A3 Haber

Prof. Dr. İzzettin Önder: AKP’nin söylemi ve ekonomik gidişat intiharı tetikliyor

Prof. Dr. İzzettin Önder: AKP’nin söylemi ve ekonomik gidişat intiharı tetikliyor

Prof. Dr. İzzettin Önder: AKP’nin söylemi ve ekonomik gidişat intiharı tetikliyor
Şubat 27
13:57 2020

AKP iktidarının söylemi ve uyguladığı ekonomi politikaları sonucunda insanların çaresiz bırakıldığını belirten İktisatçı Prof. Dr. İzzettin Önder, neoliberal politikalar sonucunda inşa edilen düzenin ve ekonomik gidişatın intiharları tetiklediğini söyledi.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı verilere göre 2018 yılında 3 bin 161 kişi intihar ederek yaşamını sonlandırdı. TÜİK henüz 2019 yılı intihar raporunu açıklamazken, ekonomik kriz ve yarattığı işsizlik ile yoksulluk sonucu hem 2019’da hem de 2020 yılının ilk iki ayında sayısız intihar vakası kaydedildi.

2019’da siyanürle toplu intiharlar gündeme gelirken, 2020’de de son haftalarda intihar sayısında artış yaşandı. Sadece 22 ve 24 Şubat günlerinde en az 14 kişi yaşamına son verdi.

İktisatçı Prof. Dr. İzzettin Önder, büyük şehirlerde işsizliğin sıkışmışlık hissi yaratığını söyleyerek kentleşmenin toplumsal dokuyu ve bireyin kişiliğini zedelediğini dile getirdi. Önder, iktidarın ise iç ve dış politikaları sonucunda bu değişim ve kopuşta doğrudan rolü olduğunu ifade etti. Önder, neoliberal anlayışa göre inşa edilen kentlerin bireyin toplumla olan ilişkisini bozduğunu ve toplumsal birlikteliği oluşturan kodların değişimden kaynaklı intiharların arttığını söyledi.

“Geleneğimiz yok, en zayıf halka biziz”

Devlet ve iktidarın insanları korumaya yönelik mekanizmalar yaratmadığını kaydeden Önder, yapılan kamu çalışmalarının altında siyasi çıkar güdüsü yattığını dile getirdi. Mezopotamya Ajansı’na konuşan Önder, şu değerlendirmeyi yaptı:

Asgari ücretin giderek azalması, insan emeğinin değerinin giderek azalması, sigorta sisteminin giderek erimesi rastlantısal değil. Bunlar sadece siyasilerin çıkara dönük politikaları ile doğrudan ilgilidir. Aynı zamanda bu bir sistem sorunudur. Çok daha yukarı çıkıp bakarsak, kapitalizm çöküyor. Ama bu çökme dediğim 3-5 senelik değil, belki 300 sene 500 sene alacak. Bu çöküş ara ara manevra yapacak. Ancak, çöküş sürecek. Dünyanın bütününde yaşanan bir hastalık haline geldi. Avrupa ülkeleri ve ABD’de sosyal hizmetler yavaş yavaş çöküyor. Sosyal güvenlik çemberleri daraltılıyor. Hizmetler azaltılmaya çalışılıyor. Biz onlara görece hem fakiriz, hem de sosyal hizmet düzeyinde bir geleneğimiz yok. Ancak biz bunun en zayıf halkasıyız. Biz derhal çözülebiliyoruz.

AKP iktidarının yargıyı ele aldığını, medyayı ise denetim altında tutarak toplumu yönlendirme çabalarının intiharlar üzerinde etkisi olduğunu belirten Önder, “Yargının bu kadar araçlaştırılması, eğitimin bu kadar çökertilmesi, medyanın bu kadar denetim altına alınması ekonomiyi etkiliyor. Toplumu ayakta tutan ve ilişkileri etkili derecede oluşturan ekonomik gerçekliktir. Ekonomi kötüye gidiyor. Bundan ötürü her şey bozuluyor. Ancak, buna rağmen medya, yargı ve devleti oluşturan diğer mekanizmalar bu gidişatın üstünü kapatmaya çalışıyor. Halkın bilinç düzeyinin artması için gereken çözümlerin üretilmesi gerekiyor” diye konuştu.

“İntiharları doğuran ekonomik gidişat, işsizliktir”

İktidarın söyleminin, hitap tarzının ve politikalarının intiharları tetiklediğini aktaran Önder, intiharların psikolojik nedenlerle meydana gelmediğine işaret ederek şöyle konuştu:

Normal bir toplumda çok istisnai intiharlar olabilir. Ancak, dikkat edilmesi gereken çizgi ise intihar vakalarının sıklığı ele alındığında psikolojiyi ayrı tutmak gerektiğini gösteriyor. İntiharların çaresizlik sonucunda meydana gelmesi bir sonuçtur. Ancak bu sonucu doğuran ise ekonominin gidişatıdır. Yükselen işsizliktir. İktidarın söylemleri, hitap tarzları ve politikaları bireyin psikolojisini bozuyor. Bu mantalite, insanları dışlıyor.

Türkiye ekonomisinin sürekli kötüye doğru evrildiğini ifade eden Önder, sözlerini şöyle sonlandırdı:

Ekonomi iyiye dönük bir refleks de göstermiyor. Rakamlara baktığımızda istatistiklerin çarpıtılması ayrı bir olay. Bu çirkin siyasal bir manevra. Türkiye, esas itibariyle yüksek faiz, düşük kur ve dış dünyada gelişen finans sektörüne bir pazar alanı yaratmaya çalıştı. Türkiye finans sermayesine ve üretilen mallar için bir piyasa yaratmış oldu. Bu ne demektir; Türkiye, sıkışan kapital sistemin Türkiye hacminde bir piyasa yaratmış oldu. Bu piyasa Türkiye’de geçici bir parıltı yarattı. Dolayısıyla gelen üretim üniteleri kâr olarak geriye çıktı. Finans alanı sanayiyi ve yatırım alanını belirler. Biz bunları yabancılara terk ettik. İlk evrede her şey iyiye gidiyordu. Tüneller, metrolar, köprüler o boş kalan firmaların konvansiyonel yaparak, bizim gelecek nesillerimizi borçlandırarak yapıldı. Siyasi iktidar topluma bu yönde hizmeti, iktidar olmak için kullandı ve tuttu. Bu bir siyasi körlük. Bu iktidar bu hizmet adı altında yaptıkları ile iktidar olmamalıydı.

About Author

Uğraş Vatandaş

Uğraş Vatandaş

Related Articles

TÜM HABERLER