Rusya’nın önde elen mafya liderlerinden Dede Hasan diye bilinen Aslan Usoyan Moskova’da restoran çıkışında öldürüldü.
Rus mafyası olayı Rövşan Canıyev’in planladığını iddia ederek hakkında “ölüm” kararı çıkardı.
Başına 5 milyon dolar ödül konan Rövşan Canıyev 17 Ağustos 2016’de Beşiktaş’ta otelden çıkarken çapraz ateşe tutularak aracında öldürüldü.
İstanbul polisi 8 Ekim 2018’de Rövşan Canıyev’in öldürülmesi olayının azmettiricisi olduğu öne sürülen Lotu Quli lakaplı Nadir Salifov’u yakaladı.

Şu an Türkiye dışında yaşayan “suç örgütü lideri” Sedat Peker, “eski bakan Mehmet Ağar’ın Lotu Quli’nin serbest bırakılması için dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan’ı aradığını iddia etti.
Peker, “Organize şube polisini öldüren, resmî belge var, bu adamı deportu kaldırıp Türkiye’ye getirdi, derin devletimizin başı. Niçin biliyor musunuz, Mübariz Mansimov’u öldürtmesi için. Mübariz yeri (Bodrum Yalıkavak Marina) geri almaya çalışıyor ya…” dedi.

Sedat Peker’in açıklamalarının aksine Lotu Quli lakaplı Azerbaycanlı mafya lideri Nadir Salifov, Türkiye’ye kaçak yollarla ya da sınır dışı kararı kaldırılarak değil, elini kolunu sallayarak Nadir İsmayilov adına düzenlenmiş Azerbaycan resmi pasaportu ile girdiğini “Lotu Quli’ye Mansimov suikastı için önerilen ücret: 25 milyon dolar” başlıklı yazımda anlattım.

Mubariz Mansimov’a suikast düzenlemek için kiralanan Lotu Quli, Türkiye’ye gelmeden önce telefonla Sedat Peker ile görüştü.
Sedat Peker bu görüşmeyi, “Aradı, ben dedi, Türkiye’ye gidiyorum. Türkiye’de biraz kalıp çıkmıştı. Gitme dedim, ben orada yokum, sıkıntı yaşayabilirsin. Dedi, ben güçlüyüm, Mehmet abiyle aram çok iyi, dedi. Geldi, haftası dolmadan öldürüldü…” diye açıkladı.

Lotu Quli lakaplı Nadir Salifov 19 Ağustos 2020’de Antalya’da otelde yemek yerken yakın arkadaşı ve koruması tarafından öldürüldü.
Cinayet zanlısı Khayn Zeyralov ifadesinde “Kendisini hiç sevmiyordum. Birlikte yaşadık, birlikte büyüdük. Kendisinin korumalığını yaptım, yıllarca katlandım. Sevmeye sevmeye bu işi yapmıştım. Sevmediğim için de öldürdüm” dedi.

Lotu Quli lakaplı Nadir Salifov’un cenazesinin Azerbaycan devleti tarafından kabul edilmediği için Türkiye’de toprağa verilmesine karar verildi.
21 Ağustos 2020’de İstanbul’a getirilen Salifov için Büyükçekmece Kuba Camisi’nde cenaze namazı kılındı.
Nadir Salifov’un cenazesi daha sonra Esenyurt’taki Gülbahçe Mezarlığı’na gömüldü.

4 Ekim 2021’de Birgün Gazetesi yazarı Timur Soykan “Mafyanın anıt mezarı” başlıklı yazısında, Nadir Salifov için İstanbul Büyükçekmece Gölü’nün kıyısında Karaağaç Köyü Mezarlığı’nda anıt mezar yapıldığını yazdı.
Fotoğraflar ve video görüntüleri ile desteklenen pek çok kişi ile birlikte benim de ilgili çekti.
Neden sorusuyla başlayan bir dizi soruya yanıt bulabilmek için araştırmaya başladım.

Gazete haberlerine ve Youtube’de Samedov TV adıyla yayın yapan hesaba göre Nadir Salifov gerçekten de İstanbul Esenyurt Gülbahçe Mezarlığı’na defnedilmişti.
Video görüntüleri töreni baştan sona gösteriyordu.
İstanbul Büyükşehir Mezarlıklar Dairesi’nin “Mezar Yeri Sorgulama” başlıklı uygulaması aracılığı ile Nadir Salifov ya da sonradan aldığı pasaportta yazılı ismiyle Nadir İsmayilov adına herhangi bir mezar yeri bulunamadığını gördüm.
Ya başka bir isim ile defnedilmiş ya da iddia edildiği gibi cenaze bir süre sonra Gülbahçe’den çıkarılarak Karaağaç’a götürülmüştü.
Peki bu mümkün müydü?

