A3 Haber

Türkiye’den Avrupa’ya kaçan iki sığınmacı anlatıyor: Battaniyelerde oradan geçen bütün insanların kokusu vardı

Türkiye’den Avrupa’ya kaçan iki sığınmacı anlatıyor: Battaniyelerde oradan geçen bütün insanların kokusu vardı

Türkiye’den Avrupa’ya kaçan iki sığınmacı anlatıyor: Battaniyelerde oradan geçen bütün insanların kokusu vardı
Aralık 15
13:14 2020

Uluslararası Göç Örgütünün 2020 göç raporuna göre dünya genelinde göçmen sayısı 272 milyona yükseldi. Savaş, yoksulluk ve şiddet yüzünden ülkelerini terk edenlerin yüzde 52’sinin 18 yaşından küçük olduğu kaydedildi. Avrupa kıtasına geçmek isteyen Ortadoğu ülkelerinde yaşayan insanların sıkça kullandığı geçiş ülkesi Türkiye’dir. İzmir’de çeşitli gazetelerde mesleğini sürdüren Seyhan Uludağ’ın Türkiye’den Avrupa’da geçip sığınma başvurusunda bulunan mültecilerle gerçekleştirdiği iki söyleşiyi paylaşıyoruz…

Kısaca kendinizden bahseder misiniz?

İsmim Y.Y., 28 yaşındayım, sol görüşlü bir ailenin ortanca çocuğuyum. Mesleğim araba tamirciliği, aynı zamanda HDP gençlik kolları üyesiyim. Partimizin yapmış olduğu seçim çalışmalarında aktif siyasette rol aldım. Yapmış olduğum bu siyasi çalışmalarda defalarca polisler tarafından gözaltına alındım, gözaltı süreçlerinde hukuksuzca muameleye maruz kaldım, gözaltı süresi 24 saat olması gerekirken 48 saat hiç bir gerekçe gösterilmeden nezarette kaldım. Bu sürede polisler tarafından küfür, dayak ve onur kırıcı hakaretlere maruz kaldım. Sosyal medya üzerinden yapmış olduğum paylaşımlar gerekçe gösterilerek hakkımda ayrı ayrı üç dava açıldı. Devletin radarına takıldığım için ülkeyi terk etmek zorunda kaldım. Dolayısıyla yaşam özgürlüğüm tehdit, tehlike ve risk altındaydı.

Ülkeden nasıl çıktınız?

Hakkımda yakalama ve tutuklama kararı çıkmadan vizesiz olan Bosna Hersek’e gittim.

Bosna Hersek’ten Avrupa’ya nasıl geçtiniz?

Bosna’da bir insan kaçakçısıyla tanıştım, Avrupa’ya geçebilmek için 6 bin 500 avroya anlaştım, daha sonra 20 kişilik gurup halinde dağlardan günlerce yürüyerek Hırvatistan’dan Zagreb’e ulaştık. Burada beşer kişilik gruplara bölündük. Hırvatistan sınırını geçmek için bir otomobile bindik, o sırada polisler bizi takip ediyormuş, bir süre ilerledikten sonra polisler tarafından yakalanıp nezarete atıldık. Üç gün nezarette kaldıktan sonra ceza evine nakil olduk. Bizi çıplak bir şekilde soyup otur kalk yaptırdılar, cezaevi şartları çok kötüydü ve çok pisti, yemekhane ve duş yeri girilecek halde değildi. 10 gün orda kaldıktan sonra bizi iltica merkezine götürdüler, oradan fırsatını bulup kaçtık.

Hırvatistan’dan İtalya’ya nasıl geçtiniz?

Aynı kaçakçıyla irtibata geçip yerimizi bildirdik, bizi gelip aldılar ve bir eve götürdüler, orada sabahladıktan sonra erken saatte tekrar yola çıktık. Bir saatlik araba yolculuğundan sonra Slovenya sınırına geldik. Araçtan inip yürümeye başladık, iki saat yürüdük. Polis kontrolünü gizli bir şekilde geçtikten sonra İtalya Trieste’ye gittim. İtaya’da sığınma başvurusunda bulundum artık burada yaşıyorum.

“Yunanistan polisi bize diktatörden mi kaçtınız diye sordu”

Sizi tanıyabilir miyiz?

