Türkiye Büyük Millet Meclisi, yürürlükte olmayan bir kanunu kaldırarak  hukuk tarihimizde bir ilk yaşattı.
Benzeri uygulamaları çokça görmeye başladığımız yeni sistemde, aslında kimi kanunların da yürürlükte olmasına rağmen işlevi kalmadı.
Bunlardan biri de 6551 sayılı Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun.

Şimdi biraz geri gidip tarihin tozlu yapraklarını açalım
16 Aralık 2012’de MİT Müsteşarı Hakan Fidan İmralı adasına giderek Abdullah Öcalan’la görüştü. Hemen ardından 29 Aralık 2012’de Başbakan Erdoğan İmralı’yla görüştüklerini açıkladı.

3 Ocak 2013’de ilk BDP heyeti İmralı’ya gitti.
21 Mart 2013’de Öcalan’ın mektubu Nevroz kutlamalarında Diyarbakır’da okundu. Öcalan, “Artık silahlar sussun fikirler konuşsun noktasına geldik. Silahlı unsurlarımızın sınır ötesine çekilmesi aşamasına gelinmiştir” dedi.

4 Nisan 2013’de 63 kişilik akil insanlar heyeti Türkiye’yi dolaşmaya başladı.
18 Nisan 2013’de İl İdaresi Kanunu’nda yapılan düzenlemeyle askerlerin operasyona çıkış izni valililere bağlandı.
25 Nisan 2013’de Murat Karayılan PKK’nın ön şartsız geri çekileceğini açıkladı.
30 Nisan 2013’de KCK davalarında tutuklu 200’e yakın kişi serbest bırakıldı.
26 Haziran 2013’de Başbakan Erdoğan, akil insanlar heyeti üyeleriyle bir araya geldi.

31 Temmuz 2013’de Cemil Bayık “1 Eylül’e kadar hükümet adım atmazsa çekilmeyi durduracağız” açıklaması yaptı.
12 Ağustos 2013’de PYD lideri Salih Müslim Türkiye’ye geldi, hükumet yetkilileriyle görüştü.
9 Eylül 2013’de KCK çekilmeyi durduğunu açıkladı.
16 Kasım 2013’de Başbakan Erdoğan, Kürdistan Bölgesel Yönetimi Lideri Mesud Barzani ve Şivan Perwer’la Diyarbakır’da miting yaptı. Erdoğan “Dağdakilerin indiğini, cezaevlerinin boşaldığını göreceğiz. Hiç endişeniz olmasın” dedi.

30 Mart 2014’de Yerel seçimler yapıldı. AKP, yüzde 45’le gücünü korudu.

10 Temmuz 2014’de Meclis, çözüm sürecine hukuki zemin sağlayan “Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine dair kanun” tasarısını kabul etti.

10 Ağustos 2014’de Cumhurbaşkanlığı seçimini Erdoğan yüzde 52’yle birinci turda kazandı.
28 Ağustos 2014’de Ahmet Davutoğlu AKP Genel Başkanı ve Başbakan oldu.
3 Eylül 2014’de MİT Müsteşarı Hakan Fidan, İmralı Adası’na giderek Öcalan’la çözüm süreci yol haritasında mutabakata vardı.
28 Şubat 2015’de Öcalan’ın PKK’ya silahsızlanma kongresi için yapacağı çağrının üzerinde Kandil ve İmralı anlaştı. 10 madde silah bırakmak için ön şart yapılmadı, bu maddelerin hayata geçirileceğinin garantisi olarak da hükümetin olduğu bir toplantıda okunmasına karar verildi.
Dolmabahçe Sarayı’nda Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, İçişleri Bakanı Efkan Ala, AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal, HDP’den Sırrı Süreyya Önder, Pervin Buldan ve İdris Baluken’in olduğu toplantıda Öcalan’ın PKK’ya silahsızlanma kongresi toplama çağrısı Sırrı Süreyya Önder tarafından okundu.

11 Mart 2015’de Dolmabahçe toplantısı üzerine konuşan KCK eş başkanları Cemil Bayık ve Bese Hozat: “PKK silah bırakacak açıklamaları seçim propagandasıdır. Silahların bırakılması, ancak Öcalan’ın bizzat katılacağı bir kongrede karara bağlanabilir” dedi.
20 Mart 2015’de Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ben olumlu bakmıyorum. Bu işler istihbarat teşkilatlarıyla yürür” dedi.
7 Haziran 2015’de yapılan seçimde HDP yüzde 13 oyla barajı geçip 80 vekil çıkardı.
Yüzde 41’de kalan AKP tek başına iktidar olamadı.

Sonrası malum.
Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanlığı Hükumet Sistemi ile yeniden seçildi ve Türkiye’de yeni bir dönem başladı.
Yeni sistemle birlikte kanunlar, yönetmelikler değişti.
Cumhurbaşkanlığı kararnameleri ile yeni sisteme uyum sağlanmaya çalışıldı.
Başbakan, Bakanlar Kurulu kavramları kalmadı.

Bu değişikler arasında 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 6551 sayılı kanun ile kurulan ve Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı kaldırıldı.
Kanunun kendisine ise dokunulmadı.
Dokunulmayan 6551 sayılı kanunun 3. maddesindeki “Bakanlar Kurulu, çözüm sürecine ilişkin gerekli kararları almaya yetkilidir, 4. maddesindeki “Kanunun 2’nci maddesinin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentleri kapsamındaki görevleri yerine getiren kişilerin bu görevleri nedeniyle hukuki, idari veya cezai sorumluluğu doğmaz” ve 6 maddesindeki “Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür” hükümleri askıda kaldı.
Geldiğimiz noktada, çözüm süreci ile ilgili yasa yürürlükte kalmasına rağmen, yasanın işlevliğini yürütecek yasal alt yapısı ortadan kaldırılmış oldu.
Yani yasamız var ama yürütmemiz imkânsız.
Yürürlükte olmayan yasası kaldırmak bu yüzden şaşırtıcı değil.