A3 Haber

Mercan nakilleri Türkiye’nin tehdit altındaki resiflerini kurtarabilecek mi?

Mercan nakilleri Türkiye’nin tehdit altındaki resiflerini kurtarabilecek mi?

Mercan nakilleri Türkiye’nin tehdit altındaki resiflerini kurtarabilecek mi?
Eylül 25
13:34 2020

Marmara’da deniz canlıları, inşaat projelerinin tehdidi altında. Bilim insanları, onları bu tehditten kurtarmak için deniz hayvanlarını dikkatle yeni yerlerine taşıyor, hayli zor olan mercan nakli için kılı kırk yarıyorlar. Marmara’da sürdürülen bu çabalara dair The Guardian’da Asya Robins imzasıyla yayımlanan içeriği Ayşen Tekşen’in Türkçesiyle paylaşıyoruz.

Asya Robins | Mercanları nakletmek zor bir iştir. Marmara Denizi’nde, İstanbul’dan tekneyle 40 dakika uzaklıkta tablo güzelliğinde bir takımada olan Prens Adalarının etrafındaki mercanları korumak gibi devasa bir görev üstlenmiş olan küçük gönüllü grubunun üyesi Serço Ekşiyan, “30 metreye dalmak ve mercanı kaya üzerindeki, yüzlerce yıl yaşamasını umduğumuz, en doğru yere nakletmek için yalnızca 20 dakikamız var” diyor.

Karadeniz ve Akdeniz sularının buluştuğu Marmara Denizi, yakınlardaki emlak geliştirme projesinin saldırısı nedeniyle varlığı tehdit altında olan 24 yumuşak (Alcyonacea) mercan türünü barındırıyor. Yok olma tehdidi altındaki türler arasında yelpaze mercanı, deniz teleği, deniz kırbacı ve bazı kırmızı ve sarı yumuşak mercan türleri de bulunuyor.

İstanbul Üniversitesi’nde deniz biyoloğu ve nakil projesinin lideri Dr. Eda Topçu, “Bu mercanlardan çoğunu Akdeniz havzası dışında asla göremezsiniz. Doğuya gittikçe daha derin sulara inerler. Onları Prens Adaları kıyılarında görebilmemiz bir mucize” diyor. Topçu, deniz yaşamı için güvenli üreme ve beslenme ortamları sağladıklarından, bu mercanların deniz ekosistemlerinin devamı için çok önemli olduğunu belirtiyor.

Ekşiyan’ın üyesi olduğu Adalar Denizle Yaşam ve Spor Kulübü Derneği (ADYSK), başta endüstriyel (ve bazen de yasadışı) balıkçı teknelerinin terk ettiği hayalet ağları deniz tabanından temizlemek olmak üzere, kuzey Marmara Denizi’nin ekosistemini canlandırmak ve korumak için 2015 yılından beri bilim insanlarıyla yakın çalışma içinde.

Ancak 2015 sonunda Yassıada kıyısına dökülen tonlarca inşaat molozu büyük bir mercan kolonisini yok ettiğinden beri derneğin işi çok arttı. Yassıada en fazla 1 kilometre uzunlukta minik bir ada ama şu anda bir otel, cami, konferans binası ve müzeye ev sahipliği yapıyor. Ekşiyan, Yassıada sualtı habitatının öncesi ve sonrası fotoğraflarını göstermek için telefonunu çıkarıyor: Altın mercan bezemeleri, kalın tozla kaplı tellere benzeyen tuhaf şekillere dönüşmüş.

2017’de yine Prens Adalarından biri olan ve büyük bir mercan resifinin ortasında yer alan Sivri Adada da yeni arsa üretimi çalışmaları için planlar yapılmaya başlandı. Yassıada’da yaşananların tekrarlanmaması konusunda kararlı olan ekip, deniz biyologları ve Türkiye Bilimsel Teknik ve Araştırma Kurumu (TUBİTAK) ile yakın işbirliği içinde çalışarak mercanları daha güvenli bir yere nakletme işlemine başladı.

İki yılda 280 mercanı 13 km uzaktaki ıssız Tavşan Adası kıyılarına naklettiler. Bu, Türkiye’de gerçekleştirilen ilk mercan nakliydi.

