A3 Haber

Gazeteci Güngör Arslan “çiçek-şarap” için öldürülmüş: Siz inandınız mı?

Gazeteci Güngör Arslan “çiçek-şarap” için öldürülmüş: Siz inandınız mı?

Gazeteci Güngör Arslan “çiçek-şarap” için öldürülmüş: Siz inandınız mı?
Mart 01
07:53 2022

Güngör Arslan.
Gazeteci.
19 Şubat 2022’de Kocaeli’ndeki ofisine gelen biri tarafından vurularak hayatını kaybetti.
Olaydan sonra polisin başlattığı operasyonla silahı çeken Ramazan Özkan yakalandı.
Ardından azmettirdiği ve yardım ettiği belirlenen Burhan Polat, Hasan Emre Çelik ve Avukat Ersin Kurt da dahil toplam 10 kişi çıkarıldıkları mahkeme tarafından tutuklandı.
İfadelere göre, Ramazan Özkan’ı “kiralayan” galerici Burhan Polat.
Güngör Arslan tarafından kız arkadaşına gönderildiği iddia edilen “çiçek ve şarap” yüzünden “korkutmak amacı” ile böyle bir işe kalkışmış.
Bilindik bahaneler bunlar.
Mahkeme aşamasında “indirim” alırız duygusu.
Bir de ölen kişiyi “itibarsızlaştırma” çabası.

Biraz geri gidelim.
1 Eylül 2020.
Kocaeli Başiskele’de elektronik kelepçe ile ev hapsinde bulunan Kaan Şensoy vuruldu.
Katil Erhan Dalbudak, birlikte içki içtikleri Kaan Şensoy’un kendisine “küfretmesi” üzerine sinirlendiğini ve belinden çıkardığı tabanca ile vurduğunu söyledi.
İki çocuk babası Kaan Şensoy, kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdi.
Olaydan kısa süre sonra yakalanan Erhan Dalbudak 6 Ekim 2021’de yapılan son duruşmasında “müebbet hapis” ile cezalandırıldı.
Cinayet işlendi, zanlı yakalandı, yargılandı ve cezası verildi.
Bu kadar basit tamamlandı ama bu kadar basit değil elbette.

Kocaeli’nde yaşayan ve etrafını biraz tanıyanlar biliyor ki, Kaan Şensoy “kendi tercihi” ile girdiği “tefecilik” batağında sonunu hazırladı.
Bu konuda A3 Haber olarak Kaan Şensoy’un davasını izleyip çok sayıda yazı yazdık.
Şu anda Türkiye dışında bulunan suç örgütü lideri Sedat Peker ile birlikte çekilen fotoğraflarını, Peker’in Kaan Şensoy’un borçları için “aracı” olduğunu ortaya çıkardık.
Gelin görün ki ne Kaan Şensoy cinayetinin “soruşturma” aşamasında ne de zanlı Erhan Dalbudak’ın “yargılanması” sırasında bu konular gündeme bile gelmedi.
Oysa bağlantıları takip ettiğinizde Kaan Şensoy’un başına gelenleri, ilişki ağlarını ve “neden” öldürüldüğü konusunda fikir sahibi olabiliyordunuz.
Cinayet işlendi, zanlı yakalandı, yargılandı ve cezası verildi.

Oysa İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde sürmekte olan “FETÖ BORSASI” davasında Kaan Şensoy cinayetinin ipuçları açık açık duruyordu.
Dosyadaki evraklar arasında Kocaeli’nden arayan Âdem Moğultay’ın, dönemin AKP İzmir İl Başkan Yardımcısı Ahmet Kurtuluş’a Kaan Şensoy’un babası İsmet Şensoy’un telefon numarasını vererek yerinin belirlenmesini istiyordu.
Ahmet Kurtuluş da bu talebi dönemin İzmir İstihbarat Şube Müdürü Kudret Dikmen’e iletiyor, Dikmen’den gelen “konum” bilgisini de Âdem Moğultay’a veriyordu.

