaya yatırılarak o taşınmaz mala el konulabilir.

Zor mekanizmasıyla el koyma…

Görüldüğü üzere “acele kamulaştırma” için kamunun üstün yararı gerekiyor, yurt savunması ihtiyacı veya aceleliğine Bakanlar Kurulu’nun karar vermesi gerekiyor. İstisnai bir durum olduğu son derece açık.

Oysa… “Acele kamulaştırma” adı altında bir zor kullanma mekanizması kurulmuş durumda. AKP, bugüne kadar gelip geçen iktidarlar arasında bu “zor mekanizmasını” en çok ve sık kullanan iktidar.

İşte AKP’nin “acele kamulaştırma” performansı!

Yarım asır önce çıkartılan İstimlak Kanunu’nun “acele kamulaştırma” maddesi ilk kez 1978’de kullanılıyor. Daha sonra bu kanunun yerine ikame edilen Kamulaştırma Yasası devreye giriyor.

1956-1983 arası 5 acele kamulaştırma varken… 1983-2004 arası 11 acele kamulaştırma yapılmışken… AKP’nin iktidarda olduğu 2004-2013 arası 584 acele kamulaştırma yapılıyor. 2013’ten sonra acele kamulaştırma uygulaması, istisna olmaktan çıkartılıp neredeyse bir kural haline getiriliyor. AKP iktidarı yaklaşık 1700 civarında acele kamulaştırma kararı alıyor ve uyguluyor.

Yıllardır insanların nasıl yoksullaştırıldığının, mülksüzleştirilerek muhtaç hale getirildiğinin türlü çeşitli örneklerini görüyoruz. Sırf karınlarını doyurmak, bir ilaç alabilmek, bir somun ekmeğe, belki bir kitaba sahip olmak, belki de çocuğunun okul masrafını karşılamak için, köle ticaretine kurban edildiğini gözlemliyoruz.

Mülksüzleştirmenin iktidarını, tüm şiddet ve dehşetiyle yaşıyoruz hep birlikte.

Mülksüzleştirme… Eskilerin deyişiyle: İlhak.

İlhakın diplomasideki karşılığı: Bir devletin kendisine ait olmayan topraklar üzerinde resmen egemenliğini ilan etmesi.

Günümüzde de öyle değil mi? Sırtını AKP iktidarına, dinselleştirme politikalarına ve polis gücüne dayayan bir sermaye grubu, türlü çeşitli yöntemlerle istediği arsa,arazi ve alanları “ilhak” edebiliyor. Yırca’nın zeytin ağaçlarını, Karaburun’un el değmemiş koylarını, Çal Dağı’nın kızılçam ormanlarını “ilhak” edebiliyor.

Yani… Orada yaşayan insanları mülksüzleştiriyor. Yoksullaştırıyor. Muhtaç hale getiriyor. Zorbaca ve arsızca…

İlhak etmek, el koymak, mülksüzleştirmek: Özel mülkiyetin ve sınıfların ortaya çıkışının tarihi kadar eski. Kapitalizmin tarihi de zaten, insanlığın yaşadığı en modern ilhak ve mülksüzleştirme tarihi değil mi?

Karl Marx, kapitalizmin ortaya çıkışını, sermayenin ilk birikimini; mülksüzleştirme teorisiyle anlatır. İngiliz sosyal kuramcı David Harvey de mülksüzleştirmenin sadece sermayenin ilk birikiminin gerçekleştiği eski zamanlara özgü olmadığını, günümüzde de sermaye birikiminin geriye düşmemesi için mülksüzleştirme yoluyla birikim sağlanmaya devam edildiğini öne sürer.

AKP iktidarı da 12 yıldır “özelleştirme”, “acele kamulaştırma”, “hibe” gibi yöntemlerle, bu ilhak ekonomisini, mülksüzleştirme ekonomisini, el koyma ekonomisini gayet canlı tutuyor. Halk yoksullaşırken, sermaye birikiyor.