Ekşiyan, “Bir deneme ve yanılma süreciydi. Hiçbirimiz daha önce mercan nakletmemiştik” diyor. Yakındaki bir duvarı sınıf tahtası gibi kullanarak, neredeyse anında kaya gibi sertleştiği için yerinde hazırlanması gereken bir solvent kullanan ekibin nakledilen mercanı mevcut resiflerin içindeki derin bir deniz kayalığının dibindeki bir ızgaraya nasıl sabitlediğini anlatıyor. Tekrar telefonunu çıkararak, ızgaraya yerleştirilemeden yapıştırıcı topaklarına saplanıp kalan üç başarısız mercan nakli fotoğrafı gösteriyor.

Güçlüklere rağmen, 2017’de ilk 90 mercanı naklederken yüzde 90 ve 2019’da kalan 190 mercanı naklederken de yüzde 60 başarı elde etmişler. Grubun kurucu üyesi Volkan Narcı, mercanların yeni resif alt katmanına gayet iyi uyum sağladığını söylüyor. Artık ihtiyaçları olan tek şey korunmak.

Her gün güneyden göçen yeni deniz canlıları Marmara Denizi’ne giriyor. Deniz biyoloğu Dr. Cem Dalyan “Oradaki mercan ağarması ve habitat kaybı nedeniyle ahtapot, kaplumbağa, orfoz ve kılıç balığı gibi pek çok hayvan Akdeniz’den Marmara Denizi’ne geliyor ve bu da Marmara’nın korumamız gereken belli ekosistemler için bir sığınağa dönüştüğü anlamına gelir” diyor.

“Bir anlamda Nuh’un gemisi efsanesi gibi –her türden az sayıda bireyi korumayı başarırsanız onlar çoğalacak ve felaket bittiğinde gelişmeye devam edeceklerdir. Marmara Denizi Nuh’un gemisidir ve tüm Akdeniz’i koruyabilir.”

Bugünlerde ADYSK ekibi Tavşan Adası etrafında avlanma ve demir atma yasağı anlamına gelecek olan bir deniz koruma alanı belirlemek için hükümetle görüşmelerini sürdürüyor. Bu alan, denizi inşaat çalışmasından da koruyacak.

Narcı’ya göre “Mercanlara sağlıklı bir koloniye gelişme şansı verildiğinden emin olmanın tek yolu bu.” Ama soğuk ve sıklıkla anlayışsız Ankara bürokrasisini ikna etme çabaları şimdiye kadar başarısız oldu. Geçtiğimiz günlerde koruma bölgesini destekleyen bin imza için bir kampanya başlattılar ve sonrasında bunu hükümete teslim etmeyi planlıyorlar.
Ama gelecek belirsiz. Ekşiyan ve Narcı, kendileri gibi deniz yaşamını korumak için çalışan ama fonlara erişebilen ve sponsorlardan, hükümetten destek alabilen Healthy Seas ve Ghost Diving gibi Avrupa girişimlerinden söz ediyor. Oysa Adysk’da ikisi de yok. Kulübün sualtı dalış kursları ve serbest çalışma yoluyla bağımsız olarak kendini ayakta tuttuğunu ama acil olarak kalıcı fona ve devlet desteğine ihtiyacı olduğunu söylüyorlar.

Narcı, başta gençler olmak üzere, yerli halkı Marmara Denizi ve içerdiği ekosistemin önemi konusunda eğitmenin önemini vurguluyor. Ekip, bu özel habitatlarla ilgili bilim farkındalığını yaratmak ve insanları deniz yaşamıyla, özellikle de mercanlarla tanıştırmak için Prens Adalarında yerel sivil toplum gruplarıyla birlikte çalışıyor.

Narcı sözlerini şöyle bitirdi: “Oksijenimizin büyük bölümü plankton fotosenteziyle üretiliyor ve bu planktonlar mercan kolonilerinin korunağında yaşıyorlar. Bunu herkese anlatmalıyız yoksa hepimiz havasızlıktan öleceğiz.”

(Çeviri: Ayşen Tekşen) 

About Author

Ahmet

Ahmet

Related Articles

TÜM HABERLER