Sonra ne oluyordu?
İsmet Şensoy kendi anlatımı ile, Âdem Moğultay ve adamları tarafından kaçırılıyor, oğlu Kaan’ın borçları karşılığı tehdit ediliyor ve sonuçta Yuvacık’taki evini “ücretsiz” Moğultaylara devretmek zorunda kalıyordu.
2018’de gerçekleştirilen İsmet Şensoy’un yer tespiti ve kaçırma olayı İzmir Cumhuriyet Savcılığı’nın soruşturması sonucu ortaya çıkarılarak dosyası ayrıldı.
Ayrıldı ve tıpkı Aydın’da ortaya çıkan “ilişkiler” gibi gereği yapılmak üzere Kocaeli’ne gönderildi.
Müşteki sıfatıyla ifade veren İsmet Şensoy şikayetçi oldu.
Soruşturma dört yıldır sürüyor…

Diyeceksiniz ki bu iki cinayet arasında ne ilgi var?
Bir süredir Gazeteci Güngör Arslan cinayetini izliyordum.
İçimdeki ses, bu cinayetin de “sıradanlaştırılacağı” yönündeydi.
Tutuklanan sanıkların “çiçek ve şarap” öyküsü, endişelerimi artırdı.
Bu cinayet de tıpkı Kaan Şensoy’un öldürülmesinin “perde arkasının” aydınlatılamaması gibi sadece “faili meçhul” olmaktan çıktı.
Bundan sonrası yargılama.
Bir yıl içinde “müebbet hapis” ile sonuçlanıp kapatılacak gibi görünüyor.

Oysa sorulması gereken sorular var.
Güngör Arslan ile geçtiğimiz yıl Sedat Peker operasyonunda tutuklanan ve cezaevinde iken “Covit-19” nedeniyle yaşamını yitiren Mustafa Karslı ile ne ilişki vardı?
Bu ilişki sadece gazeteci-kaynak ilişkisi miydi?
Aralarında ekonomik ilişki olup olmadığı araştırıldı mı?
Güngör Arslan sadece “kayıp köpek” haberi yaptığı ve “çiçek-şarap” gerekçe gösterilerek mi cinayete kurban gitti, yoksa başka haberleri nedeniyle de birilerini rahatsız etmiş miydi?
Örneğin “Moğultaylara tefecilikten ceza yağdı” başlıklı haberi Kocaeli kamuoyuna duyurarak, birilerinin canını sıkmış mıydı?
Hatta bu yüzden birileri tarafından “rahatsız” edilmiş miydi?

Kocaeli’nde bu işleri iyi bilen ve benim de “Mehmet” diye tanımladığım iş insanı “Peker’in ilginç ortağı” başlıklı yazımda bu ilişkileri şöyle anlatmıştı:
“Önce 800 bin liralık arabayı 900 bin liralık çek karşılığı verdiler. İkinci sefer dediler ki senin çekinle biz bunu bir milyon 200 bin liraya veririz. 1 milyon 200 bin liralık çeki var ya bu sefer arabayı başkasına satmak istiyorlar o kişi de ben bu arabayı ancak 600 bin liraya alırım diyor. Neden çünkü ortada bir milyon 200 liralık çekin ödemesi var. Böyle bir kıskaç içine aldılar. Başka bir seferde 1,5 milyon liralık çeke karşılık 500 bin lira değerinde araba verdiler. Daha sonra çekleri ödemiyor diye bu sefer mafyayı devreye soktular. Yasal tefecilik sistemini böyle yürütüyorlar.”

Kocaeli’nde İstanbul-Ankara üçgeninde oluşmuş derin tefecilik ağı var.
Bu ağ çoğu zaman “oto galericiliği” üzerinden kuruluyor.
Öyle fütursuzca işler yapılıyor ki, sonuçta mutlaka birinin canı yanıyor.
Birbiri ardına ocaklar sönüyor, karanlık ilişkiler sürüyor.

Devlet, sadece suçluyu bulup adalet önüne çıkarmakla sorumlu değildir.
Devlet aynı zamanda, haksız kazanç elde etmek amacıyla oluşturulmuş “suç örgütlerinin” çalışmalarını izler, görür ve toplumu korur.
Böylece daha suç oluşmadan, ortalık kan gölüne dönmeden, birilerin parası başka birilerinin kuyusunu doldurmadan durdurur.
Çünkü o kanlı para, daha sonra işlenecek cinayetlerin, kaçırılıp alıkoyularak evleri ellerinden alınan insanların yaşayacaklarının asıl kaynağıdır.
O paralarla bazen silah/uyuşturucu alınır, bazen rüşvet verilir, bazen de kiralık katil tutulur.
Kaynağı kurutmazsanız olacağı budur.
Dün Kaan Şensoy, bugün Güngör Arslan yarın başka bir isim.
İş sadece “katil” yakalamaksa o zaman devlet niye var?
Birisi “küfür ettiği” gerekçesiyle diğeri ise “çiçek-şarap” gönderdiği için öldürülüyorsa vatandaş olarak şunu sormaya hakkımız yok mu?
Bu yalana siz de inanıyor musunuz?

About Author

Serdar Öztürk

Serdar Öztürk

Related Articles

TÜM HABERLER