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Cenaze ve Defin Hizmetleri Yönetmeliği’nin “Mezardan çıkarılarak başka bir yere cenaze nakli” başlıklı 11. maddesi şöyle demektedir:
“İdari ve adli nakli kabirler hariç, defin tarihinden itibaren 5 yıl geçmeden cenazenin nakli yapılamaz. Ancak, cenaze yakının yazılı talibe ve idarenin (belediyenin) de uygun görmesi halinde yapılan idari nakli kabirlerden ise ücret tahsis edilir.”
Nadir Salifov’un cenazesi 21 Ağustos 2020’de defnedildiğine göre beş yılın dolması için geçerli tarih en erken 2025.
O zaman bu nakil nasıl gerçekleşti?
Üstelik İstanbul Büyükşehir Belediyesi Haziran 2019’dan bu yana CHP’li belediye başkanı Ekrem İmamoğlu tarafından yönetildiğine göre, böyle bir izne hangi “gerekçe” ile izin verildi?

Bu durumda Nadir Salifov’un cenazesinin İstanbul Gülbahçe’den alınıp İstanbul Karaağaç’daki yeni mezarına “belediyenin” de izni ile taşındığını varsaymaktan başka çare yok.
Peki ya Karaağaç?
Timur Soykan’ın yazısında da belirttiği gibi Karaağaç Mahallesi (Köyü) mezarlığı pek de büyük bir alan değil.

Bu kez İstanbul Büyükşehir Mezarlıklar Dairesi’nin “Mezar Yeri Sorgulama” başlıklı uygulaması aracılığı ile Nadir Salifov ya da sonradan aldığı pasaportta yazılı ismiyle Nadir İsmayilov adına herhangi bir mezar yeri olup olmadığını sorguladım.
Sistem 1988’in Haziran’ından bu yana tüm kayıtları gösterdiğini söylemesine rağmen Karaağaç mezarlığında da iki isme rastlamadım.

Peki gerçekte neredeydi Nadir Salifov ya da Nadir İsmayilov’un mezarı?
Ya İstanbul Büyükşehir Mezarlıklar Dairesi’nin “Mezar Yeri Sorgulama” sistemi düzgün çalışmıyor ya da bizim bilmediğimiz üçüncü bir isim üzerinden defin gerçekleşti.
Kafaları kurcalayan bir başka konu da “anıt mezar” üzerineydi.
Türkiye’deki uygulamalarda “anıt mezar” yapımı için belli kural yok.
Önemli olan mezar yerinin belirlenmiş mezar alanları içinde kalması.
Üzerine ister sıradan, isterseniz anıt mezar yapabilirsiniz.
Burada “belirlenmiş mezarlık alanı” sihirli kelime.

Eğer Nadir Salifov’un yakınları Karaağaç Mezarlığı’ndan yer satın alıp, daha sonra da belediyenin izni ile cenazeyi taşıdılar ise sorun yok.
Herşey hukuka uygun gerçekleşmiş.
Yok eğer anıt mezar yaptırdıkları alan “mezar olarak belirlenmiş alan” dışında ise o zaman başka bir sorun çıkıyor.
Yasalarımıza göre mezar alanı olarak belirlenmiş yerde defin yapılabilmesi için “Bakanlar Kurulu” kararı gerekiyor.
Bunun en iyi örneği yazar Aziz Nesin için çıkarılmış karardır.
Nesin, Bakanlar Kurulu kararı ile vakfının bahçesine defnedilebilmiştir.

Bu kadar araştırmanın sonucu ne?
Nadir Salifov’un cenazesi, 21 Ağustos 2021’de defnedildiği Gülbahçe’den 5 yıl dolmadan Karaağaç’a nakledildiyse bu ancak CHP’li İstanbul Büyükşehir Belediye’nin izni ile olmuştur.
CHP’li belediye kendi ülkesinin bile kabul etmediği Nadir Salifov için neden böyle bir karar almıştır, almışsa da nedeni nedir bilinmelidir.
Kayıtlarda neden bilinen isimleriyle defnedildiği yer görünmemektedir?
Bu bir teknik hata mıdır yoksa başka bir isimle mi defnedilmiştir bu iki.
Şeytanın avukatlığını yaparak üçüncüyü sorayım.
Nadir Salifov gerçekten ölmüş müdür?
Yoksa bildiğimiz “derin devlet” filmlerindeki gibi daha sonra kullanılmak üzere “yedeğe” mi çekilmiştir.

Bir köşe yazısından nerelere geldik.
Not düşelim, ileride olmaz olmazmış demeyelim…