İsmim M.S.B., 1983 İzmir doğumluyum. Babam memur emeklisi, annem ev hanımıdır. MEB bünyesinde bir okulda sınıf öğretmeniydim, evli ve iki kız çocuğu babasıyım.

Türkiye’de yaşadığınız sorunlardan bahseder misiniz?

Her şey 2016 Ağustosunda başladı. 16 gün gözaltında kaldıktan sonra tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldım, hakkımdaki iddianame “FETÖ”ye üye olmaktı. Ben sadece dini sohbetlere katılan biriydim, şimdi ise terörist olmakla suçlanıyorum. Arkadaşlarım, dostlarım tarafından dışlandım ve itibarsızlaştırıldım. İşimden atıldım, uzun süre iş bulamadım. Çok sevdiğim ülkemde yaşam hakkım kalmadığını anladım. Eşimle birlikte ülkeyi terk etme kararı aldık. Yurtdışı yasağımız olduğu için kaçak yollarla gitmek zorundaydık.

Türkiye’den nasıl çıktınız?

Bir insan kaçakçısıyla anlaştık. Gece 1’de Meriç nehrinin kenarına geldik. Bizi karşıya geçirecek olan insan kaçakçısı yeleklerimizi giydirdi. 2 yaşındaki kızım annesinin kucağında uyuyordu. Eşim yelek giyersem kızım uyanır ve ağlar, sesini askerler duyarsa yakalanırız diyerek yelek giymeyi reddetti. 6 yaşındaki kızım benim kucağımda uyuyordu, uyandırdım ve yeleğini giydirdim. Zifiri karanlıkta nereye bastığımızı göremiyorduk, bir birimize tutunarak yürümeye çalışıyorduk. Bota bindik ve karşıya geçtik, bir köye varmak için altı saat yürüdük. Oradaki Yunanistan polis karakoluna teslim olduk.

Yunanistan polisi sizi nasıl karşıladı?

Türkiye’den geldiğimizi söyledik. Kış mevsimi olduğu için hava soğuktu. Çok üşüdüğümüz için bize battaniye, çay ve yiyecek verdiler. Bozuk bir Türkçeyle konuşan polis “diktatörden mi kaçtınız” dedi… Ben sadece gülümsedim. İşlemlerimiz bitti BM toplama kampına sevk ettiler.

Kamp şartları nasıldı? 

Büyük bir oda içinde 80-100 kişilik ranzalar ve büyük bir demir parmaklık vardı. 6 yaşındaki kızım ağlamaya başladı, baba bizi neden hapse attılar diye sordu. Sarıldım ve korkma kızım burada güvendeyiz, birkaç gün bizi misafir edecekler dedim. Afganistan, Somali, Suriye, Irak ve diğer milletlerden insanlar vardı. Çok pis bir yerdi, hazır paketli gıdalar veriyorlardı, yenecek gibi değildi. Battaniyelerde oradan gecen bütün insanların kokusu vardı. Üç gün burada kaldıktan sonra kamp dedikleri yere götürdüler. Sanmıştık ki temiz ve duş alabileceğimiz bir yer olacak ama pek öyle olmadı, orada da bir küçük konteyner içinde 25 kişi dört gece kaldık. Oradan Atina’ya uçakla geçtik. Tanıdık biri bana evini açtı ve beş gece misafir etti. O süre zarfında kiralık ev buldum ve ailemle o eve geçtik. Şimdi burada yaşıyoruz.

Söylemek istediğiniz bir şey var mı?

Çok sevdiğim ülkemden mevcut iktidarın üzerime attığı suçlardan dolayı eşim ve çocuklarımla ülkemi terk ettim, inanıyorum ki bir gün devran döner.

Seyhan Uludağ kimdir? 

1973 Erzurum doğumlu. İzmir Karşıyaka Lisesi mezunu. Narlıdere Gündem gazetesinde editör, köşe yazarlığı, özel haber ve röportajlar ile başladı gazetecilik hayatına. İzmir Gündem gazetesinde koordinatörlük görevini sürdürdü. Ege’nin Sesi sitesinde köşe yazarlığı, özel haber ve röportajlar yaptı. Foça Gazete’de genel yayın yönetmenliği görevini üstlendi.

About Author

Ahmet

Ahmet

Related Articles

TÜM HABERLER