Yasamadan, yürütmeden, yargıdan, polisten, adliyeden gelen gücünü kullanıyor ve her türlü baskıyı, zoru, şiddeti, rıza imal etmeyi sürdürerek, mülksüzleştiriyor.

Sermaye sınıfının siyasal örgütü olarak AKP, gerek eski ve köklü sermaye gruplarına, gerek çokuluslu sermaye gruplarına, gerekse de kendi yarattığı, palazlandırdığı yandaş grupçuklara her türlü avantajı, kolaylığı, “tımarı” sağlıyor.

Yoksul köylünün toprağına “acele kamulaştırma” yoluyla el konulması da, kamunun ortak malı olan ormanların, derelerin, limanların, kıyıların, fabrikaların “özelleştirme” yoluyla sermaye gruplarına devredilmesi de… Hepsi birer “mülksüzleştirme” operasyonu. Torba yasalarda oylanan yeni düzenlemeler, o düzenlemelere oy vermek için kalkan eller hepsi “mülksüzleştirme” için.

Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, bir mülksüzleştirme merkezi. Acele kamulaştırma kararı alan eskinin Bakanlar Kurulu toplantıları, şimdinin Cumhurbaşkanlığı imzaları birer mülksüzleştirme mabedi.

Neden “acele kamulaştırma?”

Aceleleri var, evet… Yangından mal kaçırmak zorundalar… Bir an önce yağmalamak, bir an önce talan etmek istiyorlar. Kârlarına daha çok kâr, kasalarına daha çok para katmak istiyorlar. Varlık nedenleri bu!

Acele değil, dörtnala kamulaştırma!

Rakamlara bakılırsa, AKP’ninki “acele kamulaştırma” bile değil; adeta dörtnala kamulaştırma!

Ve yoksullaşan insanlar… Giderek daha çok muhtaç hale gelen, her türlü aşağılanmayı, insan onuruna yakışmayan koşullarda çalışmayı istemeden de olsa kabul etmeye mahkum ve mecbur bırakılan insanlar…

Sormasınlar, sorgulamasınlar, itiraz edemesinler, hayır diyemesinler diye, biat etsinler ve kendilerine sunulan sadakayla idare etsinler diye; hayatlarının her milimetrekaresi dinselleştirilen, türbanlaştırılan, imam hatipleştirilen insanlar…

***

Üç kaynaktan söz ederek bitireyim.

  • Bu yazıyı yazarken bana ilham veren bir kitap. 2014’te basılan “Mülksüzleştirmenin Yönetimi” adlı kitap, “2000’lerde Türkiye’de Devlet ve Kamu Yönetimi” alt başlığını taşıyor. Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü’nde akademik çalışmalarını sürdüren Ayşegül Sabuktay’ın bir verimi olan ve NotaBene Yayınları etiketiyle yayınlanan bu kitap, AKP iktidarında “mülksüzleştirme yoluyla yoksullaştırmayı” ve “mülksüzleştirme yoluyla sermaye birikimini” rakamlarla, tablolarla gözler önüne seriyor.
  • İkinci bir kitap, yine aynı yayınevinin 2018’de bastığı “İlkel Birikim ve Acele Kamulaştırma” adlı kitap. Özay Göztepe imzalı bu kitapta, Türkiye’deki acele kamulaştırma uygulamalarını titizlikle inceliyor.
  • Mutlaka göz atmanızı önerdiğim bir başka kaynak da bir internet sitesi. Bu site, sermaye-iktidar ilişkileri üzerine kolektif veri derleme ve haritalama çalışması. mulksuzlestirme.org adresinden inceleyebileceğiniz ve son derece ilginç ilişki ağlarını görebileceğiniz görsel bir platform. Kolektif bir çalışma olan bu site, “Devlet kurumları ile şirketler arasında müşterek varlıklarımızı elimizden alan ne tür ortaklıklar kuruluyor” sorusuna yanıt veriliyor. Ve mülksüzleştirme tarihine çeşitli notlar düşüyor.

 

 

 

About Author

Ahmet Çınar

Ahmet Çınar

Related Articles

TÜM HABERLER